English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hold it up

Hold it up translate Turkish

887 parallel translation
Men should hold it up in front of them every single day and say :
İnsanlar her gün ona bakıp şöyle demeliler...
Hold it up.
Tutun..
- Hold it up, Uffe.
- Yukarıda tut, Uffe.
Anderson : hold it up. Hold it up.
Yukarı doğru tut.
- The Germans will hold it up.
- Almanlar postayı engelleyecek.
Hold it up here!
Burada biraz duralım
Get a hold of it. Hold it up to the window.
Onu al ve pencereden dışarı tut.
All right, hold it up a minute.
- Pekala bir dakika durun.
Let's get a look at your new one. Hold it up.
Yeni resminize bakayım.Kaldırın.
Hold it up.
Kaldır kaldır.
A man hands me a buck, I hold it up to the light.
Biri bana bir dolar verse kaldırıp ışığa tutarım.
Hold it up for me.
Kaldır da geçeyim.
- Hold it up!
- Kaldırın!
Hold it up high.
Yukarı kaldırın.
Can you hold it up?
Biraz kaldırabilir misin?
- Hold it up there, sergeant.
- Orada kal Çavuş.
Another will come to take my torch... and will hold it up high.
Ama biliyorum meşalemi başka biri tutup daha yükseklere taşıyacak.
Gentlemen, no tenancy to hold you up, free to do what you like with it tomorrow.
Kütükler için sınırlama yok. Baylar, sizi engelleyen kiracılar yok. Yarından sonra ne isterseniz onu yaparsınız.
- It's a hold-up!
Düpedüz soygun bu!
Don't hold out. Get it up.
- Çıkar hadi.
I don't doubt that, but it's your word against theirs. That don't hold up in court.
Bundan hiç şüphem yok ama mahkemeyi ikna edecek... bir deliliniz yok.
If you don't know what this is, folks, it's a hold-up.
Bu bir soygun.
Hold'em up! I mean it!
Ben ciddiyim.
You know, I do all my good farming with this arm and it's a sin and a shame, the way it's gonna hold me up.
Bütün çiftlik işlerini bu kolla yapıyorum. Beni aksatacak olması hem yazık, hem de günah.
Suppose we hold them up for two or three days while they're trying to get it.
Diyelim onları su alacakları umuduyla iki üç gün oyaladık.
Hold it. First guy up, I kick his teeth in, see?
Ağzını ilk açanın dişini kırarım, tamam mı?
Hold it up.
Mt.
It'll hold up, Walter.
Buna inanırlar Walter.
I can still hold up my end... when it comes to a hard day's work, but I'm not the man I was once.
Sıkı çalışmaya gelince... hala üstüme düşeni yapabilirim, ama eskisi gibi değilim artık.
- It's up to me too, and I say, no. You can hold out up here until help comes.
- Söyledim sana bağlı yardım gelene kadar burada dayanabilirmisin?
You wouldn't give up the centre ring for anything or anybody, unless you couldn't hold it.
Orta ringi hiçbir zaman verdiğin görülmemiştir, Tabii, çok kötü değilsen.
The mob's supposed to be coming up from Cairo, and we're gonna hold it for three days.
Kahire'den püskürtülmüş Alman kuvvetleri geliyor. Burayı 3 gün tutmalıyız.
Now hold it up.
Şimdi havaya kaldır!
Now, hold it like I told you, tight up against your shoulder.
Şimdi tüfeği şöyle tut asker omuzuna iyi yasla.
It helps to hold up their great weight. They weighed about forty tonnes.
Bu onların dev bedenlerini destekliyordu, çünkü yaklaşık kırk ton geliyordu!
Just hold it in front of his mouth and see if it clouds up.
Ağzına doğru tut, ve buğu yapıyor mu yapmıyor mu gör.
- It'll hold up in any court.
- Her mahkeme kabul eder.
Either you go up there and tell him it was you who did it and chop it off clean so he never comes crying to you again or you hold his hand, wipe his poor, perspiring brow fan his smoldering, dampened ego so it can burst up into flames and burn...
Ya oraya gider, o işi yapanın sen olduğunu anlatıp, meseleyi kökünden halledersin ki böylece bir daha salya sümük koşmaz sana ya da elinden tutar, ter içindeki o lekeli alnını silip için için yanan, körelmeye yüz tutmuş egosuna hava basıp yeniden canlanmasını sağlarsın.
It won't hold up in court.
Mahkemede sağlam kanıt olamaz.
Hold it, son, I built up a small hanker myself.
Tut şunu, oğlum, I built up a small hanker myself.
Hold it. shut up!
Sakin olun!
Unless those ammo bearers get up here, he won't hold it long.
Ama cephane çıkaramazsak fazla dayanamazlar.
I tell you, he gonna grab hold of that guitar down there, twist it up, tune it up, gonna twang-twang-twang it for you!
Size diyorum, şuradaki gitarı alacak tutacak, akordunu yapacak ve sizler için tıngırdatacak!
Break it up! Hold it! Hold it!
Durun.
- It's the man from the hold up.
- Soygundaki adam.
No, I'll hold up my end of it.
Hayır, payıma düşen işi yapacağım.
Hold it, baby, you got it a little mixed up.
Bir dakika bebeğim, karıştırdın.
It won't take me very long to repair... a day or two... but I assure you that I shall not hold up your journey any longer than is necessary.
Tamir etmem 1-2 günden fazla sürmez... ama yolculuğunuzu gereğinden fazla uzatmayacağıma sizi temin ederim.
Do you think it'll hold up in a tax court?
Peki vergi mahkemesinde sorun çıkacağını düşünüyor musun?
I reckon it should be pretty strong, hold up quite well.
Sağlam olmuştur sanırım. Oldukça dayanıklı.
Hold it. He's hung up back here. - Wait a minute.
Durun, ayağı takıldı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]