English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / She isn't dead

She isn't dead translate Turkish

178 parallel translation
She thinks that everyone who isn't here must be dead.
Burada olmayan herkesin öldüğünü sanıyor.
She's dead, isn't she?
Öldü, değil mi?
She's dead, isn't she?
Ölmüş diyorsam, demek ki bir halam varmış.
The dead woman's Polish, isn't she?
Ölü kadın Polonyalı, değil mi?
- Why, she sleeps? Isn't she dead?
Annem nasıl uyuyor?
She isn't unconscious... She's dead.
O baygın değil, ölmüş!
- Your wife isn't dead, is she?
- Karın ölmedi, değil mi?
She isn't dead though, is she?
Ölmedi, değil mi?
We can't find her anywhere, she isn't dead yet
Bu şekilde onu bulamayız
But she's dead, isn't she?
Anneniz öldü, değil mi?
She isn't dead.
O ölmedi.
She isn't dead yet.
Daha ölmemiş.
So she isn't dead?
Yani o ölmedi mi?
She's dead, isn't she?
Ölmüş, öyle değil mi?
She's okay. She isn't dead. She is not dead.
Durumu nasıl bilmiyorum.
I op- - I opened the door and I saw'em standing there, and I said, "Mandy's dead, isn't she?"
Kapıyı açtım ve onların orada durduklarını gördüm.
- She's dead, isn't she?
- O öldü, değil mi?
She isn't dead.
Daha ölmedi.
The dead girl, she's the same one that's in the movie, isn't she?
Şu ölü kız... Filmdeki kızın ta kendisiydi, değil mi?
- She's dead, isn't she?
- Öldü mü?
The only thing is, she thinks that her father's been dead for 15 years, but he isn't.
Ama mesele şu ki ; babasını 15 yıldır ölü sanıyor. Fakat gerçek böyle değil.
She's dead, isn't she?
O öldü, öyle değil mi?
Trudie's dead, isn't she?
Trudie öldü, değil mi?
If she isn't dead, then we didn't kill her.
Ölü değilse, demek ki onu öldürmedik.
She's dead, isn't she?
O öldü, değil mi?
Then why isn't she dead?
O zaman neden ölmedi?
She's dead, isn't she?
Ölmüş, değil mi?
Yoshimi's dead, isn't she?
Yoshimi öldü, değil mi?
Lucy's dead, isn't she?
Lucy öldü, değil mi?
- Isn't she dead yet?
- Daha ölmedi mi o?
But if she isn't released by then... another bomb will go off, and then another and another until... every man... woman and child in this city... is either dead... - or in mourning.
O zamana kadar serbest bırakılmazsa bir bomba daha patlayacak, sonra bir tane daha, ta ki bu şehirdeki her bir erkek, kadın ve çocuk ya ölene ya da yas tutana kadar.
My daughter's dead, isn't she?
Kızım öldü değil mi?
- She isn't dead.
- Henüz işi bitmemiş.
She's isn't dead yet.
Henüz ölmedi ki.
Then why isn't she dead?
O zaman neden hâlâ yaşıyor?
She's supposed to be dead, isn't she?
ÖImüş olması gerekiyordu, değil mi?
Completely dead isn't she?
Annemiz tam anlamıyla öldü, değil mi?
Marquise isn't dead, and you need to help me find her before she finds me first.
Bildiğim, Marquise hayatta ve o beni bulmadan ben onu bulmalıyım.
Your mother's dead, isn't she?
Bak, annen öldü, değil mi?
She isn't actually dead.
Kız aslında ölmedi.
She isn't dead.
Ölmedi.
She's dead, isn't she? Your daughter.
Kızın öldü, değil mi?
Don't say she's dead. She's alive, isn't she?
Öldüğünü söyleme bana, yaşıyor değil mi?
- But she's dead, isn't she?
- Ama o öldü, değil mi?
She's dead, isn't she?
Öldü değil mi?
But she isn't dead.
Ama kız ölmedi.
Leanne's dead, isn't she?
Leanne öldü, değil mi?
Your Aunt Lucy isn't angry with you. She's dead.
Lucy teyzen sana kızgın değil.
For her, she isn't dead.
Onun için annen ölmedi.
Yes. - She's dead or she isn't?
- Öldü mü, ölmedi mi?
- Hey, she isn't dead!
- Hey, o ölü değil!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]