Seninle Çeviri İspanyolca
119,195 parallel translation
Seninle bir oyun oynamak istiyorum.
Quiero jugar una partida contigo.
Keşke... o an arabadayken seninle kaçmam gerekirdi.
Debería debería haberme escapado contigo.
- Evet Louis, seninle evlenirim.
Me casaré contigo.
Seninle son görüşmemizden beri çok şey değişti.
Las cosas cambiaron desde la última vez que te vi.
Nathan seninle konuşmam gereken bir şey var.
- Nathan, tengo que hablarte.
- Seninle gurur duyuyorum Louis.
Estoy orgullosa de ti, Louis.
İnsanlar bebek sahibi olmaya çalışırken bebek sahibi olmaya çalıştıklarını bilirler. Hiç kimsenin seninle bunu istememiş olması avukatlarımla ilişkime karışma hakkı vermez.
quizá no sabes cómo se hacen los bebés, porque cuando la gente busca, sabe que lo hace, y que nunca nadie quiera buscar contigo, no te da el derecho de decirme cómo dirigir a mis socios.
Donna gitmeden seninle konuşabilir miyim?
Donna, ¿ puedo hablarte antes de que te vayas?
Evet kurdum, bu yüzden yanlış olduğunu bile bile seninle şu anda buradayım.
Lo imaginé, y por eso, en contra de mi buen juicio, estoy aquí contigo.
Şu anda seninle konuşmak istemiyorum, Louis...
No quiero hablar contigo ahora, Louis...
Seninle aşçılığın için evlenmedim ki.
No me casé contigo por cómo cocinas.
Seninle birlikte gitmeliyiz.
Debería haberme escapado contigo.
Hayır, seninle geliyorum.
No, voy contigo.
- Seninle tanışmak güzel.
- Un gusto conocerte.
- Seninle tanışmak harika!
- Un gusto.
- Seninle biraz konuşmak istiyorum.
Quiero hablar contigo un minuto.
- Bugün seninle kalmamı ister misin?
¿ Quieres que me quede contigo hoy? No.
Senin zırvalıklarını yeterince öğrenecek kadar iş yaptım seninle.
- como haces siempre - ¿ Sabes qué, Louis? Ya me harté de tus mierdas durante estos años.
O zaman benim de seninle gelmem gerekmez mi?
¿ Entonces no debería ir contigo para evitarlo?
Orada ahlaki otoritenin yüksek rahibesi gibi oturuyorsun ama seninle ilk birlikte olduğumuzda başka bir adamlaydın demek.
Significa que estás ahí sentada como si fueras la suma sacerdotisa de la autoridad moral cuando la primera vez que dormimos juntos, estabas con otro hombre.
- Seninle anlaşmaya çalışıyorum.
- Quiero convencerte.
Bugün gerçekten seninle görüşmem gerek.
De verdad necesito verte esta noche.
Seninle biyolojik saatimin ilerliyor olması gibi en büyük korkumu paylaşıyorum seninse tek umurunda olan şey değerli zamanın öyle mi?
Acabo de decirle que mi miedo más profundo es que mi tiempo se acaba, ¿ y solo le importa su valioso tiempo?
- Çünkü Mike'la anlaşma yaptım seninle değil.
- Porque hice un trato con Mike, no contigo.
Biliyor musun, seninle konuştuktan sonra üstesinden kendim gelebilirim gibi hissediyorum.
¿ Sabes qué? Ahora que hablé contigo, siento - que puedo solo.
Herkes insanlarla aranın iyi olduğunu biliyor, bu yüzden burada faydalı olacaksın. Seninle benim aramda ise...
Todos saben que eres muy buena con la gente, así que quedará bien afuera, pero entre tú y yo...
Ian ve bu Hollow Sky'ın tehlikeli olabileceğini düşünüyorsan Seninle polise gideceğim, sen onlara her şeyi anlatırken yanında duracağım.
Si piensas que Ian y Cielo Vacío podrían ser peligrosos, iré contigo a la policía, y me quedaré a tu lado mientras les cuentas todo.
Seninle konuşurlarsa, akıllıca cevap ver.
Sé que, si se dirigen a ti, hablarás con prudencia.
Acaba... burada... seninle kalabilir miyim?
¿ Puedo...? ¿ Puedo quedarme aquí, con usted?
Burada seninle kalabilir miyim?
¿ Puedo quedarme aquí, con usted?
Seninle gurur duyuyorum Ofdaniel.
Estoy muy orgullosa de ti, Dedaniel.
Hayatımda maça gittiğim ilk sefer seninle birlikteydi.
¿ Sabes? La primera vez que asistí a un juego fue en tu palco.
Sonra seninle tekrar bir araya geleceğimize söz vermemi istedi.
Y luego quiso que prometiera que haría que tú y yo volviéramos a estar juntos.
Evet başka bir deyişle üç yıldır seninle finallere kalamıyoruz.
O, dicho de otra forma, nunca has llegado a ser finalista en 3 años consecutivos.
Seninle biraz konuşabilir miyim?
¿ Podemos hablar un momento? Discúlpeme.
Bunu artık seninle konuşmak istemiyorum.
No quiero volver a hablar de esto contigo.
Seninle ilgili öyle hissediyorum.
Es lo que pienso.
Benim de seninle ilgili bildiklerim var.
Yo también tengo información sobre ti.
Velayetini aldıktan sonra... deden seninle görüşmemizi istemedi.
Una vez que tu abuelo ganó la custodia, no quiso que tuviéramos contacto contigo.
Seninle beraber gelmemi ister misin?
¿ Quieres que vaya contigo?
Seninle geleyim.
Iré contigo.
Ya da masa başında, ama seninle beraber tekrar dışarı çıkamam.
O sabes, tras un escritorio, pero no puedo salir ahí contigo otra vez.
Seninle beraber mutlu olmak istiyorum.
Solo quiero ser feliz contigo.
Her neyse, seninle tartışmaktan yoruldum.
Da igual, estoy harto de discutir contigo. Voy a echarme una siesta.
Seninle dövüşmek istemiyorum Amaya ama gerekirse yaparım.
No quiero luchar contigo, Amaya, - pero lo haré de ser necesario.
Seninle beraber çalışmak istiyorum, Kara!
¡ Quiero trabajar contigo, Kara!
- İzin ver seninle geleyim. - Hayır!
- Bueno, déjame ir contigo.
Seninle aynı şeyi dostum.
Lo mismo que tú, amigo.
Seninle oynadığı için çok mutlu.
Está muy contento de tener a alguien con quien jugar.
Seninle iş yapmak zevkti.
Es un placer hacer negocios contigo.
- Ben de seninle Sara Lance hem de çok.
Y yo a ti, Sara Lance...
seninle olmak istiyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
seninleyim 95
seninle gurur duyuyorum 314
seninle mi 82
seninle evleneceğim 47
seninle konuşuyorum 151
seninle konuşmak istemiyorum 39
seninle konuşmak güzeldi 57
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
seninleyim 95
seninle gurur duyuyorum 314
seninle mi 82
seninle evleneceğim 47
seninle konuşuyorum 151
seninle konuşmak istemiyorum 39
seninle konuşmak güzeldi 57