I read you translate Turkish
7,189 parallel translation
I lied. I told you I read your paper.
Tezini okuduğum konusunda yalan söylemiştim.
Yeah, Norrie, I read you.
Evet Norrie, duyuyorum.
Tom Mason, I read you.
Tom Mason, seni duyuyorum.
I read your friend Iris blog post on The Flash, and I visited all the crime scenes you fought at.
Arkadaşın Iris'in Flash blogunu okudum ve kavga ettiğin her suç mahalline gittim.
I'm afraid you've read somewhere that rudeness in old age is amusing.
Korkarım sen de bir yerde yaşlılıkta kabalığın gülünç olduğunu okumuşsundur.
Axl, I am not going to read you your notes.
Axl sana notunu okumayacağım.
I'm not going to tell you what you think she's feeling, we'll all read it differently, but her body is leaning away.
Size Delila'nın ne hissettiğini söyleyecek değilim. Hepimiz bunu farklı biçimlerde yorumlayabiliriz. Ama vücudu aşağı doğru eğik.
Go pick out a book. I'll come read to you in 10 minutes, OK?
Git bir kitap seç. 10 dakikaya gelip sana okurum tamam mı?
I want to read you all a little something that came across my desk this morning.
Sizlere, bu sabah masama gelen küçük bir şeyi okumak istiyorum.
I could go into the exact whys and hows, but you'd need to read this book on string theory first.
- Size tam olarak nasılını niçinini anlatmam için - Bu kitabı okumanız gerekiyor. - Sicim Teorisi
You know, I read an article that said Asian men are more comfortable kissing on the mouth as a sign of friendship.
Biliyor musun bi makalede okumuştum, Asyalı erkekler arkadaşlığın göstergesi.. .. olarak dudaktan öpünce daha rahat oluyorlarmış.
I was hoping you could read my mind.
Aklımı okuyabilsen keşke.
Will you please read this e-mail that you wrote to Mr. Kaufman?
Bay Kaufman'a yazdığınız bu e - mail'i okur musunuz?
I'm sure you read about the math lab at the motel that blew up.
Oteldeki havaya uçan uyuşturucu laboratuarı hakkında bir şeyler okumuşsunuzdur.
I take it you read the tabloids?
- Gazeteleri okuyorsunuz sanırım.
- Well, I'm just curious about what your superiors said when you read them in.
- Sadece idarecilerinin senin kararını nasıl karşıladıklarını merak ediyorum.
I'm sure you'll find traces of Hemlock in that bag, too, which would be okay, if we'd told you what killed her. Read him his rights.
Eminim baldıran otu kalıntıları da vardır, eğer sana zehrin ne olduğunu söylemiş olsaydık problem olmazdı.
I read Peter's body language when you told me you guys had an announcement.
Siz bana çocukla ilgili bir duyurumuz var diyince Peter'ın vücut dilini okudum.
I suppose you read some sort of deep meaning into that?
Bundan derin bir anlam çıkarmışsındır sanırım?
You can read your book, and I'll watch.
Sen kitabını oku bende izlerim.
Well, I expected you to read between the lines.
Sizden satır aralarını okumanızı beklemiştim.
And when I read it, I think about how brilliant you are.
Ve okuduğum zaman ne kadar harika olduğunu düşünüyorum.
- and I've read a few books. - How old were you when you left school?
- Okulu bıraktığında kaç yaşındaydın?
When you read I'm on trial for murder, it'll be your fault.
Cinayetten yargılandığımı duyarsan, bu tamamen senin suçun olacak.
Hey, I read that someone invented a way to convert your footsteps into electromagnetic energy so you can charge your cell phone while walking.
Birisinin ayak izlerini elektromanyetik enerjiye çevirip yürürken cep telefonunu şarj edebileceğin bir yöntem icat edildiğini okumuştum.
I read what you write, if that's what you're asking.
Sorduğun şey buysa yazılarını okuyorum.
I told you I read everything you ever published.
