Doğruyu söylemek gerekirse Çeviri Portekizce
654 parallel translation
Doğruyu söylemek gerekirse bu gece çok gerginiz Baron.
Na realidade, hoje estamos um pouco nervosos.
Doğruyu söylemek gerekirse, derhal bir şekilde biraz para bulmalıyım.
Para lhe dizer a verdade, tenho de conseguir dinheiro já.
- Doğruyu söylemek gerekirse...
- Para dizer a verdade...
Doğruyu söylemek gerekirse onları hatırlamıyorum.
Mas, muito sinceramente, não me recordo delas.
Doğruyu söylemek gerekirse, zaten gelecektim.
Eu teria vindo de qualquer maneira.
Doğruyu söylemek gerekirse bu meseleye hiç kafa yormadım.
Para lhe dizer a verdade, Sr. Powers, não pensei muito nisso.
Doğruyu söylemek gerekirse, bana "kitap kurtlarının küçük annesi" derler.
Na verdade, eles chamam-me de a pequena mãe das traças.
Bayan Nash, doğruyu söylemek gerekirse buraya bir müze eseri gibi hayran olunmak için gelmedim.
Menina Nash, para dizer a verdade... Não vim aqui para ser admirado como uma peça de museu.
Doğruyu söylemek gerekirse, birazcık duygusallaştım bu yüzden de bir kaç dakikalığına buraya geldim.
Bem, para te dizer a verdade, eu estava a ficar um pouco emocionada... então entrei aqui por alguns minutos.
Doğruyu söylemek gerekirse, dün akşam biraz duygusallaştım.
Para dizer a verdade, emocionei-me ontem à noite.
Doğruyu söylemek gerekirse, Majesteleri, sizi uyarmaya çalışmıştım ama siz, efendim, iflah olmaz bir romantiksiniz.
Bem, se me permite, Vossa Majestade, eu tentei avisá-lo, mas o senhor, Majestade, é incuravelmente romântico.
Doğruyu söylemek gerekirse, benim de yok.
Para dizer a verdade, nem eu.
Doğruyu söylemek gerekirse, dul bir adam olmanın getirdiği yalnızlığı bir iki sene önce hissettim.
Para dizer a verdade, nunca senti a solidão de ser viúvo, a não ser nos últimos anos.
Doğruyu söylemek gerekirse, orada evlendim.
Para dizer a verdade, casei lá.
Doğruyu söylemek gerekirse hâlâ bazen sizin gibi beyefendilerle sohbeti özlüyorum, doktor.
Para dizer a verdade, por vezes sinto falta de conversar com cavalheiros como o senhor, doutor.
Stilimin hala sert ve katı olduğunu biliyorum ama doğruyu söylemek gerekirse Kay'in bu yaz buraya gelmesi çizimlerime yumuşatıcı bir etki veriyor.
Sei que há algo de chocante e severo no meu estilo embora, para dizer a verdade creio que a presença da Kay neste Verão esteja a começar a ter influência no meu trabalho.
Doğruyu söylemek gerekirse bu pek mümkün görünmüyor.
Na verdade achei que isto jamais seria possível.
Doğruyu söylemek gerekirse, bunun sizi biraz yumuşatacağını umdum.
Para dizer a verdade, esperei que a pusesse mais à vontade.
Doğruyu söylemek gerekirse ben de hep merak ediyorum.
Para ser honesto, às vezes também me pergunto isso.
Doğruyu söylemek gerekirse, bu dünyada sizden daha fazla hayranlık duyduğum çok az insan vardır.
A verdade é que existem poucos homens na Terra que eu admire mais que o senhor.
Ya da, doğruyu söylemek gerekirse... bir kadın.
Ou devia dizer... a mulher?
Doğruyu söylemek gerekirse : David pek insanları sevmez..... gelmelerini de.
Para dizer a verdade, o David não gosta muito que as pessoas venham.
Ama doğruyu söylemek gerekirse, bu konuda daha fazla diretmem imkansız.
Mas, na verdade, não posso fazer exigências.
Doğruyu söylemek gerekirse, bana teklif etti.
Para lhes dizer a verdade, ele ofereceu-me um.
Doğruyu söylemek gerekirse, Elisa diye biri yok.
Para te dizer a verdade, não há Elisa nenhuma.
Doğruyu söylemek gerekirse, efendim, sizin bu kadar çabuk döneceğinizi beklemiyordum.
Para dizer a verdade, senhor, não contava que voltasse tão cedo.
Doğruyu söylemek gerekirse hepsinin farklı bir kanunu vardır.
Para te dizer a verdade... todos têm um livro de regras diferente.
