And let's be honest translate Turkish
127 parallel translation
Let's be honest and say you disapprove.
Dürüst olun ve onaylamadığınızı söyleyin.
A hunter, a warrior and, let's be honest, a murderer.
Avcı, savaşçı ve dürüst olalım, bir katil.
Let's be honest, Clifford, and I mean really honest.
Dürüst olalım, Clifford, gerçekten dürüst.
Ladies and gentlemen, let's be honest.
Bayanlar ve baylar, dürüst olalım.
But let's be honest. You decided not to buy them and when I wanted them, you wanted them back.
Almamaya karar vermiştin, ama benim aldığımı gördüğün için tekrar almaya karar verdin.
But whether one is for or against the occupation, and let's assume, judging from your tie, one is, that does not exempt the military from a duty to be honest with its soldiers.
Bu onun şirketi. Ve lütfen hatırlayalım. Sırf Bay Papp maymun gibi göründüğünden değildi.
Why the hell is it that we're out there trying to get better at communicating, while they don't make the slightest effort to improve the sex? And let's be honest.
Peki neden biz burada nasıl daha iyi iletişim kurabiliriz diye düşünürken, onlar cinselliklerini geliştirmek için en ufak bir...
And let's be honest, pound-for-pound, he is a planet.
Ve kabul etmek gerekir ki, kendisi de kocaman bir gezegen.
Mr. Porter, let's be honest. This is a physically demanding job... and you're crippled. And I don't see how -
Dürüst olmak gerekirse bu fiziksel güç isteyen bir iş ve sen sakatsın nasıl olacağını anlamıyo....
AND I MEAN, LET'S BE HONEST,
Bu arada dürüst olmak gerekirse,
I think we should hire a... you know, a Frank Sinatra-type, uh, lead singer... as opposed to a James Brown-type lead singer... because, you know, really, let's be honest, there's only oneJames Brown... and, you know, a faux James Brown is really quite intolerable.
Bence tutacağımız şarkıcı... Bilirsin, Frank Sinatra tipinde, baş şarkıcı. Zıt olarak James Brown tipinde bir baş şarkıcı ; çünkü biliyorsun, gerçekten dürüst olalım, sadece bir tane James Brown var ve iyi bir James Brown gerçekten dayanılmaz olur.
And let's be honest here, okay?
Ve birbirimize karşı dürüst olalım, tamam mı?
And let's be honest with each other here, okay?
Ve birbirimize karşı dürüst olalım, tamam mı?
But whether one is for or against the occupation - and let's assume, judging from your tie, one is - that does not exempt the military from a duty to be honest with its soldiers.
Ama taraftar ya da karşı olsun, kravatınızdan taraftar olduğunuzu varsaysak bile, bu orduyu askerlerine karşı sorumluluklarını yerine getirmekten muaf tutmaz.
Well, let's be honest.I think it's obvious by the waythat you talk and act that you're not a player, so I was just curiousto find out if you had ever actuallygotten in the game.
Açık konuşalım. Konuşmalarından ve hareketlerinden pek oyuncu olmadığın anlaşılıyor. Ben de gerçekten bir oyunda yer alıp almadığını merak ettim.
It is a wanton distraction. Because let's just be forthright and honest about what is truly unpatriotic.
Bir an için dürüst olun ve söyleyin nedir hainlik!
And let's be honest, Syd.
Dürüst olalım, Syd.
If lily and I have sex twice a week, Which let's be honest, we all know is being conservative, And we've been together
Eğer Lily'le haftada iki kez seks yapsak, ki dürüst olalım tutucuyuz, ve 10 yıldır beraberiz, artı 17 kez de balayımızda,
And, let's be honest, you don't bowl.
O bir yargıç ve hukuk profesörü ve dürüst olmak gerekirse onunla bowling oynayamazsın
And, let's be honest about it, you were way, way outta my league.
Dürüst olmak gerekirse, sen benim için ulaşılamaz bir yerdeydin.
But let's be honest here, you're the one that lays the fewest eggs and I distinctly told all of you that this was going to happen.
Ama dürüst olalım, en az yumurta verenlerden birisin ve ben bunun olacağını hepinize söylemiştim.
You're damn right you are. You're handsome and smart and a hard worker, and let's be honest... white.
Yakışıklı ve zekisin ayrıca çok çalışıyorsun.
And let's be honest... you're perfect.
Dürüst olalım. Sen mükemmelsin.
And let's be honest... you're having a hard time finding a try-out for me.
Ve açık olalım bana deneme ayarlama konusunda zorlanıyorsun.
And, let's be honest, a little pity.
Ve dürüst olmak gerekirse, biraz da acıma.
Uh... it's "Take Your Daughter to Work Day," and I know, uh - - you know, I'm sorry for bringing her, but my wife says I never see her, and - - and let's be honest. She's right.
Bugün "Kızını İşe Getirme" günü ve ben, onu getirdiğim için üzgünüm ama karım, onu hiç görmediğimi söyler ve dürüst olmak gerekirse, o haklı.
