English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ş ] / Şunu söylemeliyim

Şunu söylemeliyim Çeviri Fransızca

825 parallel translation
Üzgünüm Baumer, ama şunu söylemeliyim ki...
Je suis désolé, mais je dois dire... Ce n'est pas la peine.
O zaman size şunu söylemeliyim ki beyler Ulusal Muhafızlar buraya gelmek üzere.
Je dois vous prévenir que la Garde Nationale est déjà en route.
Burada, ama şunu söylemeliyim ki...
On y est. Je vous avertis...
Size şunu söylemeliyim : Bu gece şehirde park etmeyin.
Écoutez : ne restez pas en ville cette nuit.
Şunu söylemeliyim ki Fuentes ve Garabato'dan bu yana... böylesini görmedim.
"On n'a rien vu de tel depuis Fuentas..." "ou Garabato".
o halde şunu söylemeliyim. Açlığın darbesi bir boynuzlu boğanın darbesinden daha kötüdür.
La faim est plus redoutable que les taureaux.
Şunu söylemeliyim ki, senora, şimdiye kadar yediğim en güzel etti.
Quel merveilleux repas!
Şunu söylemeliyim ki : Onun için bir sözleşme imzalarsanız, o muhakkak parayı yanlış kişilere götürecektir.
Mais attention... lui trouver des contrats, c'est de l'escroquerie.
Çok misafirperversiniz sör, ve şunu söylemeliyim, münzevi insanlar olarak, gayet iyi İngilizce konuşuyorsunuz.
Je dois dire que vous êtes très hospitaliers. Et vous parlez bien anglais pour des gens vivant isolés.
Şunu söylemeliyim ki bana çok önemli bir hediye verdiniz. Size kendimi sonsuza dek borçlu hissedeceğim.
A savoir que vous m'avez fait un cadeau inestimable et que je demeurerai pour toujours votre débiteur.
Yine de... Bu dünyadan ayrılmadan önce, şunu söylemeliyim.
Néanmoins, avant de quitter cette triste existence terrestre, j'ai ceci à vous dire :
Bunu yaptıysan, şunu söylemeliyim ki, Catherine sana hayranlık duyuyorum.
Si tu l'as fait, je dois te dire que je t'admire beaucoup pour ça.
Size şunu söylemeliyim masadan arkama yaslanıp, sigaramdan ilk fırtımı çektiğimde...
"quand je quitte la table " pour ma première bouffée de cigarette... "
Şunu söylemeliyim ki, Bay Bunbury'nin yaşayacağına mı yoksa öleceğine mi karar vermesinin zamanı gelmiş sanırım.
Et j'y suis allé deux fois. Pas de concombres? Non, monsieur.
Cidden, şunu söylemeliyim, bence çok daha güzel bir sürü isim var.
Et mon idéal a toujours été d'aimer quelqu'un du nom de Constant.
Bilmiyorsunuz bunu, şunu söylemeliyim size.
Vous l'ignorez! À moi de vous le dire.
Ve şunu söylemeliyim ki, aranızda bir benzerlik oluştu.
Je dois dire qu'il y a une certaine ressemblance.
Şunu söylemeliyim ki, çok inatçısın, Cary. Ve cesur.
Je dois reconnaître que tu es têtue, et courageuse.
Şunu söylemeliyim ki Sarah, bu kadar rezil bir muhitte misyonerliği boş bulmak beni şaşırttı.
Sarah, j'ai été surprise de ne trouver personne à la mission... dans un quartier aussi douteux que celui-ci.
Hayır, hiçbir şekilde, ama şunu söylemeliyim ki size karşı asla kişisel bir düşmanlığım olmadı.
Oui, bien entendu. Je n'ai jamais eu d'animosité personnelle contre vous.
Şunu söylemeliyim, Albay Saito :
Autant vous prévenir, colonel... Saïto.
Bu arada, şunu söylemeliyim ki burada karaağaca benzer ağaçlar var.
Mon colonel, je voulais vous dire... que j'ai repéré un genre d'orme dans la forêt.
Şunu söylemeliyim ki beni hayal kırıklığına uğrattın.
Je dois dire que vous me décevez beaucoup, M. Ruddle.
Fakat şunu söylemeliyim. Artık net olarak anladığımı söylemeliyim.
Mais je dois dire une chose.
Müvekkilime zarar verebileceğimin farkındayım ama size şunu söylemeliyim ki erdemin benim için hiçbir anlamı yoktur.
Au risque de porter préjudice à mon client, je dois vous dire que "bien" ne signifie rien de particulier pour moi.
Evet, şunu söylemeliyim ki, bunlar çok güzel deriler.
Je dois avouer que leur pelage est splendide.
