We all have problems translate Turkish
129 parallel translation
Dr. Ambach, we all have problems. Hmm?
Dr. Ambach, hepimizin sorunları var.
We all have problems.
Hepimizin sorunları var.
We all have problems.
Her zaman olur, Mösyö.
- We all have problems.
Hayır, benimki büyük bir sorun.
But we all have problems.
Ama hepimizin dertleri var.
We all have problems in life
Hepimizin hayatında sorunları var.
The point is, we all have problems with our wives, don't we?
Demek istediğim, hepimizin eşlerimizle sorunu var, değil mi?
David, we all have problems.
David, hepimizin sorunları var.
We all have problems, William.
Hepimizin problemleri var, William.
We all have problems.
Hepimizin sorunları olur.
I got a splinter. Well, suck it up. We all have problems.
Kıymık battı elime, her türlü bela geldi başımıza.
We all have problems!
Herkes didiniyor!
All right, children, now we're gonna have some problems in long division.
Evet çocuklar şimdi biraz uzun bölme işlemleri yapacağız.
All we have to do from now on is to keep our heads, and our problems are solved.
Bundan sonra tek yapacağımız şey kafalarımıza sahip çıkmak, böylece sorunlarımız sona erer.
- We all have our problems.
- Hepimizin kendi sorunları var.
We all have our emotional problems.
Hepimizin duygusal sorunları var
We say, however... that you have all the time to continue your studies... and to take in hand the problems of the firm.
Yine de şunu bil ki... eğitimine devam etmek ve şirketin sorunlarıyla ilgilenmek için... dilediğin kadar zamanın var önünde.
Well, we all have our problems.
Hepimizin sorunları var.
Guess we all have our problems.
Ona kim sordu ki? Sanırım herkesin sorunu var.
All of us see the opportunity and we're trying... to react quickly in addressing those problems... which have not yet been resolved.
Hepimiz fırsatı görmek ve henüz çözüme kavuşturulmamış bu sorunları ele alıp hızla tepki vermeye çalışıyoruz.
Yeah, we all have our little problems.
Evet, hepimizin küçük sorunları var.
Oh, no, Dad, we didn't have any problems with Uncle Jesse at all.
Baba, Hayır, bizim hiç Jesse Amcamızla sorunumuz olmadı.
We'll be rich, live in a palace, and never have any problems at all.
Zengin olup, saraylarda yaşayacağız ve hiçbir derdimiz olmayacak.
We all have our problems these days.
Hepimizin bugünlerde sorunları var.
We have all the problems of a major theme park and a major zoo and the computers aren't even on their feet yet.
Bir hayvanat bahçesindeki olası tüm sorunları yaşıyoruz. Bir de bilgisayarlar düzgün çalışmazsa.
With all the modifications you've made to this unit, will we have problems removing the trilithium?
Bu üniteye yaptığın tüm değişikliklerle, trilithiumu taşımakta sorun yaşar mıyız?
They'll face the same problems we have all their lives.
Hayatlarimiz boyunca bizim yasadigimiz çileleri yasayacaklar.
With all the taboos attached to sex. it's no wonder we have problems, that we're angry and violent. But ask yourselves the question :
Seksle ilgili bunca tabu varsa sorunlarımız var demektir. kızgın ve vahşiyiz demektir.
But we all have our problems now and again.
Arada hepimizin sorunları olabiliyor.
Like any square citizen, we all have tax problems.
Her normal vatandaş gibi bizim de vergi sorunumuz var.
"There was absolute unanimity, in all of the agencies concerned, as to the nature of the problems we had, and the kind of response we were going to have to make."
Mutlak görüş birliği vardı. Kurumların tümü, elimizdeki sorunun niteliği ve ne tür bir cevap vermek zorunda kalacağımıza dair endişeliydi.
We have no problems, but why all those questions?
Sorunumuz yok, ama bütün bu sorular niye?
Jack really cared about this family and all we've done for him he'd recognize that we already have enough to deal with in the way of problems that we can't help.
Jack bu aileye ve onun için yaptıklarımıza gerçekten önem verseydi elimizde olmayan sorunlarla yeterince uğraştığımızı anlardı.
With all the shortages, how did you manage? We don't really have any problems.
