English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Is this you

Is this you translate Turkish

106,055 parallel translation
You guys, we need to find out if this is really what we think it is.
Millet, bunun düşündüğümüz şey olup olmadığını anlamalıyız.
This is a clone body... I don't care if it gets destroyed. I doubt you feel the same way about your own.
Bu bir klon beden yok olursa umursamam ama sizin ölmek isteyeceğinizi sanmıyorum.
Hey, look... I know this stuff is complicated, but... You got a good head on your shoulders.
Bak bu şeylerin karmaşık olduğunu biliyorum sen akıllı birisin, takıldığın diğer çocuklar gibi değilsin.
It's in a lab, in the central hub of the station. But I'm afraid this is as close as you're going to get to it.
İstasyonun merkezindeki bir laboratuvarda maalesef daha fazla yaklaşamayacaksınız.
Of course, this could be due to any number of reasons, but the most obvious is, you killed everyone on board.
Bunun pek çok sebebi olabileceği gibi en olası olanı herkesi öldürmüş olmanız.
Cepheus-5, this is the "Raza." You're welcome.
Cepheus-5, Raza konuşuyor bir şey değil.
No, this is what you've been talking about.
Hayır bunu sen konuşuyorsun.
Either way, this colony is declaring independence, and there's nothing you can do to change that.
Her iki durumda da bu koloni bağımsızlığını ilan ediyor ve bunu değiştirmek için yapabileceğiniz hiçbir şey yok.
Raza, this is Two. Are you there?
- Raza ben İki, orada mısınız?
Three, this is Five. Can you hear me?
Üç, ben Beş, beni duyabiliyor musun?
You want to fight for the little guy, protect them from the corps ; this is your chance.
O küçük adam için savaşmak istiyorsun, onu, onlardan korumak ; işte şansın da bu.
This is the neurotoxin affecting you.
Nörotoksin seni etkiliyor.
If this is about Sarah, I'm sure you'll get a chance to...
Eğer Sarah ile ilgiliyse, eminim bir şans bulacaksın.
I'm gonna give you exactly three seconds to comply, or this is gonna get ugly.
Uymanız için size tam üç saniye veriyorum, yoksa işler çirkinleşecek.
This is pointless. He's not gonna tell you anything.
Bu anlamsız, size hiçbir şey söylemeyecek.
Did you know this is not the first time nature's come alive?
Bu doğanın canlandığı ilk sefer olmadığını biliyor muydun?
And you think this is related to what we saw outside?
Ve bunun dışarıda gördüğümüzle alakalı olduğunu mu düşünüyorsun?
This errand is the most important thing right know, and you know it.
Bu ayak işi şu anda her şeyden önemli, ve bunu biliyorsun.
Look, I know this is a lot for you to handle, finding out that Molly is the next Witness.
Bak, Molly'nin yeni tanık olduğunu öğrenip başa çıkmanın senin için çok zor olduğunu biliyorum.
If this truly is you,
Eğer bu gerçekten de sensen Henry isen, o zaman ben de öldüm.
This is a restricted area. What are you doing here?
- Burası yasak bölge, ne yapıyorsun?
This... this is what we've been trying to tell you.
Bu... Sana anlatmaya çalıştığımız şey de buydu.
And now you're telling me that Molly is entangled in this web?
Ve şimdi bana, Molly'nin bu ağa dolaştığını mı söylüyorsun?
I'm guessing this is the first time you've said those words.
- Sanırım bunu ilk kez söylüyorsun. Ha!
Yeah. You stick to milk. This is my recommendation.
Sana tavsiyem, sen süte devam et.
This is not you, Nick.
Bu sen değilsin, Nick.
- Why are you so convinced that this is the place, Mom?
- Burasının aradığımız yer olduğuna... niye ikna oldun, anne?
Estrella, do you know what this is?
Estrella, bunun ne olduğunu biliyor musun?
- This is not what you think. - We just got here.
- Düşündüğün gibi değil.
If you ever change your mind and decide you want a little bit of immortality, this is where I'll be.
Eğer fikrini değiştirirsen biraz daha ölümsüzlük istediğine karar verirsen beni burada bulabilirsin.
This is what attacked you and your team, isn't it?
Sana ve ekibine saldıran şey bu değil mi?
This is a brave thing you have done today.
Bugün cesurca bir şey yaptın.
And all the old farts like me, we're all going to be telling you this is how you do it and this is the path you take.
Ve benim gibi tüm osuruklar Hepimiz sana söylüyorum Bunu nasıl yaparsın
Somnambulist, this is the harbormaster. You do not have clearance to leave dock.
Sombulbulist, bu harbommaster.
I understand that this might be a fun game for you, but this is not fun for me.
Anlıyorum, bu senin için eğlenceli bir oyun olabilir. Fakat benim için eğlenceli değil.
You have to do this, you have to do that.
Yapılacak bir sürü iş var.
And he says, "Well, I'm sorry you feel that way, but this is the way it needs to be."
Ama o "Böyle söylemenize üzüldüm, ama olması gereken bu" diyordu.
I feel like, you know, God plays a role in our lives and I think this was something He thought that I was probably better at than being a doctor, so there it is.
Bence Tanrı'nın hayatımızda bir rolü var ve sanırım doktorluktansa bu konuda daha iyi olacağımı düşündü ve işte buradayım.
"I am Māori, you are Māori." It is a place where you can stand proud on your land and say, "This is me."
Ben Maori'yim, siz de Maori'siniz. Burada kendi toprağınızda güvenle durup "Bu, benim" diyebilirsiniz.
You girls have two minutes, and remember, this is a hospital, so no messing around.
İki dakikanız var kızlar, burası hastane, burada takılmak yasak.
Do you have any idea how much wealth in this country is controlled by the top 20 percent?
Anket sonuçlarına gelirsek bu konuda ne düşünüyorsun?
You think this is about her?
İlçe meselesine gelirsek, Akbaba oyununa.
This is a conversation, and I don't think we should have it tonight. - Let's not do anything to spoil the tremendous day you've had. - [scoffs]
Sana diyeceğim ; oraya git ve yapman gereken şeyi yap.
Apart from being able to smoke your beverages, how is this different from where we would have taken you?
İçkileri içme konusunu saymazsak burası sizi götüreceğimiz yerden nasıl farklı kı?
You think this is how this is gonna go?
Bu işin böyle olacağını mı sanıyorsun?
This is how you do it.
Bu iş böyle yapılır.
This is the time when a man like you allows reflection to dictate action.
Senin gibi birinin geçmişe bakarak hareket ettiği bir dönem bu.
Well, if this is what it takes... to help you and Ira...
Gereken buysa... Sana ve Ira'ya yardım etmek için yani.
This is more than just a wave of loneliness, isn't it, that you're not saying.
Yalnızlık hissetmekten fazlası bu, değil mı? Söylemediğin bir şey var.
Who is this college girl you brought with you?
- Yanındaki üniversiteli kız kim?
You haven't a clue what this ranch is about.
Bu çiftliğin amacının ne olduğunu bile bilmiyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]