English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / And look at me

And look at me translate Turkish

2,780 parallel translation
Always be with me and look at me only
Hep yanımda ol ve yalnızca bana bak! ~
Mom, don't just sit there and look at me!
Öyle oturup durma anne. Bana bak!
I thought "look at them and look at me".
"Bir onlara bak, bir de bana" dedim.
Turn around and look at me.
Dön, bana bak.
You're a stylist and look at me.
Stilistsin ve bir de bana bak.
My work with Rafa is beginning to get results and look at me now as a possible member of your team.
Rafa ile çalışmalarımız meyve vermeye başlıyor. Artık beni muhtemel takım arkadaşı olarak görüyorlar.
I mean I could just sit in a hole and look at a housing estate and listen to the ice cream van, you know, for quite a long while, you know, that would fill me with good feelings.
Bunu yapabilirim Bir delikte kıvrılıp bahçeyi seyrederek ve dondurmacının sesini dinleyerek saatler geçirebilirim. Bu, içimde hoş duygular uyandırıyor.
Take a look at it, will you, and tell me what you see?
Bak bakalım, bir şey görebilecek misin?
look at them, Théo, and tell me, between us and them, who seems to be on the good side of the grave?
Onlara bak, Théo ve dürüstçe söyle,... şu anda kimin potansiyeli daha iyi görünüyor :
Take a big swing at me, and look after Seo Yeon.
Bana büyük bir iyilik yap ve Seo Yeon'a göz kulak ol.
Look at me and answer! I said, look at me!
Yüzüme bak dedim sana!
Look, you are insanely beautiful and sexy and every cell in my body is angry at me right now.
İnanılmaz güzel ve seksisin ve şu anda vücudumdaki tüm hücreler bana kızgın.
I think it's hard for her to look at you and see so much of me.
Sana bakıp da bana benzediğini görmek zor olmalı.
Look at me and tell me what you see.
Bana bak ve ne gördüğünü söyle.
Look at me. Every year I get half as pretty and twice as drunk.
Hâlime baksana, her geçen sene güzelliğim azalıp sarhoşluğum artıyor.
The promise of five francs extra in their pay and they just look at me.
Ücretlerine artıdan 5 frank ekleme sözü verdim ve sadece yüzüme baktılar.
Look at his face and listen to me.
- Onun suratına bak ve beni dinle.
Look at him and listen to me.
Ona bak ve beni dinle.
Look at him and understand me.
Ona bak ve beni anla.
And if you call him a liar, if you ever so much as even look at him funny, you will have to deal with me.
Ona yalancı dersen, hatta yan bakacak bile olursan karşında beni bulursun.
And just look at me.
ve şimdi sadece bana bak.
Look, would you just look over my practice essay and just tell me what you think, and then that's the last thing I'll ask you.
Makaleme göz atıp bana düşünceni söyler misin? Senden isteyeceğim son şey bu olacak, söz.
When my daughters, Simone and Emily look at me 25 or 30 years from now and say, what were you doing when, when... global warming was happening and you guys knew what was coming down the road.
Kızlarım Simone ve Emily ; bundan 25, 30 yıl sonra bana bakıp, "Küresel ısınma yaşanırken siz yani siz ne yapıyordunuz? ...... üstelik yolun sonunda ne olduğunu da biliyorken?" dediğinde :
I can't just look at a picture and feel some magical bond. And you lying to me isn't helping.
Yani sadece bir fotoğrafa bakıp sihirli bir şekilde bağ kuramıyorum ve senin de bana yalan söylemen işe yaramıyor.
You don't even like me running, and she is crazy about it. Look at this.
Sen benim koşmamı istemiyorsun ama o bayılıyor.
Every now and then when my life's getting me down and things are tough, I just come up here and I look at it.
Arada sırada hayat beni üzünce ve işler zorlaşınca buraya gelip, ona bakarım.
Watch his face and - look at the way he looks at me to see if he's in love.
Yüzüne bak ve bana karşı bir şeyler hissediyor mu acaba diye anlamaya çalış.
So look at me and say these lines.
Pekala bana bakin ve bu satirlari soyleyin.
Look at me and tell me you don't have any more copies.
Yüzüme bak ve elinde başka kopya olmadığını söyle.
See, these vigilantes have taken on a whole string of high-profile targets, targets your FBI guys told me on the phone last night that they've been tracking for years and could never get a look at.
Senin şu FBI'dan arkadaşların geçen gece bana telefonda, bu örgüt üyelerinin.. .. bir dizi önemli şahsiyeti izlediklerini ve kendilerinin yıllardır.. .. izlerini sürmelerine rağmen birini bile yakalayamadıklarını söylediler.
And they look at me like, "What?"
Onlar bana bakarlar, "Ne var?"
Look at me, I'm all black and blue.
Bana bak, mosmor haldeyim.
Look at me, Ernest, I'm nothing but skin and bones.
Bana bir bak. Bir deri bir kemiğim.
- Look at me and say yes.
- Gözlerimin içine bak ve evet de.
I think I wanted so badly for it to have come from me and then the look, the way you looked at me when you thought it was mine....
Sanırım onu ben yazmış olmayı o kadar çok istedim ki... Benim yazdığımı düşündüğünde bana öyle bir baktın ki...
Look, you give me a pistol, one o'them horses, and five hundred dollars of that eleven thousand five hundred, and I'll point'em out to you.
Bana bir silah verin, bir de at. 11 bin doların 500'ünü de bana verirseniz,... onları size gösteririm.
Take a look at that, and sign that for me.
Şuna bir bakın ve lütfen imzalayın.
But I shave my face, and I look in the mirror, and I'm forced to say, "This is not a 19-year-old staring back at me".
Ama traş olurken aynaya baktığımda şöyle demeye mecburum "Bu bana bakan kişi 19 yaşında değil."
Look at me and tell me if it is not work of God.
Bana bak ve söyle bana bu Allah'ın mucizesi değil mi.
And don't look at me like that.
Bana öyle bakma!
- Yeah. And you've moved past it, and I can look at it, and I can be past it, but it didn't happen to me. - I know.
- Çoktan bu olayı aştığını biliyorum.
Look at her contacts and tell me the numbers.
Telefondaki kayıtlı kişilere bak ve numaraları bana söyle.
Well, look at me and tell me what you see.
Öyleyse, bana bak ve neler gördüğünü söyle.
I look at you know and I can read you... and you repel me.
I look at you know and I can read you... and you repel me.
And we would just look at that kick like, "Are you kidding me?"
Biz sadece tekmeye bakakalırdık, "Benimle dalga mı geçiyorsun?"
He didn't look at me like Nicholas and he didn't pretend to look at me like Nicholas and, er, he said good luck to me and he left.
Bana Nicholas'mışım gibi bakmadı ve bana Nicholas'mışım gibi davranmadı. Ve bana iyi şanslar diledi ve gitti.
So I want you to do me a favor and look around at where you are.
Bana bir iyilik yap ve nerede olduğuna bir bak.
He's asking me to take her apron off and look at her- -
Kızın önlüğünü almamı ve onun...
I don't Want to live in a gilded cage and look at desert around me.
Ben altın bir kafesin içinde yaşamak ve çevremde bir çöl aramak istemiyorum.
We were going to spend the rest of our lives together, and now you can't even look at me.
Hayatlarımızın geri kalanını beraber geçirecektik ama şimdi yüzüme bakmıyorsun bile.
Now, Catty, look at Kitty and tell me what you see.
Kedicik, Pisicik'e bak ve bana ne gördüğünü anlat.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]