English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ K ] / Küçük kızım

Küçük kızım Çeviri Fransızca

2,769 parallel translation
Küçük kızım...
Ma petite puce...
İşte benim küçük kızım.
Ma petite fille.
Üç küçük kızımız var.
On a trois petites filles.
Fergus, Farkle ve küçük kızımız...
Fergus, Farkle, et une fille qui s'appelle...
Küçük kızımız yüzemiyor.
Il ne sait pas nager.
Ailem için, iki küçük kızım için yaşanabilecek bir yer yapmak istedim.
Je voulais en faire un endroit vivable pour ma famille, pour mes deux petites filles.
Küçük kızım nasılmış?
Salut, ma chérie!
Ve şimdi küçük kızım hasta ve ben ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
Et là ma petite fille est très malade et je ne peux rien faire.
Doug'a ve küçük kızım Lillian'a.
À Doug et à ma petite fille, Lillian.
O benim küçük kızım.
C'est ma fille.
Küçük kızıma diş teli taktırdım, biliyor musun? - Hem de Invisalign.
Je viens de payer un appareil dentaire à la petite.
Affet beni, küçük kızım.
Pardonne-moi, ma fille.
Küçük kızım, böyle olmasını isterdi.
C'est ce que ma petite-fille aurait voulu.
Benim küçük kızım bu. Onu uyuşturucu bağımlısı yaptılar.
C'est ma fille, ils l'ont droguée.
Şimdi polis arabamı arayacak ama, küçük kızımı aramayacak.
La police cherche ma voiture, mais pas ma petite fille.
Küçük kızımın ilk kez tek başına dünyaya açılacağına inanamıyorum.
Dire que ma petite va partir seule dans le monde pour la première fois.
Küçük kızım nasıl?
Comment va ma petite fille?
Küçük kızımın kalbini çalan adamı görmeliyim.
Je dois voir celui qui a volé ton cœur.
Küçük kızım altından kalkabileceğini söylüyor ve bu benim için yeterli.
Mais si ma fille vous fait confiance, ça me va.
Ölmeden küçük kızımı bulmam lazım.
Je dois trouver ma petite fille avant qu'on la retrouve morte.
O bizim küçük kızımız, Lane.
c'est notre petite fille, Lane.
O zamana kadar, çok özlediğim küçük kızımı görmek de benim için yeterli.
D'ici là, j'aimerais voir ma fille, qui me manque beaucoup.
- hadi canım kalk bakalım hadi bakalım.. benim küçük kızım parti veriyor
On y va! Allez, mon chou, en route! Ma petite fille organise une fête!
Uyu küçük kızım uyu Ay gökten seni izliyor Ve ablan seni çok seviyor
# Dort, mon enfant, dort, # # la lune te regarde # # ta soeur t'aime. #
Uyu küçük kızım uyu Ay gökten seni izliyor Ve annen seni çok seviyor.
# Dort, mon enfant, dort, # # la lune te regarde # # ta mère t'aime #
ancak komadan sonra, sanki eski Angela geri gelmişti, biliyorsunuz, bizim küçük kızımız.
Mais après le coma, c'était comme si elle était à nouveau là, vous savez, notre petite fille.
Küçük kızımı tehdit etmediği sürece yiyebilir.
- Partagera-t-il notre repas? - Pas s'il menace ma petite fille.
Ben en küçük kızınım, ve bir öğrenciyim!
Je suis ta plus jeune fille et je suis étudiante aussi!
Yine de şanslıydım. Küçük bir kız beni enkazdan çıkardı. Sonraki hatırladığım şey, bazı adamlar gelip beni üsse götürdü.
Une petite fille m'a sorti de l'épave et les mecs de la base m'ont pris.
Çünkü eğer yapsaydın Philly'e uçacak kız kardeşini ve iki küçük çocuğunu bulup onlara cidden korkunç bir masal anlatacaktım.
Parce que si tu l'avais fait, j'aurais dû aller à Philadelphie chez ta sœur. Ses deux gosses - risqueraient d'avoir très très peur.
Babasının küçük kızıyla kapışacağım.
J'ai pas peur de cette petite fille à papa.
Küçük kız, sana bir daha sormayacağım.
Je ne te le redemanderai pas.
Küçük bir kız beni arayıp parkta bir mevzu olduğunu söyledi.
Une petite m'a dit qu'il y avait des embrouilles dans le parc.
Ben zamansız bir yerde yaşayan küçük bir kızım.
" Je suis une fillette éternelle
Küçük arbaletinle buraya girip 400 yıllık hayatımızı sona mı erdirecektin?
Que tu allais entrer ici avec ton arbalète et mettre fin à 400 ans de survie?
Biliyor musun, ben... benimde küçük bir kızım vardı.
Tu sais, j'ai... j'avais une petite fille.
Benim yerime şu küçük kızı mı götürüyorsun?
Tu la préfères à moi?
Biyologlar olarak yaşamımız boyunca küçük, çok daha küçük şeylere bakmayı başarmamıza ve astronomlar olarak, karanlık gecelerde zamanın gerisinin ve uzayın dışının ilerisine, çok daha ilerisine bakmayı başarmamıza hayret ettik.
- Dans nos vies, - Nous avons admiré. Les biologistes ont réussi à regarder les choses toujours plus petites et plus petites.
Benim kız sınavı geçince burada küçük bir kutlama yapacağım.
Quand ma puce aura son diplôme, j'organiserai une autre petite fête ici même.
Seni küçük bir kız çocuğu gibi giydirmiştim, ama şimdi sana destek olmak için buradayım.
Je t'habillais en petite fille, mais je suis ici pour t'appuyer.
Yoksa sizi alenen küçük düşüren elemanınızın dört yıllık bir iş başvurusuna mı?
Ou bien avez-vous tout d'abord épluché la candidature d'un employé qui avait osé publiquement vous tourner en ridicule?
10 küçük parmağına bir şey olmadan buradan gitmek istiyorsan zımbayla oynama ufaklık. Az önce 5. defa mesaj bıraktım.
Je te déconseille de faire ça si tu veux ressortir avec tes 10 doigts, jeune homme.
Küçük kızın umarım iyileşir.
Que votre fille guérisse vite.
Söyle bakalım, küçük Fransız kızın adı ne?
Dis-moi, elle s'appelle comment déjà, cette petite Française?
Kurt kıyafet getirdi, Quinn de küçük kız ve erkek kardeşime bakmama yardım etti.
Kurt m'a donné des fringues, Quinn m'a aidé à garder mes frère et soeur.
Ben hâlâ senin küçük kızınım.
Je suis toujours ta fille.
Hadi bakalım, küçük kız.
Allez, petite.
Küçük kızının gelmesi senin kötü şansını döndürdü, tamam mı?
Maintenant c'est juste pas de chance que ta fille se soit montrée.
Coco Chanel nerede? kötü küçük kız. tanrım ne yaptı o?
Où est passée Coco Chanel? Vilaine fille. Mon Dieu!
Atafeh, benim küçük güzel kızım.
Atafeh...
Küçük kızından neden bana söz etmedin?
Pourquoi ne m'as-tu rien dit au sujet de ta petite fille?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]