English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Let him out

Let him out translate Turkish

2,587 parallel translation
Don't let him out of your sight.
Dışarı çıkmasına izin verme.
They'll let him out in the morning though?
- Sabaha salarlar ama değil mi?
No, if our guy whacked Drayke Salgado's brother, they wouldn't let him out of town alive.
Eğer bizim adamlarımızdan biri Drayke'in kardeşini yakalasaydı onu canlı bırakmazlardı.
He was fine once we let him out.
Dışarı çıktığında bir şeyi kalmadı.
Never believe a word he says, and never let him out of your sight.
Söylediği hiçbir şeye inanma ve asla onu gözünün önünden ayırma.
We mustn't let him out!
- Hakkımızın yenmesine izin verme.
But if I was you I wouldn't let him out of your sight.
Ama senin yerinde olsaydım, gözümün önünden ayrılmasına izin vermezdim.
Why would they let him out of prison?
- Onu niye hapisten salıyorlarmış?
You gonna let him out?
Adamı salacak mısın?
Give me two minutes and don't let him out of the cab.
Beni iki dakika bekle ve onun dışarı çıkmasına izin verme.
He backs the drugs, you let him out clean.
O uyuşturucu işine destek çıkarken, sen de onun ayrılmasına izin vereceksin.
Let him out of there.
Onu dışarı çıkar.
Damon, how could you let him out?
Damon, onu nasıl çıkarırsın?
Just watch him, and don't let that film out of your sight.
Sadece izle onu ve filmi gözünün önünden ayırma.
Don't let him make a monkey out of you Jock!
Seni aptal yerine koymasına izin verme Jock!
Don't worry, I'm just gonna lay out a few ground rules, let him know I'm keeping an eye on him.
Merak etme, sadece gözümün üstünde olduğunu anlasın diye ona birkaç numara göstereceğim.
Let's get him out.
Hadi çıkaralım onu!
Let's get him out!
Hadi gidip getirelim!
Let's even him out.
Hadi onu kovalım.
I'm not gonna let him bleed out through his toes!
Parmaklarındaki kanamadan ölmesine izin vermeyeceğim.
He doesn't drink or smoke, he's out of work so let him have fun.
İçki veya sigara içmiyor. İşi yok, onu biraz eğlendirelim.
Ye and he couldn't just let'em die when the food and water runs out, because that's nature controlling them and not him.
Koleksiyonu. Evet! O kadınların yiyecek ve su eksikliğinden ölmesine izin veremezdi çünkü o zaman onları kontrol eden kendisi değil doğa olacaktı.
Let's just say things didn't work out too well...... for him. Uh, how about dinner Friday night?
Peki ya Cuma akşamı yemeğe ne dersin?
Let's just hold him for possession of a controlled substance till we figure this thing out.
- Bunu çözene kadar, onu denetimli kimyevi madde bulundurmaktan tutalım. - Olur
Let me in. Get him out of here.
Yakalayın şunu.
We can let you out and we'll take him to the hospital.
Gitmenize izin verebiliriz, biz de onu hastaneye götürürüz.
After weeks of hiding my son and trying to get him out, I wasn't gonna let that man mess things up.
Oğlumu haftalarca saklayıp onu kaçırmaya çalıştıktan sonra o adamın her şeyi karıştırmasına izin veremezdim.
Take him out in the field, let your negotiating experience rub off.
Onu sahaya çıkar, senin müzakere deneyiminden yararlansın.
Let's get him out of here.
Hemen götürelim buradan.
- Let's get him out of here.
Çıkaralım onu buradan.
If you get him, you'll let me out, right?
Onu yakalarsan, beni salacaksın, değil mi?
And even if he finds out then let him.
Fark ederse, o zaman izin isteriz.
Problem is, they wouldn't let him, so they sent you to take him out.
Babam yiyiciydi ama bırakmak istedi. Fakat ona izin vermediler ve haklaman için seni gönderdiler.
Let's get him out safe.
Onu kurtarmaya bakin! Tehdidi etkisiz hale getirin.
- Get him out of here. - Let's go.
- Götürün şunu buradan.
You've got to let me take him out.
Onu indirmeme izin vermelisiniz.
Sam's old buddy George Goodman has just been released from the mental health facility downtown... so, uh, let's keep an eye out for him.
Sam'in eski dostu George Goodman, ruh ve sinir hastalıkları hastanesinden daha yeni taburcu oldu... O yüzden ona göz kulak olalım.
And you knew, didn't you, that once he had a bike that he would beg his mother to let him ride it to camp and that she would give in and let him ride it out of her sight...
Ve şunu biliyordunuz değil mi? Bisikleti olursa, kampa bisikletle gitmek için annesine yalvaracak, o da gözetimi dışında bisiklete binmesine izin verecekti.
Move out the way, Eliot! Let me shoot him, man!
Çekil önümden, Eliot, vurayım şu herifi.
We need to let him know there's another way out.
Biliyorum. Adama bu işin başka bir çıkışı olduğunu göstermeliyiz.
- Get him out of here. - Let's go.
Götürün şunu buradan.
Don't let him drag the engagement out.
Erkekler fırsatı olduğu sürece beleş yemeği kaçırmaz.
When we reach the cell, stay out of the light. And whatever you do, do not let him know your name.
Hücresine vardığımızda, ışığa çıkmayın ve ne yaparsanız yapın adınızı öğrenmesine izin vermeyin.
How about you guys let me out, and I'll help you find him?
Siz beni buradan çıkarın, ben de onu bulmanıza yardım edeyim?
If you're not going to marry him.. Then let me take you out to dinner tonight. - That's it.
Eğer onunla evlenmeyeceksen o zaman seni akşam yemeğine çıkarmama izin ver.
We can't let him get out of Haven.
Haven'dan ayrılmasına izin veremeyiz.
Haul him into the back of the ambulance, let AE stitch him up, and send him out for the same thing next week.
AE ona dikiş atar, önümüzdeki hafta yine böyle olur.
Let's just get him out of here.
Onu buradan götürelim.
All right, let's get him out of here.
Pekala, tamam.
And so you just let him walk out of here?
Sen de gitmesine izin mi verdin?
Although, you know what, I would just watch out for her come holiday time, if I were him, because if I were her, I'd stick a stent in one of those boobs and let the Finn blubber
Ayrıca bir de ben olsam ona tatil zamanı gelince sahip çıkardım. Onun gibi erkek olsam... Yani o olsam, senin göğüslerden birine hortum takar, Finn balinası yağlarının Hanukkah'da yedi sihirli gece yaratması için ışık yakmasına izin verirdim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]