Sıradan okul çocukları olmamız gerekirken tüfek taşıyoruz, bunun neresi olağan?
We won't have any problems getting in. We're all fit and practiced.
Hepimiz uygun ve yetenekliyiz.
Look, we should just all have your problems.
Bak, hepimizin senin gibi sorunları var.
I'm going to have a little boy. We argue every day about one of the world's great problems, and it's all him.
Oysa ben hamileyim, oğlum olacak ve babasıyla her gün önemli bir meseleyi tartışıyoruz.
In fact, the princess brings us all problems. Besides, now it seems we have to take all those people along as well.
Prenses bizim basimiza bela oldu... ayrica, bütün bu insanlarida götürmek zorundayiz.
I * want * to help you sort this all out, but we have bigger problems right now.
Bana tüm bu konuyu aydınlığa kavuşturmada yardım etmeni istiyorum... ama.. şu an daha büyük sorunlarımız var. Talyn ölüyor.
The r.A.S, we have this retreat where we do all this role-playing, you know, to help us get ready for kids and their problems, and I thought you were such a, uh, brilliant thespian that you wouldn't mind helping me with it.
Oryantasyoncular olarak biz çocuklara ve problemlerine hazırlanmak için canlandırma yapmaya karar verdik ben de, yetenekli bir oyuncu olduğundan yardım edebilirsin diye düşündüm.
We found out that we have all these foundation problems... and it's gonna be very expensive to fix.
- Temelde bazı sorunlar varmış. Tadilatı çok pahalı olacak.
I mean, if your father and I had been honest, if we'd been open and we'd worked through our problems and all our fears, maybe I wouldn't have left.
Demek istediğim baban ve ben dürüst olsaydık, eğer açık davransaydık ve sorunlarımızla ve korkularımızla uğraşsaydık, belki de gitmem gerekmezdi.
Mr. Proek, I have to tell you that we Dutch are naturally very calm and undisturbed by all the intimate problems that mother nature throws in our directions.
Bay Proek, biz Almanlar... doğa ananın üzerimize yolladığı... özel problemleri sakince karşılarız.
We all have our little problems.
Herkesin ufak tefek sorunları olur.
Well, you know, there are no component problems... and we have all the parts and tools we need on board.
Biliyor musunuz, parça sorunumuz yok... ve uçakta, ihtiyacımız olan parçalara ve aletlere sahibiz.
We, as Americans, given all the historic, psychological, political problems, vis-à-vis the Arab relations, have to work a little harder.
Biz, Amerikanlar olarak, tüm tarihsel, psikolojik, politik problemler düşünüldüğünde, Araplarla karşılaştırıldığında, biraz daha fazla çalışmak zorundayız.
I guess we all have guy problems, right?
Ben, hepimiz adam sorunları var doğru tahmin?
With all the bypasses we've been running... we obviously could have created some additional problems.
Çalıştırdığımız bütün yan bağlantılarla... ek sorunlar yaratacağımız belliydi.
But what, in the end, all this comes down to, is how we deal in life with the problems that we have to face.
Ama sonunda her şeyin gelip dayandığı nokta hayatta yüzyüze geldiğimiz sorunlarla nasıl başa çıktığımızdır.
All right, well, if you have problems we'll push it for you.
Tamam, sorun yaşayacak olursanız, sizin yerinize biz basarız.
We would see certainly the US intervention, despite all the lessons and the problems that have been associated with Iraq.
Irak'ta yaşanılan onca soruna, alınan onca derse rağmen, Amerika kesinlikle müdahil olacaktır.
we all fall down 16
we all make mistakes 158
we all love you 31
we all good 23
we all do 427
we all have secrets 32
we all 59
we all are 398
we all go 23
we all set 21
we all make mistakes 158
we all love you 31
we all good 23
we all do 427
we all have secrets 32
we all 59
we all are 398
we all go 23
we all set 21
we all know it 33
we all die 73
we all would 18
we all did 260
we all have our secrets 25
we all saw it 27
we all have 105
we all know that 100
we all know 42
we all were 82
we all die 73
we all would 18
we all did 260
we all have our secrets 25
we all saw it 27
we all have 105
we all know that 100
we all know 42
we all were 82