English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ I ] / Içeriye

Içeriye Çeviri Portekizce

3,482 parallel translation
Durup içeriye baktı. Evi lanetlermiş gibiydi.
Ele ficou aqui a olhar para dentro, como se estivesse a rezar uma maldição contra esta casa.
Artık içeriye girelim.
Só sei que vamos entrar.
Bayan Reston, müteahhit içeriye salondan girip sizi tezgâha yasladı.
Reston, o empreiteiro entrou pela sala e agarrou-a contra o balcão.
Ne zaman içeriye girebileceğiz?
Quando podemos voltar para dentro?
İtfaiyede Mouch olarak bilinen Randy McHolland aramızda. Bakın içeriye kim girdi. 51.
Vejam só quem chegou!
Maw Maw, eğer içeriye girmezsen seni götürecekler ve beynine elektrik şoku verecekler.
Vó, se não fores ali, eles vão enfiar-te num manicómio e dar-te choques elétricos no cérebro.
Belli ki, o bir yıl boyunca her gün dışarıdaymış, içeriye üniformalı giren kim varsa sesleniyormuş.
Parece que ele ficava do lado de fora, durante todo o dia, por mais de um ano, a gritar com qualquer um fardado que chegasse.
- Dean, ben içeriye giriyorum.
- Não funciona.
Yani hırsız içeriye böyle girdi.
- Foi assim que o ladrão entrou?
Hayır, lap diye içeriye dalmamız onun için çok riskli.
Não. Se atacarmos agora, colocamo-la em perigo. Vamos esperar.
Ivy dairedeyken, Bart'ın elinde sıkıca tuttuğu bir zarfla içeriye girdiğini söylemişti.
Quando a Ivy foi ao apartamento, ela disse que o Bart entrou com um evelope na mão.
Ve bu topluluğun bir üyesi olmak çok seçkindi, içeriye girebilmeyi satın bile alamazdın.
E a filiação nessa comunidade é tão elitizada, que não podes comprar a tua entrada.
Her zaman içeriye gitmek isteyen, dışlanmış biri olacak.
Sempre vai haver alguém do lado de fora a querer entrar.
Roadie koşarak içeriye geldi.
O Roadie vem a correr...
Beni içeriye atmayacak mısın?
Não me vai levar?
İşte, beni içeriye davet etti ve Vivian hakkında konuştuk.
Ela convidou-me para entrar, e conversamos sobre a Vivian.
Sadece onunla işleri ağırdan almanı söylüyorum Aiden daha içeriye girmeden önce bu işe iyice bağlı olduğundan emin ol.
Estou apenas a sugerir que leves as coisas devagar com ele, certifica-te de que foi correctamente investigado antes de se envolver mais.
Nevel'e, Johnny'yi içeriye almamasını söyleyeyim mi?
Eu deveria dizer para Nevel manter Johnny fora?
Bir anne içeriye girer ; altında Lexus vardır.
Uma mãe entra na loja está a conduzir um Lexus.
Kutuları almak için içeriye girecektim.
- Vou lá dentro buscar as caixas.
19 : 00'da Jon Flynn, içeriye gizlice şişe sokmaya çalışırken yakalandı.
7 : 00 p.m., O John Flynn foi apanhado a tentar levar uma garrafa à noite.
Birisi onu içeriye aldırmalı.
Alguém o devia recolher.
Aslında, sen içeriye girmelisin.
Bem, tu também devias estar lá.
Seni içeriye ayazda mı göndereceğim sandın?
– que fosses sem nada?
Lacey, dışarı çıkıp içeride olanları sana anlatınca işin icabına bakmak için içeriye koştuğunu söyledi.
A Lacey disse que quando vei cá fora e lhe contou o sucedido... você correu para lá dentro dizendo que trataria de tudo.
Şu kapağı açsak da içeriye biraz hava girse?
Pode abrir aquela escotilha para entrar mais ar?
Kimseyi içeriye alma.
Não deixes ninguém entrar.
Lena, arkadaşını içeriye bir çay içmeye davet esene.
Lena, por que não convida seu amigo para tomar um chá?
Işığı açık görünce, birileri içeriye dadanmış sandım.
Vi a luz acesa. Pensei que estavam a gamar-nos.
Güvenlik odasında içeriye kilitlenmiştim!
Estava fechado na sala de vigilância.
Öylece içeriye yürüdü ha?
Ele passou mesmo?
Luke boğayı içeriye soktu.
Luke deixou-o entrar.
Seni bundan bir süre daha uzak tutabileceğimi umut ediyordum ama yine de gir içeriye.
Queria poupá-lo do fardo mais um pouco, mas entre.
Evet, bu kadar kaba bir şekilde içeriye dalmanızdan anlaşılıyor.
Pude notar pelo modo grosseiro que entraram.
Buradan büyük bir şey içeriye girmiş gibi görünüyor.
Parece que algo grande aconteceu aqui.
İçeriye gel.
Anda para dentro.
İçeriye girdim.
Quase a chegar lá.
İçeriye giriyoruz.
Vamos voltar lá dentro.
- İçeriye alın.
- Ajuda-o a entrar.
İçeriye kedi girmiş demek.
Vejam só quem apareceu.
İçeriye girdikten sonra, güvenlik kameralarını etkisiz hale getireceğiz.
Uma vez lá dentro, desativamos as câmaras de segurança,
İçeriye girin ve çöreğimi incitmeden önce bir şeyler yapın.
Entrem ali e detenham-na antes que faça mal ao meu Muffin.
Sonrasındaysa içeriye birisini aldı ama. Yanındaki kişiyi tarif edebilir misin?
Pode descrever essa pessoa?
İçeriye daha dikkatli bakmayı gözden kaçırdık.
Que negligenciámos uma olhadela interna.
- İçeriye gelsene.
- Entra.
İçeriye girmişler.
O complexo foi violado.
Hadi gel, kapı açık. İçeriye gel.
Entra, a porta está aberta.
Dur, girme içeriye.
Não, não entres.
Efendim, Doktor Sen sizi görmeye geldi. İçeriye gönder.
Senhor, Dr. Sen está aqui.
İçeriye girdin.
Entraste aqui.
İçeriye ışık girmiyor.
Não entra luz nenhuma.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]