English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / Your boots

Your boots translate Turkish

791 parallel translation
Where will you go without your boots?
Botların olmadan nereye gidiyorsun?
Say, keep your boots out of my face!
Çek şu çizmelerini yüzümden!
If I were in your boots, I wouldnt brag about it.
Bakın Bayım, yerinizde olsam, bununla pek övünmezdim.
Shall I help you off with your boots, sir?
Çizmelerinizi çıkarmanıza yardım edebilir miyim?
I see you got holes in your boots.
Çizmelerin delinmiş.
Your boots, sir.
Botlarınız efendim.
Do sit down. Let me have your boots.
Şuraya oturun, botlarınızı çıkarayım.
All right, put on your boots and your coats... and we'll make a little call on the marshal.
Pekâlâ, çizmelerinizi ve paltolarınızı giyin bakalım şerife küçük bir ziyarette bulunacağız.
Your boots are muddy.
Botların çamur içinde.
I don't like the idea of a gentleman of your inexperience... leaving with only ten cents in his pockets, so I took the extreme liberty, sir, of having a studio identification card... sewed into the sole of each of your boots.
Bu nedenle anlayışınıza sığınarak... ayakkabılarınızın tabanlarına... birer kimlik kartı yerleştirme cesaretinde bulundum.
He bet I wouldn't spit on your boots.
Ayakkabınıza işeyemeyeceğime bahse girdi.
Scrape your boots, put your hat on your hand and straighten your wig.
Ayakkabılarını sil, şapkanı başına geçir, peruğunu düzelt.
I never would have stuck my neck out if I were in your boots.
Yerinde olsaydım burnumu bu işe sokmazdım.
You bet your boots, Senator.
Ve gösterdiniz Senatör.
What would I do if I was in your boots, Mr. Gambler?
Sence ne yapmalıyım Bay Kumarbaz?
May your boots never get dusty and your guns never get rusty.
Botların asla tozlu olmasın,... ve silahların da asla paslı olmasın.
You should know better than to take off your boots in a foxhole.
Siperde çizmeni çıkarmaman gerektiğini bilmiyor musun?
Sit down there and give me your boots.
Oraya otur ve bana çizmelerini ver.
We took a lot from you. You wiped your boots on us a long time.
Senden çok şey aldık. uzun zaman çizmelerini üzerimizde temizledin.
Let's take your boots off, huh?
Çizmelerini çıkaralım mı?
Don't forget your boots.
Çizmelerini unutma.
You know honey, looks like you're gonna leave town without your boots, too.
görünüşe göre şehirde botunu bile bırakacaksın.
How come you're not wearing your boots?
Niye mahmuzlarını takmadın?
Be sure your boots and oilskins on
Botlarınız ve yağmurluklarınız yanınızda olsun
Want me to bury your boots, too?
Botları da gömmemi istiyor musun?
You bet your boots it is, son, it's all around us.
Hem de nasıl, dört bir yanımızda.
Perhaps you'll tell me what you do with all your boots.
Belki de o kadar çizmeyle ne yaptığınızı siz söylersiniz.
You polish your boots sitting on your ass?
Botlarınızı kıç üstü oturarak mı parlatıyorsunuz?
Your boots, sir.
Botlarınız, efendim.
You bet your boots they can!
Elbette bulabilir!
- Well, I was just admiring your boots.
Çizmelerinize hayran kaldım.
Ian, there are your boots!
Ian, senin botların.
Your boots are dirty.
Botların kirli.
You can bet your boots there's an investigation already.
Muhtemelen zaten bunu araştırıyorlardır.
They say you hide your gold in your boots.
Paranı botunda sakladığını söylüyorlar.
I'll get your boots.
Botlarını getireceğim.
If you don't like the name, why do you wear it in your boots?
Eğer bu addan hoşlanmıyorsan neden çizmelerinin içinde saklıyorsun?
An officer should set a good example, and where're your boots?
Bir subayın örnek olması gerekir, potinlerin nerede?
You may be jogging till your boots are green!
Uğurlar olsun, tabanları yağla.
Throw down your boots and jackets
Postal ve üniformalarınızı atın!
Why, it's an honor to have those boots in your face.
Neden? Yüzünde bu çizmelerin bulunması onurdur.
- Give me my sea boots. - Your mama say...
- Bana deniz botlarımı ver.
YOU KNOW THE NIGHTS ARE COLD UP THERE. YOU FORGET YOUR HEAVY ARMY JACKET AND YOUR HIP BOOTS.
Orası geceleri soğuk olur ancak sen paltonu ve botlarını yanına almıyorsun.
Coming to class in your army trousers and boots?
Sınıfa asker pantolunun ve postalınla mı geliyorsun?
Watch your muddy boots!
Çamurlu çizmelerini sil!
So wear boots so people know you're coming, and double your fists up so they know you mean business when you get there. "
Çizmelerini giy ki, insanlar geldiğini bilsin yumruğunu sık ki iş bitirmek için geldiğini anlasınlar. "
Kaji, how'd you teach your men to shine their boots?
Kaji, adamlarına bot parlatmayı nasıl öğrettin?
That's why your servant asked me to remove my boots.
Bu yüzden hizmetçim botlarınızı çıkartmanızı istedi.
Fellow about your height, wears black pants and shirt, black boots.
Uzun boylu, siyah pantalon ve gömlek, siyah çizme giyiyor.
You can learn about things like that in your spare time while you're polishing my boots.
Boş zamanlarında böyle şeyler öğrenebilirsin. Botlarımı boyarken.
And you, Smernov, with an armoury concealed in your grotesque boots.
Ve siz, Smernov, kaba çiz-çizmelerinizde gizlenmiş cep-cephaneliğinizle.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]