English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / He won't listen

He won't listen translate Turkish

331 parallel translation
He won't listen to reason
Onu kimse durduramaz.
He won't talk, he won't listen.
Bu ötmeyecek, bu da susmayacak!
I've been trying to tell him. But he won't listen to me.
Ona anlatmaya çalıştım ama beni dinlemedi.
He won't listen to me.
Beni dinlemiyor.
He won't listen.
Dinlemiyor.
Thomas is a good man but he won't listen to anybody.
- Thomas iyi biri, ama kimseyi dinlemiyor.
Listen to him, won't you? He's right, François.
Biraz onu dinle, çünkü François çok haklı.
I know that, but he won't listen.
Biliyorum ama dinlemiyor.
If he finds them, he won't listen.
Onları bulursa bizi dinlemez.
He'll just get that harmonica and he won't listen to anybody.
Armonikasını alır, ve kimseyi dinlemez.
- He won't listen.
- Dinlemez.
He won't listen to me.
O beni dinlemedi.
... but he won't listen to me.
... fakat beni dinlemeyecektir.
I explained it to him, but he won't listen.
Güzel güzel anlattım. Ama dinlemek istemiyor.
I told him not to soak his feet in the kitchen but in the yard but he just won't listen.
Ona ayaklarını suya mutfakta değil de bahçede sokmasını söylemiştim ama dinlemez işte.
- Be-Be-Because he won't listen to me.
- Çünkü o beni dinlemeyecektir.
Mother, if you keep telling him things like that, he won't listen to us any more
Anne, eğer ona bu tür şeyler anlatırsan artık bizi dinlemez.
It's hard to resell because he'll miss you Who will buy it if the horse won't listen?
Onu tekrar satmak zor olur çünkü hep sizi özleyecek başkasına bağlanmış bir atı kim almak ister?
He won't listen.
Ama adam deliye dönmüştü, kulak asmadı.
He won't listen to her.
Karısını hayatta dinlemez.
He won't listen anyway. Little Red Riding Hood had a grandmother who lived in the woods.
Kırmızı başlıklı kızın bir büyükannesi varmış ve ormanda yaşıyormuş.
He won't listen to me.
Beni dinlemeyecek.
He won't listen to you.
Seni dinlemeyecektir.
I've sinned and he won't listen.
Ben günah işledim ve O beni dinlemiyor.
He won't listen to my opinion.
Benim fikrimi hiç dinlemiyor.
He won't listen to me
Beni dinlemiyor
He won't listen to his security service and stay out of the public eye.
Güvenlik servisini dinlemesin ve halkın arasına karışsın diye.
So come on, come on He won't listen to me
Hadi, hadi. Beni dinlemeyecek ki...
He won't listen, will he?
Beni dinlemeyecek, değil mi?
He won't listen to me Ling Xi doesn't admit that he's wrong How can he make things right?
Beni asla dinlemez yanlış yaptığını anlayamıyorsa... nasıl düzelecek peki?
He won't listen.
Dinlemez.
He won't listen.
Dinlemeyecektir.
But he just won't listen.
Ama dinlemiyor.
He won't listen to anybody.
Kimseyi dinlemez.
My dog won't listen if I hit him once or twice, but if I hit him ten times he'll learn!
Eğer onu bir ya da iki kez vurursam köpeğim duymaz, ama onu on kez vurursam, öğrenir bunu!
Listen, it's okay. He won't hurt you. ( GIGGLES )
Bir şey yapmaz size.
He won't listen to reason.
Nedenini dinlemez.
He'll listen, but you won't convince him, only reinforce his ideas.
Dinleyecektir ama onu ikna edemeyeceksin, sadece düşüncelerini güçlendireceksin.
He won't listen.
Dinlemeyecek nasılsa.
Listen carefully, I won't repeat We will execute your journalist Nicolas Rosenko... because he is a propaganda agent paid by Israel.
Dikkatlice dinle, tekrar etmeyeceğim : Muhabirlerinizden biri olan Nicolás Rosenko'yu İsrail propagandası yaptığı için infaz ettik.
I could've told you that. But he won't listen to me.
Bunu ben de söylerdim ama dinlemezdi.
- He won't listen to reason.
- Mantık dinlemiyor.
I've forbidden him to touch the chickens but he won't listen.
Tavuklara dokunmasını yasakladım ama söz dinlemiyor.
He proved it, but they won't listen.
Bunu burada kanıtladı. Ama dinlemediler.
He won't listen. Well, let's go see the rabbi.
- O seni dinlemek istemiyor!
I told him that, but he won't listen to me.
Ben de söyledim, Majeste, ama dinlemiyor.
They wouldn't give you four points? Birnbaum refused absolutely. I begged him to give me those points but he won't listen.
Birnbaum'a yalvardım ama beni dinlemedi bile.
- He won't listen to you.
Mutlaka dinleyecek.
HE WON'T LISTEN.
Beni dinlemez ki.
He won't listen to me.
Beni dinlemez.
He won't listen to us.
Bizi dinlemez ki.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]