Let him rest translate Turkish
250 parallel translation
We ought to let him rest a while.
Bence biraz daha dinlenmeli.
Now, you up anchor and let him rest.
Bırak biraz dinlensin.
Let him rest in peace.
Bırak huzur içinde yatsın.
Let him rest quietly as much as possible.
Bırak da olabildiğince dinlensin.
Let him rest awhile.
Biraz dinlenmesine izin verin.
This thing that drives him like a whip will never let him rest
Onu hırslı bir arabacı gibi arkasından takip edecek
Loosen his collar and let him rest there.
Yakasını gevşet ve bırak da dinlensin.
Antonio, let him rest now!
Antonio, bırak da dinlensin artık!
Let him rest.
Hayır Antonio. Bırak dinlensin.
Please let him rest.
Lütfen müsaade edin uyusun.
- Let him rest, please. - Hello.
- Rahat bırakın onu lütfen.
Oh, let him rest.
Biraz dinlensin.
Let him rest and I will look in on him tomorrow.
Bırakalım dinlensin, yarın ona da bakacağım.
Let's let him rest.
Bırakalım dinlensin.
After he takes care of Inouye, let him rest for a while.
Inouye ile ilgilendikten sonra bırakalım da biraz dinlensin.
Let him rest a bit.
Bırak dinlensin biraz.
Let him rest in peace!
Bırakalım da huzur içinde yatsın!
- Please let him rest there.
- Lütfen burada dinlenmesine izin verin.
Take him to his room and let him rest.
Hastayı odasına götürün dinlensin.
Let him rest.
Dinlensin.
Don't let him rest.
Dinlenmesine izin verme.
Better let him rest a while.
En iyisi bırakalım biraz dinlensin.
Hossein is tired, let him rest.
Hossein yorgun. Dinlensin biraz.
Let him rest for now.
Dinlenmesine izin ver.
Let him rest.
Bırakın dinlensin.
Let him rest.
Allah rahmet eylesin.
Let him rest up.
- Uyusun biraz.
I'll wait on Madame and let him rest.
Hanımefendiye refakat edeceğim, kendisi dinlensin.
Let him go with the rest of the bosses.
Haydi onu diğer patronların yanına yollayalım.
You let him take me away to some miserable little dump of a town where I'll rot the rest of my life away waiting on him and his half-dead sister.
Beni alıp, ömrümün geri kalan kısmını ona ve yarı-ölü kız kardeşine bakmakla geçireceğim sefil, küçük bir kasaba mezbeleliğine götürmesine izin veriyorsun.
I will rest here. Let him be scourged... Until he turns from his God.
Tanrısından vazgeçene dek kamçılansın.
Let him examine you and at least put my mind at rest
En azından rahat etmem için sana bakmasına izin ver.
Let him rest in peace while he can.
Fırsatı varken... huzur içinde yatsın.
I don't want the rest of the town to think that I'm willing to let him go after that threat he made this morning.
Kilisede yaptığı o tehditten sonra bütün kasabanın onun burdan gitmesine... göz yumacağımı düşünmelerini istemem.
Let's show him around the rest of the place.
Size etrafı gösterelim, diğer odaları.
- Let him rest.
- Bırak dinlensin.
Let him get some rest.
Bırakalım biraz dinlensin.
Let him have a rest and stop worrying!
Bırak da şimdi kendine gelsin!
Eternal rest granted on him, O Lord, And let the perpetual light shine upon him.
Sonsuz huzur üzerine olsun, O Tanrım, ebedi ışığı onun üzerine doğrult.
Just let him rest now.
Bırakalım dinlensin.
I felt we shouldn't let it rest and waited for him to ask again.
Bunu böylece bırakmamamız gerektiğini hissetmiştim. Victor'un benden tekrar süt istemesini bekledim.
Eternal rest grant upon him, O Lord, and let perpetual light shine upon him.
Tanrım, sonsuz huzuru sayende bulsun.
Seeing now, dearly beloved brethren... that this child is born again... and received into the family of Christ's church... let us give thanks unto Almighty God for these benefits... and, with one accord, make our prayers unto him... that this child may lead the rest of his life according to this beginning.
Muhterem din kardeşlerim bir çocuğumuz doğup Hıristiyan ailesine kabul edilmiş bulunmaktadır. Bundan dolayı yüce Tanrı'mıza şükredelim... Hep beraber kendisine dua ederek bu çocuğun tüm hayatını bu başlangıç gibi idame etmesini dileyelim.
If you know what's good for you, you better get on that phone and tell Mr. Big-shot Farmer that I said he'd better let me on that stage or I'll crucify him in 150 newspapers every day for the rest of his useless life.
Hakkında hayırlı olmasını istiyorsan hemen şu telefonu al ve Sayın Farmer Haşmetlerine de ki, bıraksın şu stüdyoya gireyim, yoksa kalan o beş paralık ömrünün her günü, 150 gazetede ona demediğimi bırakmam!
Let's drink to him, may his soul rest in peace.
Haydi ona içelim, ruhu huzur içinde yatsın.
All right, let's wrap him up and see how the rest are doing, all right?
- Bunun anlamı o zaten. Hadi onu bağlayıp diğerleri ne yapıyor bir bakalım, tamam mı?
Don't disturb him, let him have a rest.
Onu rahat bırakın! Dinlenmesi gerek!
Let him take a rest first
Ama biraz dinlenmesi lazım önce.
Fu is not feeling well, let him go and rest
Fu iyi görünmüyor, dinlensin mi biraz?
Let the rest praise him for what he truly was.
Savaşçı sınıfımız savaştaki cesaretlerini övsün. Geri kalanlarımız da gerçek karakterini övsün.
We should let him get some rest.
- Biraz dinlensin.
let him go 1637
let him talk 70
let him in 156
let him sleep 41
let him have it 44
let him speak 75
let him wait 26
let him try 35
let him be 121
let him do it 52
let him talk 70
let him in 156
let him sleep 41
let him have it 44
let him speak 75
let him wait 26
let him try 35
let him be 121
let him do it 52
let him finish 62
let him down 22
let him go now 17
let him stay 21
let him up 33
let him know 22
let him live 38
let him 173
let him come 53
let him through 73
let him down 22
let him go now 17
let him stay 21
let him up 33
let him know 22
let him live 38
let him 173
let him come 53
let him through 73
let him alone 35
let him breathe 18
let him pass 25
let him die 45
let him out 46
restaurant 59
rest 339
restaurants 77
restless 21
resting 79
let him breathe 18
let him pass 25
let him die 45
let him out 46
restaurant 59
rest 339
restaurants 77
restless 21
resting 79
reston 26
restraint 44
rest in peace 169
restroom 22
rest well 28
rest up 55
rest assured 227
rest easy 35
rest now 42
rested 52
restraint 44
rest in peace 169
restroom 22
rest well 28
rest up 55
rest assured 227
rest easy 35
rest now 42
rested 52