We were lucky translate Turkish
466 parallel translation
We were lucky enough to arrive while Miss O'Shaughnessy was there.
Sansimiz yaver gitti ve Bayan O'Shaughnessy hala oradayken yetistik.
We were lucky.
- Şanslıydık.
We were lucky.
Şanslıydık.
We were lucky. We were -
Sözünü etmeye bile değmez.
I said we were lucky.
Şanslıydık. Şanslıydık dedim.
Suppose we were lucky we didn't make it official.
- Sıra dışı bir şey gördün mü? Bir şeycik bile görmedim.
- We were lucky.
- Şansımız yaver gitti.
We were lucky to get a murder case.
Bir cinayet davası aldığımız için şanslıyız.
- I'd say we were lucky all around.
- Bence baştan sona şanslıydık.
Suppose we were lucky enough to stumble across'em.
Şansımız yaver gitti, onlara rastladık diyelim.
We were lucky.
Şansımız vardı.
We were lucky to come through it alive.
Hayatta kaldığımız için çok şanslıyız.
- We were lucky to get it.
- Bunu alabildiğimiz için şanslısın.
We were lucky that Mr. Holden had a set of golf clubs.
Bay Holden golf sopalarını beraberinde getirdiği için şanslıyız.
We were lucky.
Şanslı sayılırım.
- Yes, we were lucky.
- Evet, şansımız varmış.
We were lucky to get through the streets.
Cadderi geçtiğimiz için çok şanslıyız.
You know, we were lucky this is an island.
Burası ada olduğu için şanslıyız.
Say we were lucky enough to get there.
Oraya gidecek kadar şanslıyız diyelim.
- We were lucky.
- Biz şanşlıydık.
We were lucky with the weather.
Hava konusunda şanslıymışız. Harika bir gün.
We were lucky to have you.
Size sahip olmakla şanslıydık.
There's no doubt, sir, that we were lucky that it worked out as well as it did.
Şüphesiz ki, efendim, böyle olaması bizim için bir şans.
Same as got robbed from a train on the MKT a month ago, and which we were lucky enough to pick up.
Bir ay önce MKT'de trenden çalınan ve şans eseri, tekrar geri aldığımız miktar ile aynı.
Last year, Estelle and I were shooting but we were lucky enough to get away from it.
Geçen sene, Estelle ve ben alıyorduk fakat kurtulurken şanslıydık.
We were lucky to be able to escape
Hayatımızı kurtarmamız bile mucize!
Brother, a few days ago the river flooded and drowned some villages we were lucky to escape from it We've nothing to eat and no place to live and don't know where we should go
Beyim, 2 gün nehir taştı tüm evlerimiz battı canımızı zor kurtardık nereye gideceğiz?
We were lucky to trace it in time.
Şansımıza tam zamanında fark edebildik.
Master, we were lucky to accomplish your mission Brother Wang gathered the darts and hid the money
Hocam herşey istediğiniz gibi oldu parayı sakladık ve delilleri ortada bıraktık.
I think we were lucky.
Şansımız çok yaver gitti.
We were lucky.
Yo, iyi...
We were lucky to have one of your men here.
Adamlarınızdan biri burada olduğu için şanslıyız.
We were lucky to get these two.
Bu ikisi elimizde olduğu için şanslıyız.
That we were lucky to have a childhood our kids may not. In this new world where you're old at 17.
Bu yeni dünyada çocuklarımızın sahip olamayacağı güzel bir çocukluğumuz olduğu için şanslıydık.
We were lucky too.
Çok iyi.
We sure were lucky.
Bayağı şanslıyız.
- No, sir, but we sure were lucky.
- Hayır efendim, ama şanslıydık.
- We were lucky.
Orada takılıp kalacağımızı sandım ama geçip geldik. - Şanslıydık.
We were pretty lucky.
Şanslıyız.
Fred is just about the best trial man in the country, and we were very lucky to get him.
Fred ülkedeki en iyi avukat, davamızı kabul ettiği için çok şanslıyız.
Maybe the charming Judy we were so lucky to meet last night.
Belki de dün gece rastladığımız güzel Judy'i görüyordun.
... We were extremely lucky...
... son derece şanslıydık...
And if it did, we were most lucky to hit something.
Böyle olduğunda torpidoların patlamaması bizim için büyük şanstı.
- I reckon we were just lucky.
- Sanırım çok şanslıydık.
You see, the doctor is a friend of mine, so we were very lucky in that respect.
Doktor bir arkadaşım var. O açıdan şanslıydık.
We sure were lucky.
Biz şanslıydık.
- We sure were lucky this afternoon.
- Bugün çok şanslıydık.
Lucky we were born later, aren't we?
Geç doğduğumuz için şanslıyız.
I think we were damn lucky to get the place, frankly.
Açıkçası, bu yeri alabildiğimiz için çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum.
We were damned lucky to get away at all.
Sense şu tahtaları kırıp, buraya giremeyeceklerini söylüyorsun.
What it boils down to, if someone didn't get lucky... and smell garlic on the shirtsleeves of a diabetic, we never would have known you two were here.
Kısacası, eğer şans gülmese idi ve bir şeker hastasının gömlek kollarında sarımsak kokusu almasaydık ikinizin burada bulunduğunu asla bilmeyecektik.
we were here 38
we were 914
we weren't 120
we were there 68
we were close 44
we were talking 74
we were together 65
we were here first 26
we were just friends 20
we were friends 142
we were 914
we weren't 120
we were there 68
we were close 44
we were talking 74
we were together 65
we were here first 26
we were just friends 20
we were friends 142