Her şeyden önce Kont, şunu söylemeliyim ki...
Tout d'abord, M. le comte, je dois vous dire que je suis...
Sana şunu söylemeliyim, onun yerinde olmak isterdim!
Vous voulez que je vous dise, je voudrais être à sa place.
Şunu söylemeliyim ki Albay, bu etkinliğin çapı beni şaşırttı.
Je suis étonné du succès du jardinage.
Şunu söylemeliyim arı sütünü denedim. Ve işe yaradı. Değil mi, Linda?
Permettez... j'ai aussi essayé la gelée royale.
- Size şunu söylemeliyim ki,... yaptığım deneyde risk, hatta tehlike var. Evinize zarar verebilirim.
- Sachez... que mes expériences... sont dangereuses et pourraient endommager cette propriété.
Ama size şunu söylemeliyim : Bu "hoş" ve "güzel" hayat itiraf etmeliyim ki bir kişiye bağlıdır.
Mais je dois vous dire que cette aisance, la "belle vie", je la dois, il faut l'admettre, à une personne.
Şunu söylemeliyim ki kendisini sadece biraz korunmasız hissediyor.
Mais je dirais qu'il a juste l'impression d'être sans défense.
Şunu söylemeliyim ki, savaştan bu yana bizim yöntemlerimiz ve tekniklerimiz ile Komünistlerinki çok benzer hale geldi.
Donc, je dirais que depuis la guerre, nos méthodes, c'est-à-dire nos techniques, ainsi que celles des communistes, sont devenues presque identiques.
Şunu söylemeliyim ki, laboratuvarınız en çılgın hayalgücünün bile sınırlarını aşıyor.
Je dois dire que votre laboratoire dépasse les limites... de l'imagination la plus débridée.
Size şunu söylemeliyim İngiliz ve Fransız ordularını.. ... Amerikalılar müdahale edemeden yok edersek savaşı kazanabiliriz.
Inutile de vous dire, que si nous écrasons les Anglais et les Français avant l'intervention des Américains, nous aurons gagné la guerre.
Şunu söylemeliyim ki, bambaşka bir adam olup çıktı.
Il a bien changé.
Şunu söylemeliyim ki, beni yüzüstü bıraktı.
Il m'a laissé tomber.
Şunu söylemeliyim ki, şeytani bir yüzsüzlüğe sahipsin.
Vous avez un culot monstre, vous alors!
Şunu söylemeliyim ki, ikisi çok zarif bir vitrin oluşturuyorlar.
Je dois dire qu'ils sont ravissants, exposés comme ça.
Şunu söylemeliyim ki, eğer aynı günde aynı yerde bir sürü güzel kız görürsem bu moral bozucu oluyor.
Tout de même, je dois dire que... si je rencontre trop de belles filles dans un endroit ou la même journée... ça a quelque chose de démoralisant. Vous comprenez. On arrivera jamais au bout.
Şunu söylemeliyim. İlgini çeken bir konu bulunca asla bırakmıyorsun.
Toi, quand tu trouves un sujet qui t'intéresse, tu ne le lâches pas.
Öncelikle şunu söylemeliyim...
J'ai une chose à vous dire.
Ama şunu söylemeliyim ki...
- Mais je dirai ceci :
Şunu söylemeliyim ki köprüde savaş durumunda çok fazla yoğunluk oluyor!
Recu. ( Sakura ) - - C'est tellement angoissant!
Bendeniz Curro sunu samimiyetle söylemeliyim ki... Dünyada ki herkese buraya gelmelerini ve Garabato gibi boga güresçilerine hayran kalabileceklerini bildirelim.
Le monde entier doit admirer un torero comme Garabato.
Sunu söylemeliyim : konusmayi seven biriyle konusmaktan hoslanirim.
J'aime parler avec qui apprécie aussi. Epatant!
Ve şunu da söylemeliyim ki düşman bana Lydia'nın kaptanından şu ana dek gördüğümden çok daha fazla hürmet gösterdi.
L'ennemi s'est montré plus courtois envers moi que le capitaine du HMS Lydia, je dois dire.
Ama artık Bay Worthing'in vesayeti altında olduğunuzu bildiğime göre şunu söylemeliyim ki ;
Et vous pouvez apporter le thé. Eh bien...
Sormadan önce şunu da söylemeliyim eğer bir hata yaptıysan bunu düzeltmek için bir fırsatın var şimdi.
Avant d'y répondre, je veux te dire que si tu as fait une erreur, tu dois saisir cette chance et le dire.
Ve şunu da söylemeliyim,.. ... eğer düzgün kullanılırsa, tamamen polisten uzak.
Et je dirais, s'il est utilisé correctement, entièrement à l'abri de la police.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]