English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You wouldn't listen

You wouldn't listen translate Turkish

467 parallel translation
You wouldn't listen to me.
Beni dinlemiyorsunuz.
You wouldn't listen to me!
Beni dinlemediniz!
Why wouldn't you listen to her?
Neden ona kulak vermediniz?
You said God wouldn't listen.
Sen de Tanrı seni dinlemez demiştin.
Listen, I can tell these boys some things they'd like to hear, wouldn't you, boys?
Anlatacaklarım bu çocuklara ilginç gelebilir.
But you wouldn't listen to me.
Ama beni dinlemedin.
You wouldn't listen to me before, and now you want me to talk.
Dinlemek istemediniz, şimdi konuş diyorsunuz.
I told you your scheme was absolutely childish, but you wouldn't listen to me.
Oyununun son derece çocukça olduğunu söyledim ama beni dinlemedin.
Listen, you squirrelly cherubs, you eight wise idiots, it wouldn't work.
Dinleyin ucubik melekler, sekiz bilge aptal ; bu işe yaramaz.
Juan, when you were little, you wouldn't listen to me.
Juan küçük bir çocukken beni dinlemezdin.
I asked you not to interfere, but you wouldn't listen.
Bu işe burnunu sokma desem de dinlemezdin.
- You wouldn't listen.
- Beni dinlemedin.
If you'd listen to me, you wouldn't have this problem.
Beni dinlersen eğer, hiçbir problemin kalmaz.
Nothin'. If I did, you wouldn't listen to it.
Konuşacak bir şey yok.
BUT, FRANK, THEY WOULDN'T LISTEN TO PARKSON. THEY'D LISTEN TO YOU. THEY'D KNOW THE TRUTH.
Bak, Frank, onlar seni dinlediler ve doğruyu öğrendiler.
You wouldn't listen!
Beni dinlemedin!
You wouldn't listen to me...
Ben dinlemedin...
You wouldn't listen to me, remember?
Beni ciddiye almamıştın, unuttun mu?
And I wouldn't want to listen to anything that you might have to say.
Belki söylemek zorundasınız ama ben birşey dinlemek istemiyorum.
No, it wouldn't. Mae, listen I ain't smart, I ain't rich but I'd do anything for you.
Hayır, Mae, dinle akıllı değilim, zengin değilim ama senin için her şeyi yaparım.
I told you he couldn't live without me... but you wouldn't listen. But you wouldn't listen.
Sana bensiz yaşayamayacağını söylemiştim ama beni dinlemedin.
You wouldn't listen before, you wouldn't believe me.
Daha önce dinlemezdiniz, inanmazdınız.
I tried to tell you it was a mistake but you wouldn't listen.
Yanlışlık olduğunu anlatmaya çalıştım ama beni dinlemediniz.
Listen, I was going to tell Sims that I pumped Steve and that he wouldn't tell me anything'cause he didn't know anything about you.
Dinle, Olanları Sims'e anlatacaktım. Steve'in ağzından laf almak istedim ama o bana hiçbirşey söylemek istemedi. Senin hakkında birşey bilmiyordu.
Of course I was right but you wouldn't listen.
Tabii ki haklıydım ama siz dinlemediniz.
I wanted to run her out before she ever got in but you wouldn't listen.
Aklınızı çelmeden onu kovmaya çalıştım ama dinlemediniz. Hiçbiriniz!
She knew you wouldn't listen to anyone from Warbonnet, so she asked me to ask you.
Warbonnet'ten kimseyle konuşmadığını biliyor,
I tried to tell you this morning, but you wouldn't listen.
Bu sabah san söylemeye çalıştım, ama beni dinlemedin.
- I warned you, but you wouldn't listen.
- Seni uyardım, ama dinlemiyorsun.
That's why. Listen, I don't want to be here and I wouldn't be, except she said the treatment wouldn't be complete until I confronted you.
Bak, burada olmak istemiyorum... olmazdım da, ama seninle karşılaşmadan... tedavinin tamamlanmayacağını söyledi.
He told me you were dangerous, but I wouldn't listen.
Senin tehlikeli biri olduğunu söylemişti ; ama ben onu dinlemedim.
So, you wouldn't listen?
Demek beni dinlemedin.
I did, I am, I told them you didn't have anything to do with me but they wouldn't listen.
Çok uğraştım, ama dinlemediler.
You wouldn't listen before.
Seni uyardım ama beni dinlemedin!
I wanted to go somewhere else this year, but you wouldn't listen.
Ama sen istemedin.
I shouted, you wouldn't listen.
- Seni uyardım, dinlemedin.
If you'd listen, you wouldn't need to interrupt.
Dinlemiş olsaydın, araya girme ihtiyacı hissetmeyecektin.
- Wouldn't listen, would you?
- Tavsiyemi dinlemişsin.
You wouldn't listen.
Beni dinlemedin.
But you wouldn't listen.
Ama sen beni dinlemedin.
Now listen, incidentally, if you're making those up, I wouldn't mind having a few of each myself. Very good.
- Evet.
Since you wouldn't listen, just forget it
Ama nasıl olsa beni dinlemiyorsun, o nedenle boşver gitsin!
Listen, lads, you wouldn't hit a fella... with no trousers on.
Çocuklar... yarı çıplakken dövemezsiniz ya beni.
So that you wouldn't listen to foul language when the hand to hand fighting starts.
Göğüs göğüse çatışma başladığında küfürlü bağrışları duymayasınız diye.
Well, listen, we're practically living together, so if you only like boys I mean, I wouldn't dream of pestering you.
Bak, pratik olarak birlikte yaşıyoruz, eğer yalnızca erkeklerle yatıyorsan yani canını sıkmayı aklıma bile getirmem.
You wouldn't listen.
Dinlemediniz.
Well, I tried to tell you, but, no, no, no, you wouldn't listen.
Söylemeye çalıştım, ama hayır, beni dinlemediniz.
I tried to warn you and you wouldn't listen.
Seni uyarmaya çalıştım, ama dinlemedin.
- You wouldn't listen to me.
- Beni dinlemediniz.
You tried to warn him... but, he wouldn't listen, his temper. You got that?
Sen onu uyarmağa çalıştın, fakat o dinlemedi, onun huyu.
There's a lot of people at the Committee just like you who wanted to tell the truth but some people wouldn't listen.
Komite'de sizin gibi birçok insan var gerçekleri söylemek isteyen. Ama bazı insanlar onları dinlemiyorlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]