Let him breathe translate Turkish
51 parallel translation
Let him breathe a little.
Nefes almasına izin ver.
You couldn't let him breathe on you, so I'd stand behind him.
Nefesine tahammül edemediğim için, arkasında dururdum.
- Let him breathe!
- Bırakın nefes alsın!
Let him breathe, will you?
Bırakın da nefes alsın ha?
Don't let him breathe!
- Nefes almasına izin verme!
Will ya let him breathe?
Nefes almasına izin verin?
Let him breathe, for God's sake!
Tanrı aşkına, bırakın da nefes alsın!
Back up, let him breathe.
Geri çekilin. Bırakın nefes alsın.
For God's sakes, let him breathe!
Tanrı aşkına, bırak nefes alsın!
Let him breathe. He just got here.
- Bırakın nefes alsın.
Let him breathe.
Bırakında nefes alsın.
Please, God, let him breathe!
Lütfen Tanrım, nefes alsın!
— Let him breathe.
- Nefes almasına izin ver.
Let him breathe.
Bırak nefes alsın. - Burada hiçbir şey yok.
Put him on the defensive right away. Never let him breathe.
Kendi ipini kendisi çekiyor.
If only she'd let him run, let him breathe... let him live.
Sadece koşmasına izin verse, nefes almasına yaşamasına izin verse.
Let him breathe!
İzin verin nefes alsın!
Oh, I should open this up, right? Let him breathe.
Hemen açmalıyım nefes alsınlar.
Let him breathe.
Bırak da nefes alsın.
I gotta open his throat, let him breathe
Nefes alabilmesi için boğazında bir delik açacağım.
Why would a little boy say I'm trying to kill him or I won't let him breathe?
Niye küçük bir çocuk, onu öldürdüğümü ya da nefessiz bıraktığımı söylüyor?
Let him breathe.
Bırak nefes alsın.
For frack's sake, let him breathe.
Lanet adına, bırakın hava alsın.
Sir, could you let him breathe, please?
Bayım, lütfen izin verin de nefes alsın.
Please, can you let him breathe?
Lütfen, nefes almasına izin verir misiniz?
Let him breathe on his own the entire time.
Böylece tüm ameliyat boyunca nefes alabilir, kendi kendine.
- Let him breathe.
- Nefes alsın.
- Let him breathe!
- Git! Git! Kaldır.
- Let him breathe, Ida. - Oh, he can breathe.
- Nefes almasına izin ver, Ida.
Just let him breathe.
Bırak nefes alsın.
Hurley, let him breathe.
Hurley, bırak da nefes alsın.
Let him breathe you in.
İzin ver seni koklasın.
Well, don't let him breathe on you.
Pekala, üzerine solumasına izin verme.
Let's let him breathe fire.
Ona ateş nefes ver.
He is just born, let him breathe.
Doğar doğmaz nefes mi aldırıyorlar?
Let him breathe!
Nefes alsın!
Let him breathe!
Bırakın nefes alsın!
You know, I don't let him breathe.
Adama nefes aldırmıyorum ben, biliyorsun.
- Chuck, let him breathe. - I'm okay.
- Chuck, bırak nefes alsın.
Easy, Darling, let him breathe.
Bir nefes alsın.
Let him breathe.
Üçünüzün tanıştığınızı varsayıyorum?
If jamie takes the oath, Dougal wouldna let him breathe mackenzie air for long.
Jamie yemin ederse Dougal onun uzun süre nefes almasına izin vermez.
Keep the pressure on, if you let him breathe you're right back at square one.
Baskıya devam. Nefes aldırırsan en başa dönersin.
Let him breathe.
Rahat etsin.
Okay, let him breathe.
Bırakın nefes alsın.
Let him breathe a little bit, huh?
Biraz nefes alsın.
I let him decide when I could breathe... and when I couldn't.
Ne zaman nefes alıp alamayacağıma... onun karar vermesine izin verdim.
And would you let him worm - I can not breathe -
Ve onu solucan izin verir - Nefes olamaz -
Sis, let him breathe, alright?
- Bırak da nefes alsın.
let him go 1637
let him talk 70
let him in 156
let him sleep 41
let him speak 75
let him have it 44
let him wait 26
let him try 35
let him be 121
let him do it 52
let him talk 70
let him in 156
let him sleep 41
let him speak 75
let him have it 44
let him wait 26
let him try 35
let him be 121
let him do it 52
let him finish 62
let him down 22
let him go now 17
let him stay 21
let him rest 17
let him up 33
let him know 22
let him live 38
let him 173
let him come 53
let him down 22
let him go now 17
let him stay 21
let him rest 17
let him up 33
let him know 22
let him live 38
let him 173
let him come 53