We all have them translate Turkish
794 parallel translation
let's get all the sick people, we'll put them in one place, and then have them treated by some semi-socialized beaker head with a God complex.
Sonra da tedavi edilmeleri için tam sosyalleşememiş Tanrı kompleksli taş kafaları getiriyorlar.
- All we have to do is fill them.
Mal sağlayalım yeter. Evet. İyi fikir.
Of course, if you like we can have them all arrested.
Tabii, eğer istersen, onları tutuklayabiliriz.
Well, we didn't have to pay them back their money, after all.
Millete paralarını geri vermek durumunda kalmadık.
We'll share all we have with them.
Elimizde ne varsa onlarla paylaşacağız.
Do we have to name them all?
Her birine isim vermek zorunda mıyız?
We have a secret now, you and I that I know all about them.
Artık bir sırrımız var siz ve ben onları öğrenmiş olmam.
- Why do we have to stand with all of them?
- Niye hep birlikte ayakta duruyoruz?
I know, Doctor, that in addition to all this, I'm supposed to be supervisor here... but I don't have to tell you how many patients we have here and nurses to take care of them.
Tüm bunların yanı sıra burayı idare etmekle görevli olduğumu biliyorum Doktor Bey ama ne kadar hastamız ve onlarla ilgilenecek ne kadar hemşiremiz olduğunu size söylememe gerek yok.
We used to have one of them big, thick ones... with all the family births and deaths and marriages in it.
Bütün ailenin doğum ölüm ve evliliklerinde... kullandığımız büyük ve kalın olan bir İncil'imiz vardı.
We're getting near, all right, or them Redlegs back in town wouldn't have been so scared.
Pekala, yakınında olabiliriz yoksa Kırmızı Çizmeliler kasabaya döndüklerinde o kadar korkmazlardı.
He'd have 14 different reasons why we shouldn't go, all of them good ones.
Gitmememiz için 14 farklı sebebi vardır.Hepsi de doğrudur.
It was ridiculous of them to call the police especially as we have invited them to all our parties.
Polis çağırmalarına hiç gerek yoktu. Özelliklede onları her partiye davet etmemize rağmen.
Here's all we have on them together.
İkisini birlikte gösteren resimler.
- We have all night to fix them up.
- Bütün gece düzeltme yapabiliriz.
Come on, we have to tell them all about it.
Haydi, onlara her şeyi anlatmalıyız.
If we don't pass them now, we'll have to follow them all the way to Robertsville.
Şimdi onları geçmezsek, ta Robertsville'e kadar onları takip etmemiz gerekecek.
I'm sure we shall all be very grateful to you... very grateful, indeed, if you'd have them sent there.
Hepimiz çok minnettar oluruz şu adrese yollarsanız çok minnettar oluruz.
So you are the one who is going to settle the score for all the downtrodden married men, and when we finish, married men will be able to look their wives in the face - that is, if they have their make-up on - and put them in their place.
Mağdur olmuş evli erkeklerin öcünü alacak kişi sensin. İşimiz bitince evli erkekler eşlerinin yüzüne bakıp, makyajlılarsa tabii, onlara haddini bildirecekler.
She'd have to give them, all right... because he'd deny it, and we'd have to prove his guilt.
Ve o soruları yanıtlamak zorunda kalacak... çünkü o her şeyi inkâr edecek ve suçlu olduğunu kanıtlamamız gerekecek.
Then we'd have to parade them past all the witnesses.
Sonra onları tüm tanıkların önünden geçirtmek zorunda kalırdık.
But once we get past that wire and have them looking all over Germany for us, that mission is accomplished.
Ama biz telleri geçip bütün Almanya bizi aramaya başlayınca bu görev tamamlanmış olacak.
We'll get'em all together in one place and then let them have this.
Hepsini tek bir yerde toplayıp bizimle uğraşmak neymiş, göstereceğiz.
Now all we have to do is get them.
Şimdi yapmak zorunda olduğumuz tek şey onları almak.
Because for all we know the Daleks might have a beam to throw on them, paralyse them, kill them!
Çünkü bildiğimiz gibi dalekler üzerlerine ışın gönderip onları felç edip öldürebilir!
- Do we have to feed them all?
Herkese yemek verecek miyiz?
That's efficient. Two or three could probably sink the ship, so we will have to cover them all.
Muhtemelen iki ya da üçü gemiyi batırabilir, bu yüzden hepsini korumak zorundayız.
We are going to catch all Jew-Bolshevists, Freemasons, plutocrats and other riff-raff and have no mercy on them.
Tüm Yahudi Bolşevikleri, masonları, para babası ağaları ve diğer ayak takımını yakalayacağız ve hiçbirine acımayacağız.
If we don't get them all on the first crack, they'd have to come by one of us on their way out.
Eğer ilk ateşte onların hepsini birden haklayamazsak, Kaçmak için hepsi birden üzerimize gelmek zorunda kalacaklar.
All we have to do is stay alive and we'll beat them.
Tek yapmamız gereken hayatta kalıp sonra haklarından gelmek.
