Korku Çeviri Fransızca
6,391 parallel translation
Bir hayvanı evcilleştirmek, senin ellerinden gelen korku ile olmalı.
Pour apprivoiser un animal, il doit craindre notre colère.
- Korku filmlerinde oynayabilir.
Peut-être dans un film d'horreur.
Çocukların hayatları boyunca korku içinde yaşayacak. Hiç için sızlamıyor mu?
Tes enfants vivront dans la peur pour le restant de leurs vies.
Korku.
Horreur.
Korku öyle.
Horreur dans ce cas.
Korku hakkında.
De peur.
Korku beni tüketmişti.
J'étais dévorée par la peur.
Çıkıp kendisini savunabildiğinde bunun asıl sebebini öğreneceğim. Bununla birlikte özellikle ima, dedikodu veya korku temelli sabit kararların verilmesine izin vermeyeceğim.
Entre-temps, je ne vais pas laisser se prendre une décision, sur la base d'insinuation ou de rumeur de peur!
İçime o ana kadar attığım her şey... Korku, bezginlik şüphe eriyip gitti. Ve bir anda berrak bir his ile doldum.
Tout ce que j'avais accumulé à l'intérieur... la peur, la frustration, l'incertitude ont tout simplement disparu, et j'étais submergé par ce sens soudain de clarté et de courage.
O zaman nasıl oldu da senin korku mahzeninin içindeki bir vazonun içine hapsoldu.
Alors comment a-t-elle fini dans votre urne à l'intérieur de votre antre secrète de la terreur?
- Yalnız olacak. Ve korku içinde.
Et effrayé.
Bu korku ve suçluluk duygusu beni zayıflattı.
La peur et la culpabilité m'ont paralysé.
Yani perişan kelimesinin yerine sürekli korku ve iliklere kadar işlemiş memnuniyetsizlik ifadelerini kullanırdım. - Evet.
Oh je ne dirais pas "malheureux", mais je dirais une terreur constante et une profonde insatisfaction aident beaucoup.
Onlar için en büyük tehdit senin gibi panik ve korku yayan parazitler.
Leur plus grande menace, ce sont les parasites comme vous qui répandez la panique et la peur.
- Çoğunlukla, düşük bütçeli korku filmlerde çalışıyorum.
Surtout pour des films d'horreur à petit budget.
Atalet veya korku da olabilir.
Peut-être par inertie ou par peur.
Onu buldugumda bir basina, aç ve korku içindeydi.
Quand je l'ai trouvé, seule, affamée et terrifiée, je l'ai protégée. J'ai laissé Sara entrer dans mon coeur et je l'ai aimée de toute mon âme.
Bu durumun orijinal adı entomofobidir ve ısırılma, sokulma ya da gelecek istilaya karşı korku ya da tiksintiyi gösterir. Ama sanrılı parazitozsan zaten istila edildiğine inanıyorsundur.
Le nom initial était l'entomophobie, qui est la peur / le dégoût d'être mordu, piquer, ou la crainte d'une future infestation, mais un délire parasitose fait croire qu'on est déjà infesté.
... korku dolu hikayesinin soruşturması devam ediyor.
... pendant qu'ils continuent d'enquêter sur son histoire poignante.
Korku damlası hiç olmaz.
N'ayez plus peur de la goutte.
Korku damlası.
La peur fait place au soleil.
Secotan kabilesi aileme, koloninin kaybolmasından günler önce ormanın tuhaf yeşilimsi bir sisle dolduğunu ve içinden geçenlere korku saldığını anlatmış.
La tribu Secotan a dit à ma famille que pendant les jours avant que la colonie ne disparaisse, les bois étaient pleins de brume verdâtre bizarre qui distillait la peur quand quelqu'un voulait la traverser.
Binlerce Kara Gömlekli İtalyan başkentinde yürüyerek siyasal yapıya korku salacaklardı.
Des milliers de Chemises Brunes sont supposés avoir défilé vers la capitale italienne en semant la terreur parmi la classe politique dirigeante.
Geldiğim yerde, korku tek caydırıcıdır.
D'où je viens, la peur est le seul moyen de dissuasion.
Çok fazla korku taşıyorsun.
Tellement de crainte.
Onu seviyorum ama yalan söylemeye çalışması tam bir korku programı.
Je l'adore, mais elle mentant... c'est effrayant.
