My liege translate Turkish
257 parallel translation
My liege and madam. To expostulate what majesty should be, what duty is, why day is day, night night and time is time, were nothing but to waste night, day and time.
Kralım, kraliçem araştırıp durmak nedir diye krallık, nedir devlet ödevi, gün niçin gün, gece niçin gece, zaman niçin zaman, boşuna harcamak olur günü, geceyi, zamanı.
Fare you well, my liege. I'll call upon you ere you go to bed and tell you what I know.
Müsaadenizle efendimiz, siz yatmadan önce gelir söylerim öğrendiklerimi.
We are men, my liege.
Biz de birer insanız nihayet, efendimiz.
I am one, my liege, whom the vile blows and buffets of the world have so incensed that I am reckless what I do to spite the world.
Ben, kralım ; öyle silleler yedim ki dünyadan, öyle canıma tak dedi ki, ne olsa yaparım bu dünyaya karşı.
My liege lord.
Emrinizdeyim lordum.
- Unless for that, my liege, I cannot guess.
- Söylediğimin dışında, efendimiz, bilemiyorum.
My liege, in Kent the Guildfords are in arms... and every hour more confederates flock to their aid, and still their power increaseth.
Efendimiz, Kent'te, Guildford'lar silaha sarılmış. Her saat insanlar akın akın asilere katılıyor, gittikçe daha güçleniyorlar.
Sir Thomas Urswick and Lord Marquess Dorset,'tis said, my liege, are up in arms!
Dediklerine göre, efendimiz, Sir Thomas Urswick ve Lord Marki Dorset de ayaklanmışlar.
- Such proclamation hath been made, my liege.
- Evet efendimiz, bu duyuru yapılmış.
- My liege!
- Efendimiz!
It is, my liege, and all things are in readiness.
Evet efendimiz, hepsi yapıldı, her şey hazır.
Thus I cannot give you fealty nor own you as my liege.
Bu nedenle size ne sadakatimi, ne de hizmetimi sunamam.
My liege, you must first take Valencia.
Kralım, öncelikle Valencia'yı almalısınız.
My people have never built a better ship, my liege.
Halkım bundan daha iyi bir gemi inşa etmedi, lordum.
That's right, my liege, times have changed.
Haklısınız, lordum, zaman değişti.
All is well, my liege, plenty of ale.
Her şey yolunda, lordum, bira bol.
My liege.
Lordum.
Thus I cannot give you fealty, or own you as my liege.
Bu nedenle size ne sadakatimi, ne de hizmetimi sunamam.
My Liege, you must first take Valencia.
İsteğini çoktan kabul ettik. Kralım, öncelikle Valencia'yı almalısınız.
We are men, my liege.
Biz de insanız Lordum.
My Liege!
Efendimiz!
My Liege, I would be honoured!
Efendimiz, Şeref duyarım!
- Bedevere, my Liege.
- Bedevere, efendim.
And that, my Liege, is how we know the Earth to be banana-shaped.
Ve bu yüzden, efendim, dünyamızın muz şeklinde olduğunu biliyoruz.
- Look, my Liege!
- Bakınız, efendimiz!
My Liege, it's Sir Robin!
Efendimiz, O Sir Robin değil mi!
- I don't know, my Liege.
- Bilmiyorum efendimiz.
- Yes, my Liege.
- Evet efendimiz.
He says that we cannot leave, therefore he is preventing me from doing my duty to my liege lord.
Gidemeyeceğimizi söylüyor ve böylece efendime karşı görevimi yapmamı engelliyor.
My Liege... the reason I have gathered you all here today is to get some proper justice meted out against this Scottish turd who has clearly forged these obviously fake letters.
Kullarım bu gün sizleri buraya toplama nedenim alenen bu sahte mektupları hazırladığı anlaşılan şu İskoç hergelesine gereken uygun adaleti sağlamaktır.
To please you, my liege.
Sizi memnun etmek için, senyör!
"My liege."
Senyör demek!
I shall, my liege.
Baş üstüne efendimiz.
- I shall, my liege.
- Baş üstüne efendimiz.
My Liege, without my adventures, you wouldn't be here.
Lordum, benim maceralarım olmasa siz burada olmazdınız.
My liege, and madam... to expostulate what majesty should be, what duty is... why day is day, night night, and time is time... were nothing but to waste night, day, and time.
Mecesteleri ve kraliçem... Büyüklük nerden gelir, ödev nedir... Neden gündüz gündüzdür, nedenden gecedir gece ve zaman zamandır... gibi şeyleri konuşmak geceyi, gündüz ve zamanı boşa harcamak olur.
My liege.
Efendim.
You are most gracious, my liege.
Çok naziksiniz, hükümdarım.
Not to worry, my liege. There is more.
Üzülmeyin, efendimiz.
" First you, my liege.
Önce siz, hükümdarım.
At your service, my liege.
Hizmetinizdeyiz efendim.
My liege and madam, to expostulate what majesty should be, what duty is why day is day, night night, and time is time were nothing but to waste night, day, and time.
Araştırıp durmak nedir diye krallık, nedir devlet ödevi gün niçin gün, gece niçin gece, zaman niçin zaman boşa harcamak olur günü, geceyi, zamanı.
Fare you well, my liege.
Müsaadenizle kralım.
- B-B-But, my liege, she's a-a- -
- Ama ama... o... o- -
My brothers... Killed at Liège... Charleroi...
Kardeşlerim Liege'de, Charleroi'da, Tannenberg'de öldüler.
My liege, it is.
Duyduğumuza göre evet efendim.
A blessed labor, my most sovereign liege.
Kutsal bir iş yapmışsınız, yüce efendimiz.
My sovereign liege, I do beseech Your Majesty... to take our brother Clarence to Your Grace.
Yüce efendimiz, Sayın Majesteleri, bu vesileyle lütfedip kardeşimiz Clarence'ı da bağışlasanız.
My wife and I are going to Liége.
Karımla beraber Liege'e gideceğim.
I'm the lord of my castle The sovereign, the liege
Şatomun efendisiyim Hükümdarım, derebeyiyim
Have I, my lord? Assure you, my good liege, I hold my duty as I hold my soul both to my God and to my gracious king.
Ah yüce kralım, inanın bana, hizmetlerim gibi ruhum da bir sizin, bir de Tanrı'mın emrine amadedir.
my little pony 23
my little princess 20
my little sister 36
my life is in your hands 16
my little brother 58
my life 415
my life sucks 24
my little baby 33
my little one 67
my little angel 31
my little princess 20
my little sister 36
my life is in your hands 16
my little brother 58
my life 415
my life sucks 24
my little baby 33
my little one 67
my little angel 31