Forgive and forget translate Turkish
206 parallel translation
But I shall forgive and forget.
Affedip unutacağım.
'Cause when they need you, they forgive and forget.
Çünkü ihtiyaç duydukları zaman seni bağışlayıp her şeyi unuturlar.
If you can forgive and forget...
- Eğer affedebilir ve unutabilirsen...
You're not much for this forgive and forget business, are you, Jim?
Geçmişi unutup, af etmeyi düşünmüyorsun, değil mi, Jim?
We forgive and forget easy.
Çok çabuk unutup affediyoruz.
Forgive and forget!
Affet beni.
Forgive and forget.
Affet gitsin.
Silently I must listen to my accuser and innocently go and forgive and forget safe in the knowledge that God will judge justly
Sessizce dinlemeliyim beni suçlayanı ve masumca gitmeliyim, bağışlamalı ve unutmalı. Tanrı'nın yargısının adil olacağını bilerek.
"Forgive and forget." That's our motto.
"Affet ve unut." Bizin şiarımız budur.
Forgive and forget, Major.
Bağışlayıp unutmak lazım Binbaşı...
Forgive and forget... two months ping-pong... and he's paid his debt to society.
Bağışla ve affet... Iki ay boyunca pin-pon... ve topluma olan borcunu ödüyor.
Still, forgive and forget, eh?
Yine de bağışlayıp unutalım, ha?
- You gonna forgive and forget?
- Barışalım mı?
I'm the one who urged Mr. Statler to give you the job. I think it's very Christian to forgive and forget, don't you?
Bence bir Hristiyan affedip unutmasını bilmeli.
Professor McCarthy is not one to forgive and forget.
Profesör McCarthy de affet ve unut gitsin diyenlerden değil.
To show you I can forgive and forget, I'd still like to offer you a piece of that investment.
Ve affedebileceğimi ve unutabileceğimi sana göstermek için, sana bir yatırım teklif edeceğim.
The prodigal son with the right stuff... forgive and forget.
Affet ve unut gibi doğru malzemelerle.. .. müsrif oğlan.
I can forgive and forget a lot of things, Holling Vincoeur.
Birsürü şeyi unutup affedebilirim, Holling Vincoeur.
I think we can work this thing out together, you and I. Forgive and forget.
Bence bunu birlikte halledebiliriz, sen ve ben. Affet ve unut.
Of course, we were, but Forgive and forget.
Elbette, ayrılmıştık ama bağışla ve unut.
Obviously, they've never heard of "forgive and forget."
Besbelli ki, asla "affet ve unut" kelimelerini duymamışlar.
Some people say, "Forgive and forget."
Bazıları "affet ve unut" der.
Sidney, I'd just like to say that I forgive and forget, and just like you, I'd like to get back on with my own life.
Sidney, seni affettiğimi ve olanları ardımda bıraktığımı söylemek istiyorum ve tıpkı senin gibi, ben de eski hayatıma geri dönmek istiyorum.
We have to forgive and forget
Affedip unutmalıyız.
Once we're back in, it'll be forgive and forget.
Bir kere döndük mü, olanlar affedilecek ve unutulacak.
Time for Joey to forgive and forget.
Joey için affetme ve unutma zamanı.
I'm a forgive and forget Christian... and I say if their rambunctiousness... and misdemeanoring is behind them...
Ben affedip unutmasını bilen bir Hıristiyanım ve diyorum ki... Eğer geçmişlerinde suç ve şiddet varsa... Var değil mi?
Well, I suppose I can forgive and forget.
Pekâlâ, sanırım hem unutup, hem de affedebiliyorum.
Forgive and forget, that's my motto.
Affet, ve unut, benim düsturum budur.
But I think you should forget her, and perhaps even forgive her.
Ama kanımca onu unutmalı, hatta belki affetmelisin de.
And learn the teachings... Of forget and forgive...
Unutmayı ve affetmeyi Öğrenelim
Forget it and forgive her.
Olanları unut ve karını affet.
You must forgive Pa-pa and forget the past.