Yayınladığın her şeyi okuduğumu sana söylemiştim.
I've read about the women and children you've murdered.
Bir kadın ve çocuğu öldürdüğüne dair şeyler okudum.
Did you also read where I have every Bud Fox wannabe dumped in a local landfill?
Karşıma çıkan her Bud Fox özentisini hangi çöplüğe attığımı da okudun mu?
Well, I, um... got you the perfect book to read.
Sana okuman için harika bir kitap getirdim. KLASİKLERİ ÖĞRENİN :
And when you read it, you'll know just how proud I am of you and Stephanie and how much I believe in your love.
and when you read it, you'll know just how proud i am of you and stephanie and how much i believe in your love.
Right, I'll read it to you then.
Tamam, ben okuyacağım.
If you read it, I'll haunt you forever.
Eğer okursan sonsuza kadar sana musallat olurum.
Should I read it for you?
- Okuyayım mı sana?
Um, you know, I don't actually read the local- -
Biliyorsun, ben aslında yerel gazeteleri -
I said you can't leave with it. I didn't say you couldn't read it.
Onu alamazsın dedim, okuyamazsın demedim.
You read the entire S.H.I.E.L.D. database?
Tüm S.H.I.E.L.D. veritabanını okudun mu?
The book that you gave me.. ... on Shubhojifs life history, I read it all night.
Shubhojit'in hayatıyla ilgili bana verdiğin bu kitabı bütün gece okudum.
I told you I don't read it!
Kitap okumam dedim ya!
I wondered what happened to you ever since I read that article.
O haberi okuduktan sonra sana ne olduğunu merak etmiştim.
Yes, thank you, Captain. I have read the reports.
Evet, teşekkür ederim yüzbaşı ama raporları okudum.
Hey, listen, I love you, and I read the dedication.
Bak, seni severim. Ayrıca ithafını da okumuştum.
Well, perhaps if I could get you to read the briefs that I sent over from my office?
Belki ofisimden gönderdiğim açıklamaları okusanız?
I wanted to tell you before you read about it.
Gazetede görmeden sana söylemek istedim.
Then you read about Theresa Rubel.
- Öyleyse Theresa Rubel'i de okudunuz?
I'll read it to you in the morning.
Sabah sana okuyacağım.
- Yeah, well, with Gretchen, you've been actually kind of fun to be around, but if you're telling me that we're going back to you being a hundred percent dick so that you can write another stupid book I won't read?
Gretchen'ın etrafta olması eğlenceliydi ama eğer bana şimdi asla okumayacağım bir kitap yazmak için tam anlamıyla sik gibi bir adam olacağını söylüyorsan...
I'm gonna read you my toast in the car.
Sana şarkı mı arabada yapacağım.
Hmm. Well, read me what you have so far so I know you're on the right track.
Peki, şimdiye kadar yazdıklarını oku bana.
I'm sure you didn't read the fine print.
Eminim onu okumamışsındır.
You know, I read some of the lyrics you wrote last night.
Dün gece yazdığın sözleri okudum biraz.
i read your letter 17
i read your book 53
i read your report 20
i read your file 42
i read a lot 24
i read 118
i read it 125
i read them 17
i read the report 30
i read the book 17
i read your book 53
i read your report 20
i read your file 42
i read a lot 24
i read 118
i read it 125
i read them 17
i read the report 30
i read the book 17
i read the papers 28
i read that 37
i read the file 27
i read about that 24
i read about it 39
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
i read that 37
i read the file 27
i read about that 24
i read about it 39
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
your own 34
your hat 64
yours 1007
you tell 24
you know that 5741
younger 104
youn 21
you're welcome 5601
yourself 387
your own 34
your hat 64
yours 1007
you tell 24
you know that 5741
younger 104
youn 21
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
you all right 5423
youth 73
you don't want to talk to me 24
you got a pen 63
your full name 16
you all right 5423
youth 73
you don't want to talk to me 24