And now that we have them all together?
Bir arada olduğumuza göre ne yapacağız?
- We have two days to find them. - Two days? In all that?
- Onları bulmak için iki günümüz var.
All we have to do is quit feeding them.
Yapmamız gereken bunların yemlerini kesmek.
I am what I am, Leila, and if there are self-made purgatories, and we all have to live in them,
Ben neysem oyum, Leila. Acı çekilen kendi yarattığımız dünyalar varsa, oralarda yaşamamız gerekiyorsa,
We just have to ambush them and we get them all at once.
Orada bizim için hazırlıksız olacaklar. Bir seferde hepsini birden kafesleyebiliriz.
We'll have to fight them all.
Hepsiyle savaşmak icap edebilir.
- Come on, now. All we have to do, we just sit them down, we give them some breakfast... and then you tell them.
Hadi ama, tek yapmamız gereken onları karşımıza almak.
All right, if we don't find them here, will we still have another search on Gamma II?
Tamam. Burada onları bulamazsak, Gamma II'de yeni bir araştırma yapabilir miyiz?
All we have to do is to tell them what happened.
Tek yapmamız gereken onlara olanları anlatmak.
We have to stop them. Strike with all forces!
Kränzer, askerleri bir kere daha ileri sür.
Most villages in our proximity... have been bullied by the Eight bandits. We've taken all kinds of oppressions from them. Luckily with the help of Master Fang and fellow heroes,... they have been finally rid of.
Köylerimiz ve insanlarımız bu çete tarafından zulüm ediliyordu bu zalimlerin elinden çok çektik ta'ki Fang Usta ve evlatlarımız, buna son verene kadar onlar sayesinde bu kabus sona erdi..
All we have to do is to take them.
Tüm yapacağımız onları almak.
Well I'm sure it's a marvelous machine, Dr. Forbin, but in all events we do have agents, and eh.. one of them did report on considerable electronic activity in the eh.. Krasny-Signorsk area of Siberia about three years ago, now..
Eminim o harika bir makine Doktor Forbin ama aklınıza gelebilecek her durum için bizim de ajanlarımız var ve bir tanesi 3 yıl önce Sibirya, Krasny-Signorsk bölgesinde kayda değer bir elektronik aktivite olduğunu rapor etmişti.
We have to get all six units adjusted and link them by phone to headquarters.
Altı üniteyi de ayarlamamız ve telefonla karargaha bağlamamız gerekiyor.
If we kill them all now he'll have a bad time once then get over it
Hepsini bir anda öldürürsek önce canı çok sıkılır, sonra da kendini toparlar.
I have the results here... of all the interviews and the aptitude tests that you took last week... and from them we've built up clear impression of the person you are... and I think I can say without fear of contradiction... that the ideal job for you is accountancy.
Sonuçlar burada. Tüm mülakatlarınız, geçen hafta girdiğiniz yetenek testlerine bakarak sizin kişiliğiniz hakkında oldukça kesin bir izlenim edindik ve kesin olarak söyleyebilirim ki sizin için en ideal iş muhasebecilik.
We could have brushed straight through them, bounced the crossing to the Rhine, cut all the Germans in Holland off from the Ruhr, and then got round behind the Ruhr.
Bunları süpürerek Ren nehrini aşabilir Hollanda'da bulunan Almanların, Ruhr bölgesiyle bağlantısını kesebilir ve Ruhr'un arkasından dolaşabilirdik.
I discovered that was an eager reader, therefore it had read all the telegrams e through them understood the difficulties that we went to have.
Tüm telgrafları okuduğunu ve mesajlardan, içinde bulunduğumuz güçlükleri anladığını görmüştüm.
As always, we must find out if all this is already known to our enemies... or if I have managed to get into the archives before them.
Her zaman olduğu gibi, bunun düşmanlarca bilinip bilinmediğini öğrenmeli ya da onlardan önce arşivlere ulaşmalıyım.
I been hidin'from'em all week, but it seems they found me here tonight, so we might as well have them up here to sing too...
Onlardan bir haftadır saklanıyordum ama sanırım beni burada buldular. Bu durumda onları da buraya şarkı söylemeye çağıralım... Bill ve Mary.
So all we have to do is avoid these people till they find us or we find them.
Bütün yapmamız gereken ; onlar bizi bulana kadar, şu tuhaf tiplerden uzak durmak.
we all fall down 16
we all make mistakes 158
we all love you 31
we all good 23
we all do 427
we all have secrets 32
we all 59
we all are 398
we all have problems 17
we all go 23
we all make mistakes 158
we all love you 31
we all good 23
we all do 427
we all have secrets 32
we all 59
we all are 398
we all have problems 17
we all go 23
we all set 21
we all know it 33
we all die 73
we all would 18
we all did 260
we all have our secrets 25
we all saw it 27
we all have 105
we all know that 100
we all know 42
we all know it 33
we all die 73
we all would 18
we all did 260
we all have our secrets 25
we all saw it 27
we all have 105
we all know that 100
we all know 42