And let's be honest, by any normal measure my brother was a criminal and a colossal fuck up
Açık konuşalım. Normale göre bakacak olursak kardeşim, bir suçlu ve serserinin tekiydi.
Geo, let's be honest, what you and Jim had together was wonderful but wasn't it really just a substitute for something else?
Dürüst olmak gerekirse George, Jim'le sahip olduğunuz şey harikaydı ama bu sadece başka bir şeyin yerini dolduruyordu sanki.
And let's be honest, if sisters or stewardesses show any interest in us... I'm not gonna say no.
Ve dürüst olmak gerekirse eğer kardeşler ve hostesler... bize ilgi gösterirse... hayır demeyeceğim.
Let's be honest, we all wanna be superstars and hotshots.
Dürüst olmak gerekirse, hepimiz süper yıldız ve ünlü olmak isteriz.
He's such a bore, and let's be honest, he's rather homely!
Çok sıkıcı bir tip ve doğrusu çok basit bir adam.
Okay, let's just sit Chuck down and have an intervention, force him to be honest with us.
Tamam, olaya müdahale edelim. Chuck'ı oturtup bize karşı dürüst olmasını isteyelim.
Listen, you're... you're the one who's always saying to be honest and talk about things, so I really hope you're not gonna let your marriage die because you're scared to take your own advice.
Bizden sürekli dürüst olup gerçeği söylememizi istiyorsun umarım bize söylediğin şeyi kendin yapmayıp da evliliğini bitirmezsin!
And let's be honest,
Dürüst olalım.
And let's be honest.
Hadi dürüst olalım.
And let's be honest... They're better than Anna Kournikova's were at my age. And at the risk of sounding a little conceited,
Hem dürüst olmak gerekirse, Anna Kournikova'nın benim yaşımdaki istatistiklerinden daha iyi.
And let's be honest, he looks like a lot of guys I've written up over the years.
Ve açık konuşalım, bunca yıl ceza kestiğim bir sürü adama benziyor.
Let's be honest, we need you and you need us.
Size ihtiyacımız var, sizin de bize.
And let's be honest, arj.
Dürüst ol, arj.
And I'm sure that when sweet baby Jesus was there, sucking on her teet... not... nursing is what I mean, but, I mean, let's be honest.
- Enfes! - Çok sevdin değil mi? - Kesinlikle.
And let's be honest, we all know where the baby comes out.
Ve dürüst olmak gerekirse, hepimiz bebeğin nereden çıktığını biliyoruz.
And let's be honest.
Hem dürüst olalım.
And let's be honest, it would be nice to not have to pull strange things out of people's butts every night.
Ayrıca, her akşam insanların kıçlarından ilginç şeyler çıkarmaktan iyidir.
Yeah, but, Jeff, let's be honest, there's more between you and Annie than there is between me and Pierce.
Annie'yle aranda, Pierce'la aramdakinden daha çok şey var.
And let's be honest, Teresa. You could use a game changer right now.
Dürüst olalım, Teresa şu anda durumun değişmesi işine gelir.
So do the others, and let's be honest.
Dürüst olalım.
And let's be honest. Most of you don't really deserve it.
Dürüst olmak gerekirse çoğunuz bunu hak etmiyorsunuz.
I'm saying you should be open and honest with her and let her know what's in your heart.
Demek istediğim ona karşı dürüst olup kalbinizdekini bilmesine izin verin.
Let's be honest, you may forget me and give the best dog to someone else.
Neme lazım, belki beni unutup en güzel köpeği bir başkasına verirsiniz.
But let's be honest, you didn't pay to hear me talk and I can't really walk on the balance beam in these 4-inch heels.
Ama dürüst olalım ki buraya benim konuşmamı dinlemeye gelmediniz. Ve ben bu 10 santimlik topuklarla pek dengede duramıyorum.
The only reason you wanted the death certificate was so you could go and claim your inheritance, which - - let's be honest - - you would probably waste on charity, anyway.
Onun ölüm sertifikasını istemenin tek nedeni gidip babanın mirasından hak talep etmen. Dürüst olalım - - Sen onu hayır işinde filan harcardın zaten.
and let's face it 86
and let's see 20
and let's go 59
and let's not forget 25
and let's get out of here 22
let's be honest 316
be honest with me 83
be honest 391
and later 123
and louis 16
and let's see 20
and let's go 59
and let's not forget 25
and let's get out of here 22
let's be honest 316
be honest with me 83
be honest 391
and later 123
and louis 16
and listen 231
and last but not least 51
and look 537
and lead us not into temptation 55
and look at you 67
and look at this 104
and look at me now 26
and let me guess 93
and look at you now 29
and lo and behold 35
and last but not least 51
and look 537
and lead us not into temptation 55
and look at you 67
and look at this 104
and look at me now 26
and let me guess 93
and look at you now 29
and lo and behold 35