We all know it translate Turkish
2,258 parallel translation
We all know it'd be a presumption of guilt.
Hepimiz biliyoruz ki bu ihtimaller bahane olabilir.
Well, you should all be very happy to know... that we raised $ 6,800 for the Humane Society, huh? All right, forget it. Um, I know the announcement you guys really care about, so let's get to it.
hümanist örgüt için $ 6,800 dolar topladık tamam unutun asıl duyuruyu biliyorum madem çok önemsiyorsunuz başlayayım o zaman balo kralı.....
I know it's a little late, but all the guards down in gen pop we wanted to wish you a happy birthday.
Geç oldu biraz ama Açık bölümdeki arkadaşlarla sana sürpriz yapalım dedik.
It means we all know what team you really play for.
- Bu da ne demek oluyor? Hepimiz, kimin için bunları yaptığını biliyoruz, o demek oluyor.
Yeah, me and Emory and Suzanne, we all share our deepest and darkest, and, you know, nothin bad's come of it.
Ben, Emory ve Suzanne en özel ve karanlık şeylerimizi paylaşıyoruz. Maraz doğduğu olmadı.
We don't know that for sure. All we know is it ain't workin'!
Neden olmadığını bilmiyoruz ama olmuyor işte.
We may not win out there, but I know you'll give it your all!
Çıkıp orada kazanamayabiliriz, ama hepinizin elinden geleni yapacağını biliyorum!
You know, sometimes I wonder why we should do it at all.
Bazen neden bunu yapmak zorundayız diye kendime sorarım.
All I know is, 20 years ago, if you'd put us in a beautiful room with a fireplace and a big bed and it rained all day... we wouldn't be talking about the weather.
Tek bildiğim şu ki, eğer bizi 20 yıl önce, şöminesi ve büyük yatağı olan böyle güzel bir odaya koysalardı... Ve bütün gün yağmur yağsaydı... Havadan konuşmuyor olurduk.
But we have one thing you appear to have lost in your evolution to disembodied know-it-all.
Evriminizdeki ukala ruhu bedenden ayırmak için kaybetmiş gibi göstereceğimiz bir şeye sahibiz.
"they think the same as me, we talk about all the same things, " we've got the same things in common. " But it's just not like that, you know? - ( Woman's voice ) This is David Lane.
Onlar da benim gibiler, aynı şeylerden bahsedebiliyoruz, ortak noktalarımız aynı, " diyeceksin.
We all know that, Heleno, you've said it in all the newspapers.
Hepimiz bunu biliyoruz, Heleno. Bunu bütün gazetelerde söylemiştin.
Well, as you know, we've been powering up all the stasis pod corridors, and it's been going...
Durağanlık kapsülü koridorlarına enerji veriyorduk.
For all we know he would have killed everyone else on board if it increased his chances.
Eğer şansı yaver gitmeseydi uçaktaki herkesi öldürebilirdi.
But we know fuck all. When we do, it's a different story!
Sorun çıkartın istemiyorum
You know, I think we were all in awe of it.
Sanırım hepimiz dehşete düşmüştük.
We think we know what role we are playing in it all.
Bu bir oyun ve biz hangi rolü oynadığımızı bildiğimizi sanıyoruz.
I don't know who it was. But we were sitting there, all of us- - Benny, me, Caitlin.
Hepimiz onu gördük Benny, ben ve Caitlin.
I know you did your best to save Ross, we all appreciate it.
Ross'u kurtarmak için en iyisini yaptığınızı biliyorum, buna müteşekkiriz.
We know it's been you all along.
Senin yaptığını biliyoruz.
I know it sounds horrible, but I wish to God he'd just... stop fighting it so we could all live again.
Kulağa korkunç geliyor biliyorum ama Tanrıya dua ediyorum, savaşmayı bırakıp bizimle yaşaması için.
You know, if we'd never have made anything of ourselves, it was a good time for me just to be around a bunch of guys with fuck all to lose and everything to gain. It was great.
Kendimize ait bir şey yapamamış olsaydık da her şeylerini kazanmak uğruna feda etmiş bu adamlarla birlikte olmak gayet yeterliydi.
All we know for sure is that you hid the information and if Gerhardt's the one trying to get it then this guy has incredibly deep pockets.
Tek emin olduğumuz bilgiyi sakladığın ve Gerhardt ele geçirmeye çalıştıysa bu adamın inanılmaz derece zengin olduğunu gösterir.
You know, when people take that view of the police department, we all resent it.
İnsanlar polis hakkında böyle konuşunca hepimiz alınıyoruz.
You know, sometimes it seems like all we deal with is death.
Bazen sana da sürekli boş işlerle uğraşıyormuşuz gibi gelmiyor mu?
We interrupt this program because I have had kind of a crap day, and I know all the station passwords to do it.
Programı yarıda kesiyoruz çünkü berbat bir gün geçirdim ve gereken tüm kanal şifrelerini biliyorum.
Yup, but all we know is, it is a female.
Evet ama bütün bildiğimiz bir kadına ait olduğu.
We know all about it.
- Her şeyi biliyoruz.
And if it's got the title institute, that means that it's been officially sanctioned by the U.K. government, which we all know is a big hassle because that administration is like kindergarten.
