English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / My little brother

My little brother translate Turkish

1,377 parallel translation
He's my little brother.
Erkek kardeşim.
Hey, where's my little brother?
Küçük kardeşim nerede?
This is my little brother.
Bu benim küçük kardeşim.
I'm looking for my little brother.
- Küçük kardeşime bakıyorum.
Oh, my little brother!
Oh, kardeşim!
But for my little brother, Ed, I imagine this is what the world looked like.
Ama küçük kardeşim Ed galiba şöyle yaptı dünya böyle görünüyor dedi.
My little brother is driving me crazy.
Küçük kardeşim beni deli ediyor.
Last time I saw one of those it was in my little brother's head... smashing his face in the ground.
En son bir polis gördüğümde, kardeşimin başına dikilmiş suratını yere çarpıyordu.
That's my little brother speaking.
İşte benim kardeşim.
You videotaped the naked chewed corpse of my little brother!
Kardeşimin yenmiş cesedini kameraya çektiniz!
- So I did it, only Charlie my little brother, Charlie, switched the drugs on me.
- Ben de öyle yaptım, sadece Charlie.. .. kardeşim Charlie, ilaçları değiştirmiş.
That'd be like kissing my little brother.
Onunla olmak küçük kardeşimle öpüşmek gibi bir şey olurdu.
I'm here to find Por Yai and my little brother.
Hayır, buraya Por Yai ve kardeşim için geldim.
I'll have my little brother here suck your burning dick.
Küçük kardeşim yanık aletini yalar, merak etme.
He killed my mother and my little brother, you motherfucker!
O pislik annemi ve küçük kardeşimi öldürdü, seni aşağılık herif!
My little brother tells me he's a rock star.
Bizim ufaklık rock yıldızı olmuş.
This is my little brother Little George.
Bu benim küçük kardeşim Küçük George.
I don't know how- - how the bullet hit me... and the gun was pointed directly to my little brother's back.
Kurşun nasıl bana isabet etti bilmiyorum... Silah direkt olarak kardeşimin sırtına doğrulmuştu.
She was holding my little brother.
Annem küçük kardeşimi tutuyordu.
That's my little brother.
O benim küçük kardeşim.
That's my little brother.
O benim kardeşim.
Yeah, my little brother is afraid of the dark.
Evet, kardeşim karanlıktan korkar.
My little brother.
Sen, benim küçük kardeşim!
You, my little brother.
Benim küçük kardeşim!
My little brother is retiring From the tacoma police force at the end of the year
Küçük kardeşim Tacoma Polis Kuvvetlerinden bu yılın sonunda emekli olacak.
My little brother did the same thing to me once. Bit me like this.
Kardeşim de bir keresinde beni böyle ısırmıştı.
They looked like my little brother.
Erkek kardeşime benziyorlardı.
- My little brother.
Küçük kardeşim.
My little brother Jeffrey signed up for the National Guard.
Küçük kardeşim Jeffrey Ulusal Muhafızlara yazıldı.
My little brother died here.
- Küçük kardeşim burada öldü.
My little brother.
Küçük kardeşim.
I had a girl taken by my little brother.
Küçük kardeşim tarafından alınmış bir kızım var.
I'm being given advice about women by my little brother.
Kadınlar hakkında ki tavsiyeleri, küçük kardeşimden alıyorum.
Yeah, but he's my little brother you know
Evet, ama biliyorsun o benim küçük kardeşim
Whatever its message, I can't help but wonder if it's coming from my little brother.
Mesaj neyse merak etmeden duramıyorum. Acaba bu küçük kardeşimden mi geliyor?
If he wanted to send my little brother to prison,
Eğer kardeşimi hapse göndermek isterse,
I'm just trying to get head around the fact that my little brother consulted on an NSA issue that went high enough up for you to call the assistant director by his first name.
Sadece kafamı toplamaya çalışıyorum, küçük kardeşim UGT'ye hangi konuda danışmanlık yaptı ki, yeterince yükselerek müdür yardımcısını ilk ismiyle çağırabiliyor.
So Lucas, this is my little brother ;
Lucas, bu benim küçük kardeşim ;
Oh, Nathan, it's great that you wanna talk G-Unit hip-hop with my little brother, but,... if you make a mistake at 160 miles an hour, it's gonna be a lot more than your heart that's broken.
Nathan, kardeşimle hip-hop G-Unit konuşmak istemen çok güzel, fakat saatte 190 km'de bir hata yaparsan, kalbinin kırılmasından daha kötü şeyler olur.
Give her your little adjustment. While you're having a good time with my sister, I'll have a good time with your brother.
Sen kız kardeşimle güzel vakit geçirirken bari ben de senin erkek kardeşinle güzel vakit geçireyim.
I'm a little upset with your brother for getting involved with my assistant.
Kardeşinin asistanımla yakınlaşması canımı sıktı. Başkaları bu durumu..
I don't want my precious little brother, to feel the same heart-breaking experience I had.
Mobilyaları evinizden kendi evime taşıttım. Ah, teşekkürler.
I'd offer ours, except my brother's on 24l7... buying those little Yu-Gi-Oh cards on eBay.
Bizimkini kullan derdim ama, kardeşim her an... eBay'den Yu-Gi-Oh kartı satın alıyor.
Me and my brother were doing a little drinking, so...
Kardeşimle biraz içtik de.
You don't happen to be interested in my spoiled-brat little brother?
Benim haylaz kardeşimle ilgilenir miydin?
If I had a little brother, I'd give him my doll to play with.
Anne! Küçük bir erkek kardeşim olsaydı, ona oynaması için bebeğimi verirdim.
Get up off my brother, little boy!
Kalk kardeşimin üzerimden, ufaklık!
My... little brother.
Benim... küçük kardeşim.
I just... i'm in a hurry, and... my boyfriend's little brother is in the principal's office again, and he's... not here... again.
Sadece... acelem vardı, ve... erkek arkadaşımın kardeşi gene müdürün odasında, ve o... burada değil... gene.
And Steve's been a super little brother - freezing my Snickers, sticking me in the shade outside.
Ve Steve de müthiş bir kardeş. Snickerslarımı donduruyor, dışarıda bana bir gölge gibi eşlik ediyor.
Susie's sister's in town, which means my brother-in-law's in town which means that their kid's in town and my brother-in-law is a little...
Susie'nin kız kardeşi geldi. Yani kayınbiraderim de geldi. Çocukları da geldi tabii ki.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]