Doğruyu söylemek gerekirse partilerden hiç hoşlanmam.
Para ser sincero, não gosto de festas.
Yanlış anlamanı istemem ama doğruyu söylemek gerekirse umurumda değil, tamam mı?
Não quero que isto soe ríspido demais, mas estou-me bem nas tintas.
Doğruyu söylemek gerekirse... neden bu hatıra aklımda bu kadar net kaldı bilmiyorum.
Para dizer a verdade... Não sei porquê Mas aquela viagem, precisamente aquela viagem, marcou-me profundamente.
Eee, doğruyu söylemek gerekirse kafam karıştı.
Para dizer a verdade, estou confuso.
Doğruyu söylemek gerekirse, bundan hoşlanmaya başladım.
Para dizer a verdade, começo a gostar disto.
Doğruyu söylemek gerekirse efendim, sizi etkilemeye çalışıyordum.
Para lhe dizer a verdade, senhor, acho que tentei impressioná-lo.
- Doğruyu söylemek gerekirse o kadar alt üst olmuştu ki, biraz güçlenmek için Rolliver'a kadar gitti.
Para dizer a verdade, sentiu-se tão aborrecido, que foi um instante ao "Rollivers" para retomar forças.
Ama yakında ikisinden de kurtulacağım. Doğruyu söylemek gerekirse hanımefendi, bu benim için de hiç beklenmedik bir gelişme oldu. Babam az önce niyetini açıkladığında çok şaşırdım.
- Senhora, para ser franco, é algo que não esperava, e meu pai muito me surpreendeu ao informar-me de sua vontade.
Doğruyu söylemek gerekirse bu konuyu fazla düşünmedim ama...
Para dizer a verdade, nunca tinha pensado nisso, mas...
Doğruyu söylemek gerekirse biraz acıktık.
Para te dizer a verdade, estamos a ficar com um bocado de fome.
Doğruyu söylemek gerekirse... herhalde çuvallardım.
Bem... Pra ser honesto com você... Eu provavelmente estragaria tudo.
Doğruyu söylemek gerekirse, niye kabul etiğimi ben de bilmiyorum.
Talvez para satifação dos netos e dos amigos que han insistiram.
Evet, çünkü doğruyu söylemek gerekirse, umurumda bile değil, tamam mı?
Não quero saber. Para dizer a verdade, estou-me nas tintas,'tá?
Doğruyu söylemek gerekirse daha eskileri yıpratmadın.
Ainda não gastaste as velhas, caramba!
Al doğruyu söylemek gerekirse evlendiğimizden beri, pek fazla maç seyretmiyorum.
Bom, Al, para dizer a verdade... Desde que nos casámos que não vejo muito desporto.
Doğruyu söylemek gerekirse, Bu kadar açık değildin.
Para ser justo, não foste muito claro nesse ponto.
Doğruyu söylemek gerekirse, merak ediyorum.
Para ser franca, até estou curiosa.
Mmm. Doğruyu söylemek gerekirse benim bir sosimim var.
Por acaso, tenho uma salsicha.
Doğruyu söylemek gerekirse, her zaman bu tür konuşmalara girmemeye çalışmışımdır.
E tenho por regra nunca me meter neste género de conversas.
Şey, ben... Doğruyu söylemek gerekirse... Ben aslında pek şoke olmadım.
Para dizer a verdade, não tive nenhum choque, só surpresa.
Doğruyu söylemek gerekirse hayır.
Bem, para ser franco, não.
Dogruyu söylemek gerekirse, küçük bir yalan söyledim.
Para dizer a verdade, menti.
Dogruyu söylemek gerekirse baska bir galaksiden.
Na verdade, sou de outra galáxia. Venho de um planeta chamado Krypton.
Doğruyu söylemek gerekirse bıktım usandım.
Para lhe dizer a verdade, estou cansado disso.
gerekirse 81
doğru 10892
dogru 95
doğrudur 303
doğru söylüyorsun 77
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrulandı 46
doğrusu 383
doğru bildin 42
doğru 10892
dogru 95
doğrudur 303
doğru söylüyorsun 77
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrulandı 46
doğrusu 383
doğru bildin 42
doğruymuş 64
doğru mu söylüyorsun 24
doğru söylüyor 187
doğru değil 421
doğru mu anladım 18
doğru söylüyorum 192
doğruyu söyle 121
doğru diyorsun 34
doğru değil mi 315
doğrusu bu 47
doğru mu söylüyorsun 24
doğru söylüyor 187
doğru değil 421
doğru mu anladım 18
doğru söylüyorum 192
doğruyu söyle 121
doğru diyorsun 34
doğru değil mi 315
doğrusu bu 47