English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Let him stay

Let him stay translate Turkish

440 parallel translation
And don't let him stay up late.
Geç saatlere kadar uyanık kalmasın.
After another futile sermon, you'll let him stay.
İşte başka bir süslü konuşma geliyor. Ona faydasız bir nutuk daha çekip burada kalmasına müsaade edeceksin.
- But don't let him stay up too long.
- Ama fazla oturmasın.
Don't let him stay down there and tell all other fish what going on.
Sakın aşağıda bırakma, yoksa diğer balıklara her şeyi anlatır.
It is too dangerous if you let him go or let him stay.
Gitmesi de, kalması da tehlikeli.
Let him stay in bed for a day or two.
Bir iki gün, yatakta istirahat etsin.
We never should've let him stay on board.
Sandalda kalmasına izin vermemeliydik.
Let him stay, will you?
Onun kalmasına izin vereceksin, değil mi?
Let him stay at your place
Senin evinde kalsın.
That's right, let him stay
Bu doğru, kalmasına izin ver.
Will you let him stay again?
Onun kalmasına izin verecek misin?
Tucker : we'll let him stay there.
Bırakalım orada kalsın.
Let him stay with me.
Bırakın benimle kalsın.
I'm sorry I didn't ask you but please let him stay here.
Sana sormadığım için özür dilerim ama izin ver burada kalsın.
Better let him stay where he is.
Olduğu yerde kalsın.
Let him stay here till his clothes dry.
Giysileri kuruyuncaya kadar burada kalsın.
We'll let him stay.
Bırakalım kalsın.
Why do you let him stay here in this tiny box?
Niye bu kutu gibi yerde yaşatıyorsun onu?
Let him stay. he'll get hisself killed.
Burada kalıp kendini öldürteceksin.
I felt so sorry for him I let him stay there.
Onun için çok üzüldüğümden orada kalmasına izin verdim.
You're just gonna let him stay there?
Onu orada öylesine bırakacak mısın?
Sure, I'm gonna let him stay there.
Elbette, onu orada bırakacağım.
Please let him stay, Roderick.
Lütfen kalmasına izin ver, Roderick.
Let him stay in Egypt.
Bırakalım Mısır'da kalsın.
Let him stay however distant for however long with never a thought of them.
Onları asla düşünmeden, bırakalım istediği süre istediği uzaklıkta kalsın.
Let him stay.
Kalmasına izin ver.
But if we let him stay on, there's no telling what Yasugoro will do.
Fakat kalmasına izin verirsek, Yasugoro'nın ne yapacağı belli olmaz.
Are you really going to let him stay?
Kalmasına gerçekten müsaade mi edeceksiniz?
Let him stay the night.
Bırak burada gecelesin.
Then let him stay. You've come with me, haven't you?
Ama sen geldin.
See, we shouldn't have let him stay.
Gördün mü, Onu burda misafir etmemeliydik.
Let him stay. Come over.
Bırakın gelip yanımda dursun.
No. Don't let him stay! Don't let him stay!
Kalmasına izin vermeyin.
Let him stay up there!
Onu aşağı alalım!
You want to let him stay with us, this spy?
Bu casusun bizimle kalmasına müsaade edecekmisin?
Let him stay.
Bırakalım kalsın.
I just couldn't let him stay sick.
Hasta kalmasına izin veremezdim.
Bravo. But let us stay just till I kill him for you.
Bravo, bari şu herifin işini bitirene kadar, izin ver biraz daha kalalım.
Now you stay here and let him tell her.
Burada dur ve bırak her şeyi anlatsın!
Now, stay with him, humour him, but don't let him leave his bed.
Sen yanıda kal. Onu neşelendir, ama kötü hisetmesine izin verme.
You have to stay with Zampano, to be involved in all his stupid things and let him hit you like a donkey!
Zampano ile kalıp, zamanını aptallıklarla harcamak istiyorsun. Sana bir köpek gibi davranmasına da izin veriyorsun.
He ought to stay home and let me take care of him.
Evde kalmalı ve ona bakmalıyım.
- I'm not proud I let you stay with him.
- Seni ona bırakmaktan gurur duymuyorum.
Stay with him, and never let him out of your sight.
Yanında kal, birlikte gelin birlikte gidin.
So. Unless I let your man kill him, and stay here with you like a maquereau...
Adamının onu öldürmesine izin vermezsen, o bir maquereau gibi seninle burada kalır...
I let him come every year to stay a while.
Her sene buraya bir süre gelmesine izin veriyorum.
No, you stay relaxed, let him pray.
Hayır, siz gevşeyin, duayı o etsin.
Let him brush away the Cobwebs for you and stay with me.
Bırak örümcek ağlarını o temizlesin, sen benimle kal.
Let at least him stay with you.
Bir yeğen olarak mı doğmalıdın?
I can't stay, but let's get him buried in the backyard.
Burada kalamam, ama onu arka bahçeye gömelim.
If I asked him to let you stay on the ranch he would have thought I do it only for my self-interest.
Şayet ondan çiftlikte kalmanı isteseydim bencilce sadece kendimi düşündüğüm kanısına kapılacaktı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]