We were in love translate Turkish
472 parallel translation
We knew very little about each other when we were in love in Paris.
Paris'te birbirimize aşıkken birbirimizi iyi tanımıyorduk.
We were in love, weren't we?
Birbirimize âşıktık, değil mi?
Anyone looking at us could tell we were in love.
Bizi her kim görse birbirimizi sevdiğimizi söyleyebilir.
The two of us were having fun and they thought we were in love with each other.
İkimiz eğleniyorduk, onlar ise bizim aşık olduğumuzu düşündüler.
Maybe a little bit down about us being separated for a while... because we were in love.
Bir süre ayrı kalacağımız için biraz üzgündü ama... Birbirimize aşığız.
That-that-that we were in love with each other. That we were going to be married.
Ona birbirimize âşık olduğumuzu ve evleneceğimizi söyledim.
Before, when we were in love, when we were happy.
- daha önce - seviştiğimiz,... mutlu olduğumuz günlerde.
I remember having seen before, when we were in love, when we were happy.
Daha önce de görmüş olduğumu hatırlıyorum... - daha önce - seviştiğimiz,... mutlu olduğumuz günlerde.
There was one thing about us we always knew we were in love.
İkimizin de ortak noktası hep birbirimizi sevdik.
As long as we were in love, we understood each other. There was nothing to understand.
Birbirimize aşık olduğumuz sürece anladığımız tek şey... anlaşılması gereken bir şey olmadığıydı.
I thought we were in love.
Birbirimize aşık olduğumuzu sanıyordum.
- By then we were in love as well.
- Üstelik bu arada birbirimize aşık olmuştuk.
We were in love.
Birbirimizi aşıktık.
A year ago we were in love.
Bir yıl önce... yani... aşıktık!
We were in love.
Birbirimize âşıktık.
"But for a while, we were in love with each other"
'ama bir süreliğinede olsa, birbirimize hissettiğimiz aşktı "
would you believe me if I told you we were in love?
Birbirimize aşık olduğumuzu söylesem inanır mıydınız?
And we were in love.
Birbirimizi seviyorduk.
Although we were never one in love, we are at last united in hate!
Aşık olmasakta nefrette bir aradayız!
I had this boyfriend, and we were madly in love.
Birbirimizi deli gibi seviyorduk.
We were very much in love.
Birbirimize öylesine aşıktık ki.
"We were, I remember, very much in love."
Birbirimize deliler gibi aşıktık " diyeceğim.
From then on, we were happy, like any two people in love.
O andan itibaren, birbirine aşık olan her insan gibi çok mutlu olduk.
"Love is one thing we were never starved for in the South."
"Aşk Güney'de susuzluğunu hiç hissetmediğimiz birşeydir."
We can, however, arrest him for the murder of your husband and charge that you were the motive, that he killed Neal because he was in love with you and wanted to get rid of him.
Ama kocanızı öldürmekten tutuklayabilir... Neal'ı sizin yüzünüzden öldürdüğünü... size aşık olduğu ve ondan kurtulmak istediği için... öldürdüğünü öne sürebiliriz.
Would everything be in the mess it is if we were loyal to love and not to countries?
Ülkelere değil de sevgiye sadık olsak, her şey daha güzel olmaz mıydı?
Well, in 60 years, when we're dead, we'll know if we were always in love.
60 sene içinde hepimiz öldüğümüzde görürüz aşkımız sonsuz muydu değil miydi.
And of those thousand, one, when we were both in love, only one, when our loves met and overlapped and were both mine and his.
Ve bu bin gün içinde, bir gün sadece bir gün ikimiz de âşıktık. Tek bir gün ikimizin aşkı da örtüştü.
So, there we were in front of the fireplace... and making love... which was new to me - to make love to a man.
Şöminenin önündeydik ve sevişiyorduk. Bir adamla sevişmek benim için yeni bir tecrübeydi.
The other one killed him in a duel, long ago. We were very much in love.
Bu adam babanı uzun zaman önce öldürdü.
We were in a bed and made love. At the time of the crime I was in Max'arms.
Yatakta sevişiyorduk.
How you thought high school romances were goofy... and we started dating only because you thought I was cute and funny... but then you suddenly realized... you were in love with me, it was serious...
Lisedeki aşkların nasıl salakça olduğundan bahsediyordun... ve sırf tatlı ve komik olduğum için benimle çıkmaya başladığını... ama daha sonra bana aşık olduğunu... fark ettiğini, bunun ciddi olduğunu...
We weren't in love at all, but we were both downhearted.
Birbirimize hiç aşık değildik. Yalnızca çok mutsuzduk.
We were so close in our month of love.
Bir aylık aşkımızda öylesine yakındık ki.
To tell you the truth, he's been in love with me... since we were children.
Gerçeği söylemek gerekirse, bana aşık hem de çocukluğumuzdan beri.
We were both behaving like we were madly in love.
Ona sırılsıklam aşıkmış gibi davranıyordum, o da bana.
Looked at me in my wash and wear shirt, carrying on this hot love affair with my slide rule and even you were caught up in what we'd done.
Ütüsüz gömlek vardı üstümde görev aşkım uğruna kuralları takmadığımı gösteren bu halime bakmış ve siz bile yaptığımız işe kendinizi kaptırmıştınız.
I don't think she knew how much in love we really were.
Gerçekten ne kadar büyük aşk yaşamış olduğumuzu bildiğini sanmıyorum.
We were deeply in love
Birbirimizi delicesine seviyorduk.
And when we were - Yeah, out of fear... of being on this plane, they fell in love... thinking they were going to die at any moment.
Ve biz de... Evet, bu uçakta olmanın korkusundan dolayı, âşık oldular her an ölebileceklerini düşünüyorlardı.
We were not in love.
Aşık falan değildim.
This morning we were in bed like to love birds.
Sabahleyin yatakta çifte kumrular gibiydik.
We were in the same company, and we had something else in common, we were both in love with the same woman, Nancy Devoy.
İkimiz de aynı bölükteydik, ve genel olarak aynı şeylere sahiptik, aynı kadına aşıktık, Nancy Devoy'a.
Well, I suppose we were all in love with her in different ways.
Hepimiz farklı şekillerde ona aşıktık.
- We were so in love.
- Birbirimize çok aşıktık.
The girl I was in love with when we were freshmen.
Birinci sınıftayken aşık olduğum kız.
We all were in love with her then but he snatched her f rom our hands!
Ona hepimiz aşıktık ama o gelip onu ellerimizin arasından aldı!
Were we wrong not to worry about a war because Ahanas and Jill are in love?
Ahans ile Jill'in aşık olmaları savaş tehditini ortadan kaldırır mı?
We were so much in love!
Birbirimize deliler gibi âşıktık!
We were very much in love, engaged to be married.
Birbirimizi delicesine seviyorduk, sonra nişanlandık.
The paradox consists of the fact that, when we fall in love, we are seeking to re-find all or some of the people to whom we were attached as children.
Bu paradoksu oluşturan şey, aşık olduğumuz zamanlarda, çocukluğumuzda bağlandığımız bazı insanları, yeniden elde etme çabası içine girmemizdir.
we were here 38
we were 914
we weren't 120
we were there 68
we were close 44
we were together 65
we were talking 74
we were just friends 20
we were here first 26
we were friends 142
we were 914
we weren't 120
we were there 68
we were close 44
we were together 65
we were talking 74
we were just friends 20
we were here first 26
we were friends 142