Babanı affedip, geçmişi unutmalısın.
I am prepared to forgive and I am prepared to forget.
Affetmeye hazırım ve unutmaya da hazırım.
But the kind of intimate acts, oral and what not, that could be particularly hard for a trusting young wife to forgive and impossible to forget.
oral ve benzeri yakin hareketler, ozellikle guven duyan genc bir es icin cok zor ve unutulmasi gercekten imkansiz olabilir.
And if they stay together, it's not because they forget, it's because they forgive.
Beraberliği sürdürürlerse bunu, unuttukları için değil affettikleri için yapıyorlar.
The King of Spain will forgive us... and forget what he has heard about you.
İspanya kralı bizi affedecek... ve senin hakında duyduğu şeyleri
You have sided against us in battle and this, we do not forgive... or forget.
Savaşta karşımızda taraf tuttunuz ve bunu asla affetmeyiz unutmayız da.
- Spare me. You forget and forgive nothing.
- Ne unutuyor ne de affediyorsun.
The sunlit way is to clearly forget and wisely forgive one's past failures.
Yapılacak en doğru şey, geçmişteki hataları unutup onları makulce affetmekir.
I say forget about forgive and just accept.
Ben diyorum ki, "Affetmeyi unut ve sadece kabul et."
And the only way I could do that was to forgive what I could never forget.
ve bunu tek yolu asla unutamacağım şeyi bağışlamaktı.
You must forgive me and forget this ever happened or I'll just die.
Beni bağışlamalı ve bunun olduğunu unutmalısın. Yoksa ölürüm.
We promise, if you forgive us, that we will never forget this tragedy and we will try with all our power to use it as a daily reminder that we are on this earth to do good, not evil.
Bizi bağışlarsan, bu trajediyi asla unutmayacağımıza ve elimizden geldiğince, dünyada kötülük değil iyilik yapmak için var olduğumuzu hatırlamakta kullanacağımıza söz veriyoruz.
- I hope you can forgive me too mom. Oh Stanley, let's just forget the whole thing and have a nice holiday back home.
— Umarım sen de beni affedersin anne, — Her şeyi unutup eve dönelim ve bayramın tadımı çıkaralım.
Even if Joey came up to me and said, "l forgive, and I forget," l wouldn't.
Joey gelip "affettim, ve unuttum" deseydi bile, ben unutmazdım.
How about forgive and try to forget?
Birbirimizi affedip her şeyi unutsak...
Americans are a good people, they're a just people, Mr. Runyon... and they will forgive you, but they will not forget.
Amerikalılar iyi insanlardır, düz insanlardır bay Runyon, ve sizi affedecekler ama unutmayacaklar.
I can't forgive it, and I can't forget it.
Bunu affedemem ve bunu unutamam.
I cannot be your friend anymore please forgive me and forget me.
Beni bağışla artık arkadaşın olamam, lütfen beni unut.
It was a one-time incident, a forgive-and-forget thing.
Sadece bir kerelik oldu, unutup affetmelisin.
forget it 5039
forget 166
forget about me 81
forget the past 17
forget you 48
forget about it 616
forget me 49
forget it then 17
forget everything 26
forget the money 18
forget 166
forget about me 81
forget the past 17
forget you 48
forget about it 616
forget me 49
forget it then 17
forget everything 26
forget the money 18
forget about that 73
forget all that 30
forget her 92
forget something 26
forget what i said 37
forget about him 92
forget i asked 55
forget about her 58
forget about them 37
forget i said anything 60
forget all that 30
forget her 92
forget something 26
forget what i said 37
forget about him 92
forget i asked 55
forget about her 58
forget about them 37
forget i said anything 60
forget that 236
forget them 53
forget the whole thing 20
forget i said that 27
forget what 35
forget him 131
forget this 54
forgive 81
forgiven 39
forgive me 3717
forget them 53
forget the whole thing 20
forget i said that 27
forget what 35
forget him 131
forget this 54
forgive 81
forgiven 39
forgive me 3717