English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / My little boy

My little boy translate Turkish

906 parallel translation
My little boy!
Küçük Jean'ım!
- Well, well. How is my little boy?
- Küçük oğlum nasıImış?
For my little boy
Küçük oğlum için
- Mademoiselle, this is my little boy.
- Matmazel bu benim oğlum.
My little boy!
Oğlum!
How's my little boy this morning?
Bu sabah ufaklığımız nasıllar?
Oh, my little boy.
Benim küçük oğlum.
So Mr. Carney took him along, my little boy, too.
Bay Carney onu da yanına aldı.
She had a little boy with her, my little boy.
- Yanında oğlum vardı.
Could I have your autograph for my little boy?
Oğlum için imza verir misiniz?
My little boy!
Benim zavallı yavrum!
Not enough to keep my little boy awake.
Benim küçük oğlumu uyanık tutmaya bile yetmiyor.
It's my little boy!
Oğlum!
It's my little boy, he's across the river.
- Gel. ... nehrin karşısında.
Peter, my little boy, where is he?
Peter, küçük oğlum nerede o?
He got custody of Michou, my little boy.
Michou oğlumun velayetini o aldı.
But it's my little boy calling me.
Ama küçük oğlum bana sesleniyor.
My little boy.
Benim küçük oğlum.
When my little boy, Dimitri, died everybody was crying.
Küçük oğlum, Dimitri, öldüğünde herkes ağlıyordu.
My little boy!
Benim küçük oğlum!
Come here, my little boy.
Benim küçüğüm.
What did you learn about the Carnavalet, my little boy?
Carnavalet hakkında biraz bilgi ver bakalım?
That's my little boy and girl.
Onlar oğlum ve kızım.
My little boy was hungry.
Çocuğum acıkmıştı.
Yes. I saw the great John Cabal with my own eyes when I was a little boy.
Evet, küçük bir çocukken meşhur John Cabal'i kendi gözlerimle görmüştüm.
I wished that my little Pinocchio might be a real boy.
Küçük Pinokyo'mun gerçek bir çocuk olmasını diledim.
My brave little boy.
Cesur, küçük oğlum.
No, just my wife, my boy, and my little baby and myself.
Hayır, sadece eşim, oğlum, küçük bebeğim ve ben.
You know, when I was a little boy and the rain came down like that, my mother used to say, "God is angry at someone."
Biliyor musun, ben küçükken böyle şiddetli yağmur yağdığında annem derdi ki, "Tanrı birilerine kızmış olmalı."
Well, knowing my obstinate little boy —
Dik kafalı küçük çocuğumu bildiğimden -
If you come a little bit closer, my boy... I can just crack your skull with my stick.
Birazcık daha yaklaşacak olursan evlat bastonumla kafanı yarabilirim.
I remember I danced with a tall, dark boy... with curly hair... and a little short one with freckles... and a big fat blond one who sang in my ear.
Uzun boylu, kıvırcık saçlı ve esmer biriyle dans ettiğimi sonra çilli ve kısa boylu biriyle ve kulağıma şarkı söyleyen iri yarı ve sarışın biriyle dans ettiğimi hatırlıyorum.
Me, my wife, Ora, and our little boy, Jody.
Ben, Karım Ora, ve küçük oğlumuz Jody.
I was just thinking about a little boy in one of my classes.
Ben sadece sınıfımdaki küçük bir çocuğu düşünüyordum.
A little more bitterness in that face, my boy.
Bu suratta birazcık daha acımsı bir ifade, oğlum.
If we have a little boy would you mind terribly if we named him Timmy after my brother?
Eğer bir oğlumuz olursa adını Timmy koyarsak bir sorun olur mu kardeşim gibi?
- That's my little brother. That's my boy!
- Benim küçük kardeşim, o!
- Right over my heart, little boy.
- Tam kalbimin üstüne ufaklık.
Did the little boy die in the desert, my father?
Küçük çocuk çölde mi öldü baba? Hayır.
Forgive me, I have a little present for my boy,
Müsaadenizle. Oğluma bir hediye aldım da.
I lost my oldest daughter, my poor little boy.
Büyük kızımı, zavallı küçük oğlumu kaybettim.
When I was a little boy, I promised my father I'd kill a Frenchman for him.
Ben küçük bir çocukken, bir Fransız öldürmek için babama söz verdim.
Listen, Little Boy Blue, I'll show you it's my business.
Orada oturmuş... Babam konusunda sen kendi işine bak.
I used to say to myself "Yes, sirree, boy, one of these days, all of that is for my little Ally."
Kendi kendime, "Bir gün Ally de bunlara sahip olacak." derdim.
When I was a little boy, I wouldn't even let my mother undress me.
Küçükken annemin bile beni soymasına izin vermezdim.
Little Seryozha, my boy!
Küçük Seryozha, oğlum!
Shortly after that the little boy he went, and soon after that my wife, father-in-law and the baby, they went too.
Kısa süre sonra oğlum da gitti, bir süre sonra da karım, kayınpederim ve küçük bebeğim hepsi sele kapıldılar.
Mama's gonna cut that off so you'll be my darling little white boy.
Annen bunu kesecek, beyaz oğlum olacaksın.
My poor little boy.
Zavallı evladım.
My little boy died because of you!
Benim yüzümden mi?
Did you see my skinny little boy chow tonight?
Gördün mü benim sıska oğlan bu akşam nasıl yedi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]