Stay in bed translate Turkish
542 parallel translation
Stay in bed.
Yatağında kal.
She won't stay in bed!
Bir türlü uyumuyor!
You've got to stay in bed.
Yatakta kalmalısın.
He should stay in bed
Yatsa iyi olacak.
I'd like to stay in bed for a week, not even get up to eat.
Bir hafta yatmak istiyorum. Yemek için bile kalkmadan.
I thought you were supposed to stay in bed.
Yatakta olman gerekiyordu.
Let him stay in bed for a day or two.
Bir iki gün, yatakta istirahat etsin.
Mother said I must be sickening for something, and made me stay in bed with three hot water bottles.
Annem birşeyden dolayı hastalandığımı söylemiş ve beni üç sıcak su torbasıyla yatırmıştı.
He's got to stay in bed at least a week.
En azından bir hafta yatak istirahati yapmalısınız.
I told you to stay in bed.
Sana yatağında kalmanı söylemiştim.
You stay in bed.
Yatakta kal.
Stay in bed.
Bugün burada oyna.
- You're tired, so am I. - I could stay in bed for a week.
- Bir hafta yatakta kalabilirim.
I've told him to stay in bed and see no one
Grip mi yoksa daha mı kötü olduğunu doktor bilir. Ona yataktan çıkmamasını ve seninle görüşmemesini söyledim. - Gidip ona bakacağım.
I gotta stay in bed and rest up.
Bugün yatakta kalıp dinlenmem gerek.
Stay in bed, darling!
Yatağından çıkma hayatım.
You don't want to stay in bed on such a beautiful morning!
Böyle güzel bir sabahı yatakta geçirmek istemiyorsunuz değil mi?
He can't take part in that tournament. He's got to stay in bed.
O bu turnuvada yer almayacak, yataktan çıkmaması lazım.
Asham, I've warned you to stay in bed until tomorrow.
Asham, yarına kadar yatman için seni uyardım.
I can't stay in bed,
Yatakta yatmayacağım.
Darling, I thought I told you to stay in bed this morning.
Sevgilim, bu sabah sana yataktan çıkmamanı söylemiştim.
Why did you stay in bed so long?
Neden geç saate kadar yatakta kaldın?
I want you to stay in bed for a couple of days.
Bir kaç gün yatakta kalmanı istiyorum.
Stay in bed and watch your language.
Yatakta kal ve ağzını topla.
In the morning, you'll stay in bed.
Sabah, yatakta kalacağım.
Let's stay in bed.
Akşama kadar uyuyalım.
She'll have to stay in bed for a few more days, according to the doctor.
Doktora göre bir kaç gün daha yatması gerektiğini size söylemek istedim.
Stay in bed for 24 hours.
24 saat yataktan çıkma.
You stay in bed this time, like a good girl.
İyi bir kız ol ve bu sefer yatağından çıkma.
You need to stay in bed.
Senin yatakta kalman gerekiyor.
Stay in bed.
Yatağında kalmalısın.
He must stay in bed.
Yatakta kalmalı.
He should stay in bed.
Yatağında kalmalı.
You'll stay in bed, and we'll start making you well again.
Yatağınızda kalacaksınız. Sizi iyileştireceğiz.
Tomorrow stay in bed until noon.
Yarın öğlene kadar yataktan çıkma.
Make him stay in bed, and until you're sure what he has... keep the other children out of the room.
Yatakta kalsın. Nesi olduğunu öğrenene dek diğer çocukları odadan uzak tut.
You stay in bed.
Sen yataktan çıkma.
I had to stay in bed all day, so my son took the girl from me
Tüm gün yatakta dinlenmek zorundaydım o yüzden oğlum torunumu benden aldı.
You have to stay in bed.
Siz, yatakta kalmak zorundasınız.
What you really mean and you're too kind to say... is that if I stay in my stateroom lie in bed, deny myself everything, even the mildest diversion, I may live to arrive at that charming sanitarium.
Söylemeye çalıştığın ama nezaketinden söyleyemediğin şey eğer kamaramdan çıkmaz yatakta uzanıp en ufak yanıltmacalar da dahil her şeyi inkar edersem sanatoryum da harika bir hayata yelken açabilirim.
I had a bad pain in me right side from bronchitis all morning and I had to stay in me bed with it.
Bronşitim yüzünden sabahtan beri sağ tarafımda bir ağrı vardı ve bu yüzden yatağımdan çıkamadım.
You can stay in that bed for the rest of your life.
Yaşamınızın sonuna dek o yatakta kalabilirsiniz.
Little missy's gonna stay in that bed for a month, maybe longer.
Küçük hanımefendi o yatakta bir ay kalacak, belki daha da uzun süre.
After you've put her to bed, you can stay in here.
Onu yatırınca, kapıyı aralık bırakıp burada kalabilirsin.
And that is why I - I want to stay close to him... in his room... at his bed, by his side... so that when he opens his eyes and sees us... he'll know that we have faith in him.
Ve ben işte bu yüzden ona yakın olmak istiyorum. Odasında yatağında, onun yanında bu sayede gözlerini açtığında ve bizi gördüğünde ona olan inancımızın farkında olacak.
The doctor said I should stay in bed for a while.
Kendim halletmek zorundaydım. Doktor bir süre yatakta kalmamı söyledi.
- You stay right in bed.
- Yatakta kalın.
Because of such a stupid thing I'll have to stay here and lie in bed.
Böyle aptallık. Burada kalmalı ve yatakta olmalıyım.
Why don't they stay home in bed, these workers?
Bütün bu çalışanlar işe gitmek yerine neden evde kalıp uyumuyorlar.
I'll stay in your bed forever.
Sonsuza kadar yatağında kök salacağım.
We could stay in bed all day.
Bütün gün yatakta kalabiliriz.
stay in your lane 18
stay in touch 40
stay in the car 177
stay in school 26
stay inside 96
stay in line 31
stay in your room 20
stay in 18
stay in formation 16
stay in here 22
stay in touch 40
stay in the car 177
stay in school 26
stay inside 96
stay in line 31
stay in your room 20
stay in 18
stay in formation 16
stay in here 22
stay in there 32
in bed 169
bedroom 160
beds 45
bedtime 108
bedford 17
bedroom apartment 38
bedbugs 21
bedrooms 25
bedroom's clear 17
in bed 169
bedroom 160
beds 45
bedtime 108
bedford 17
bedroom apartment 38
bedbugs 21
bedrooms 25
bedroom's clear 17
stay strong 139
stay safe 113
stay with me 1471
stay tuned 68
stay focused 161
stay here 2079
stay away from me 476
stay close 302
stay cool 134
stay out of trouble 106
stay safe 113
stay with me 1471
stay tuned 68
stay focused 161
stay here 2079
stay away from me 476
stay close 302
stay cool 134
stay out of trouble 106
stay still 409
stay calm 730
stay back 1306
stay close to me 52
stay low 147
stay down 1032
stay away 423
stay together 118
stay out 50
stay with us 260
stay calm 730
stay back 1306
stay close to me 52
stay low 147
stay down 1032
stay away 423
stay together 118
stay out 50
stay with us 260