"Çünkü ne korku, ne saygı gösteriyorsun."
"Tu ne montres aucune crainte ni aucun respect."
Biraz önce gösterdiğin gibi, korku daha etkili bir liderlik aracı, özellikle gizli şiddet tehlikesi içerenlere karşı.
La peur, que tu viens d'étaler, est tellement plus efficace comme outil pour un dirigeant, Et surtout pas celle qui inclue un quelconque traitement de violence.
Onun aptal çizgi romanları satın alan sensin onu korku filmlerini götürdün tüm gün o lanet hayran sayfasında dolaşırken ağzını dahi açmadın.
C'est toi qui lui a acheté ces stupides BDs, qui l'a emmené voir des films d'horreur, et qui l'a autorisé à passer toutes ses journée sur ce site web.
Cadılar Bayramı'nda mezarlıkta korku filmi mi?
Un film d'horreur dans un cimetière à Halloween?
Korku ve panik salmışlar ve sonunda
Ils répandirent la peur et la panique et pire que tout,
Kızımız en çok ihtiyacı olduğu anda gözlerimizin içine baktı ve tek gördüğü korku oldu.
Quand notre fille a eu le plus besoin de nous, elle nous a fixés, et tout ce qu'elle a vu est la peur.
Korku filmi var ya, Yaratık.
Le film d'horreur, Alien.
Yaratık adında bir korku filmi mi var?
Il y a un film d'horreur appelé Alien?
Beni daha beş dakika önce aradın. Sesin korku doluydu.
Vous venez juste de m'appeler il y a 5 minutes terrifié par quelque chose.
Küçük bir korku filmi için birden fazla obua istediklerine inanamıyorum.
Je n'arrive toujours pas à croire qu'ils avaient besoin de plusieurs hautbois Pour un petit film d'horreur.
Aslında hayal kırıklığına uğradım ve evet, korku içindeyim çünkü Kenneth'i tanıyorum, bana öfkeli ve benden nefret ediyor.
Non. En fait, c'est frustrant, et oui, j'ai peur parce que je connais Kenneth, et il a son tempérament, et il m'en veut.
Onu gözlerinde gördüğün o korku...
Voir la peur dans ses yeux.
- Eminim korku da o kadar ötededir.
- La peur va plus loin, bien sûr.
Cidden mi? Çünkü ben de korkudan altıma ediyorum, yani sen şimdi buna inanıyor musun yoksa sadece korku hissin yok diye mi böyle söylüyorsun?
Parce-que je commence à avoir peur, aussi, donc tu crois ce que tu me dis, où tu me dis juste ça parce-que tu ne sens pas la peur?
- Korku hissin yok mu?
- Tu n'as pas peur?
Reid korku içinde yaşamamı istemezdi.
Reid ne voulait pas que je vive effrayé.
Noel Korku Filmi Festivalini mi?
Le festival de Noël du film d'horreur?
Ancak son yıllarda korku türü hastaları tarafından hak ettiği...
Cependant, dans les récentes années, il jouit d'un bien méritée, culte rage suivit de...
Korku filmlerine olan ilgiyi hiç anlamıyorum.
Je ne vois pas, je vois pas l'intérêt des des films d'horreur.
İri yarı, güçlü bir adamsın ve korku filmlerinden korkuyorsun.
Ecoute, tu es un grand, fort gars, et tu as peur des films d'horreur.
Korku filmi sonu diye buna derim ben.
Voilà comment tu mets fin à un film d'horreur.
Acıma, pişmanlık ve korku hissetmezler.
Ils ne ressentent ni pitié, ni remords, ni peur.
Korku salmak için yapıldığını söylüyor.
Il pense que quelqu'un a l'esprit de répandre la terreur.
Burası hastane falan değil, lanet olası bir korku tüneli.
Ce n'est pas un hôpital. C'est une putain de chambre des horreurs.
Bugün, onun korku krallığına son vereceğiz.
Ce soir, son règne se termine.
korkuyorum 1153
korkunç 714
korkusuz 57
korkuyorsun 140
korkuluk 18
korkutucu 69
korkuyor musun 376
korkuyor 70
korkuttun beni 63
korkuyordum 55
korkunç 714
korkusuz 57
korkuyorsun 140
korkuluk 18
korkutucu 69
korkuyor musun 376
korkuyor 70
korkuttun beni 63
korkuyordum 55