Ve eğer estitü ünvanına sahipse, Bu resmi olarak Büyük Britanya tarafından tanınmış demek bu hepimizin bildiği gibi büyük bir zorluk çünkü idare çocuk yuvası gibi.
Um, Dad, I was thinkin', like, you know how I said that me and Nath were gonna run the farm and that, and like when we left school just get it all successful and shit?
Baba, düşünüyordum da... Hani sana Nath ile beraber çiftliği işleteceğimizi söylemiştim ya... Okulu bitirdiğimizde orayı başarılı bir hale getirecektik?
♪ She's gone where I don't even know ♪ Maybe it's because we all have something to hide.
Belki de bunun sebebi hepimizin saklayacak bir şeyi olması.
I know it's Super Bowl Sunday, and I know we all want to be at home watching the game.
Final maçı pazarı olduğunu biliyorum ve hepimizin evde olup, maçı izlemek istediğimizi biliyorum.
We know where it all leads, Pippa...
İşin ucunun nereye çıktığını biliyoruz, Pippa.
And if you keep reading, it says that all future communication. Should be made to his lawyer, so then we may never know.
Biraz daha okursan, kurulacak tüm temasların doğrudan avukata yapılmasını söyleyecek ve biz olayı anlayamayacağız.
You know, we keep talking about the miracle like it's a bad thing, but we forget about the good side - all the years we're gonna have together.
Mucizeden hep kötü bir şey gibi bahsediyoruz ama iyi tarafını görmüyoruz. Yıllarca beraber kalabiliriz.
For all we know it could revert to normal by tomorrow.
Tek bildiğimiz yarın bile normale dönebilir.
And yet, we'll all know it's there.
Yine de hepimiz orada olduğunu biliyoruz.
Yeah, I know you really want this situation to be legit, Lloyd, but we just can't assume, even if all your people understand about oppression is how to perpetuate it.
Bu durumun legal olmasını istiyorsun biliyorum Lloyd ama öylece varsayamayız. Hele sizinkiler haksızlığın nasıl bu kadar iyi yapılacağını bilirken.
It's also super-duper gay, which is totally cool with me, but unless you want us to get a warrant for your hard drive and show your buddies here all of that fun stuff we both know you like to download...
Ve de ayrıca süper bir geysin, ki benim bununla bir derdim yok. Tabii sen sabit diskini açar ve ikimizin de senin indirmekten hoşlandığını bildiği süper eğlenceli şeyleri arkadaşlarına göstermemi istiyorsan.
I know this is all very exciting, but aren't we rushing it?
Biliyorum bunlar çok heyecan verici. Ama aceleye getirmiyor muyuz?
And now he's got to try and stop the Quinnster from telling Nina all about it, because, as we all know, deep down, he's still in love with her.
Şimdi o Quinnster'in her şeyi Nina'ya söylememesi için uğraşmalı, çünkü bildiğimiz üzere, o Nina'yı hala seviyor. Zıvanadan çıktın ama, Alvo.
- I don't know that we need to dissect it all right now- -
simdi hepsini tek tek incelememize gerek yok bence- -
We've all have our things, you know - injuries, whatever it is - but we... we work it through.
Bunlar bizi biz yapan şeyler yaralandığımız da olur, her ne olursa artık ama her ne olursa olsun, bunu hep beraber aşarız.
We can talk about this and, you know, we'll just work it all out.
Bunu konuşabiliriz. Ve her şeyi yoluna koyabiliriz.
Even if we've never thought about it, we all know what energy is.
Üzerine hiç düşünmesek bile, enerjinin ne olduğunu biliriz.
I want to get my family back, and I want to be forgiven and make a home for us so we can all live in it together, you know?
Ailemi geri almak istiyorum ve affedilmek istiyorum, bir ev almak istiyorum böylece hep beraber yaşayabiliriz, değil mi?
For all we know, it could give off radiation that turns us into brain-dead zombies.
Onun yayabileceği radyasyonun beyinlerimizi öldürüp bizleri birer zombiye çevirebileceğinin hepimiz farkındayız.
It seems like we all know enough to vote.
Hepimiz oy verebilecek kadar biliyoruz.
Now I know that this is going to be a challenge, but I think that we're all up for it.
Bizi zorlayacağını biliyorum ama buna hazırız.
Stop it... we both know it wasn't all your decision.
Dur artık. İkimiz de bunu yapmaya karar vermediğini biliyoruz.
All we know is that it glows like fire.
Bizim tek bildiğimiz ise ateş gibi parladığı.
we all fall down 16
we all make mistakes 158
we all love you 31
we all good 23
we all do 427
we all have secrets 32
we all 59
we all are 398
we all have problems 17
we all go 23
we all make mistakes 158
we all love you 31
we all good 23
we all do 427
we all have secrets 32
we all 59
we all are 398
we all have problems 17
we all go 23
we all set 21
we all die 73
we all would 18
we all did 260
we all have our secrets 25
we all saw it 27
we all have 105
we all know that 100
we all know 42
we all were 82
we all die 73
we all would 18
we all did 260
we all have our secrets 25
we all saw it 27
we all have 105
we all know that 100
we all know 42
we all were 82