English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / Your father's

Your father's translate Turkish

12,657 parallel translation
Where your father was more interested in dancing with his precious daughter than his wife.
Baban, karısıyla değil kıymetli kızıyla dans etmeyi tercih ederdi.
Merida, I'm afraid that is your father's mark.
Merida, korkarım ki bu babanın imzası.
If you ever hope to wear that crown, you need to figure out how to do what your father couldn't...
O tacı başına takmak istiyorsan babanın yapamadığını yapmanın bir yolunu bulmalısın.
Your father's helm.
Sebep, babanın miğferi.
Reach for it, and I will cut you down just like your father.
Almaya çalışırsan seni de babanı doğradığım gibi doğrarım.
It was your father's idea.
Babanın fikriydi.
That... that badge of your father's, that, uh...
Babanın sahip olduğu o rozet...
It was your father's idea.
Hepsi babanın fikriydi.
You're lucky your father's my dry-cleaner.
Şanslızın ki baban kuru temizlemecim.
- How, as we hide fleeing your brute of a father, always on the run, living like dogs?
- Nasıl? Her zaman saklanıp babanın öfkesinden kaçmaya çalışıp... köpekler gibi koşuşturalım mı?
He's afraid of your father finding out about you.
Babanın ikinizi öğrenmesinden korkuyor.
Well... your father has him looking for the guy that hit you, so he's not alone.
- Baban sana çarpan adamı ona arattırıyor. Yani yalnız değil.
We need a hang glider and a crotchless uncle Sam costume, and I want the entire field of your largest stadium covered end to end with naked redheads, and I want the stands packed with every man that remotely resembles my father.
Bir yelken kanat ve apış arası açık Sam Amca kostümü lazım. Ve en büyük stadyumun, baştan sona çıplak kızıl saçlılarla kaplı olsun. Tribünler de babamı andıran adamlarla dolu olsun.
Right, because your father's such an altruist?
Sanki baban insanları düşünen biri de.
Your father hid you well.
Baban çok iyi saklamış.
Seeing your brother like that, it must have broken your father's heart.
Senin kardeşini, kendi çocuğunu böyle görmek babanı çok üzmüş olmalı.
I'll be paying you almost nothing to do a worthless job, because your father has worked for me for some years.
Sırf baban senelerdir yanımda çalıştığı için hiç çalışmayacağın hâlde sana maaş vereceğim.
Now, I made up the guest bedroom, and I got your father's old crib out for the baby, so I will put her down - - yes, I will - - while you go upstairs and have a rest, all right?
Konuk yatak odasını hazırladım ve bebek içinde babanın eski beşiğini buldum, onu oraya koyacağım. Evet öyle yapacağım. Sen yukarıya çıkıp dinlen tamam mı?
You are the CEO of a bajillion dollar company. And Oliver, he's not like your father, hon.
Sen CEO'sun hem de milyon dolarlık bir şirkette... ve Oliver, baban gibi değil, tatlım.
Stefan, have you been rummaging around your father's bureau?
Stefan, babanın bürosunu mu kurcaladın?
Your father called. He's gonna be here tomorrow.
Baban aradı, yarın burada olacakmış.
Well, he's your father.
Ama o senin baban.
I assume you've retrieved my father's will from your safe.
Sanıyorum ki babamın vasiyetini kasandan getirdin.
Which now brings us to the final section setting out your father's wishes for the remainder of the family estate, the brewery and the house.
Bu da bizi son bölüme götürür ki, o da aile mülkünden geriye kalan bira fabrikası ve ev için babanızın istekleri.
I'm sorry, but these were your father's dying wishes.
Üzgünüm, ama bunlar babanızın vasiyetleri.
Well, for your father, it's too late.
- Baban için artık çok geç.
- Come, let's go see your father.
- Gel gidip babanı görelim. Gel hadi.
Yes, you are your father's heir, but your father was also bonded to Alfred.
Evet, babanızın varisi sizsiniz ama babanız aynı zamanda Alfred'e de bağlıydı.
I believe your father would only be too happy to whisper in your ear. Whether he was conscious or not.
Bilinci yerinde olsun ya da olmasın babanızın kulağınıza fısıldamaktan yine de çok mutlu olacağına inanıyorum.
If you're ever in need, my father's house will always be your house.
Muhtaç olduğun takdirde babamın evi daima evin olacaktır.
It's what your father would want.
Baban da bunu isterdi.
So I am asking you, not as your king but as John's father please don't marry him.
Bu yüzden senden kralın olarak değil John'un babası olarak rica ediyorum lütfen onunla evlenme.
No, we're gonna arrest your father.
- Beni tutuklayacak mısınız? - Hayır, babanı tutuklayacağız.
- And your father believed it.
-... ve baban da ona inanmış.
Your father did the same.
Baban da aynısını yapıyordu.
I understand that, but Rachel, if you do this, you're going to be burdening your mother with a secret that she has to keep from your father for the rest of her life.
Anladım ama Rachel, eğer bunu yaparsan, annene ömrünün sonuna kadar sırtında taşıması ve babandan saklaması gereken bir yük yükleyeceksin.
Your father has hemochromatosis.
Babanda aşırı demir yüklenmesi varmış.
And you know I have a higher tolerance for cruelty than most folks, but... what you did to your father... it's sick.
Pek çok insana göre, acımasızlığa daha dayanıklı biriyimdir ama babana yaptıkların korkunç.
It's crazy, all these years your son never knew his father.
Oğlunun yıllardır babasını tanımaması yani.
'Cause we each grieve over your father's... death in different ways.
Çünkü hepimiz babanızın ölümü üzerine farklı yollarla yas tutuyoruz.
I can't exactly tell your father that his daughter's ghost wants a transplant to happen, so...
Babana hayalet kızının naklin yapılmasını istediğini söyleyemem.
Yes, of course, well, the accident that your father had is that actually he shot himself in the foot.
Evet, doğru. Baban öyle bir kaza geçirdi ki gerçekten kendi ayağına sıktı.
Yeah, um, so it took some digging, But I, I located a file on your father's death.
- Evet, şey, bazı şeyleri araştırdık ve babanın ölümüne ait bir dosya bulduk.
As for the money... out of respect to your late father,
Paraya gelince... Rahmetli babana saygısızlık etmeden Bay Shioma olayı barışçıl yollarla halletmek istiyor.
It's how I met your father.
Babanla böyle tanıştım.
But on your social media page, I've seen pictures of you pitching in at your father's butcher shop.
Ama sosyal medya sayfanızda babanızın kasap dükkanında ona yardım ederken çekildiğiniz resimler var.
This Chad Wolcoff, the one you killed, he's not who ran over your father in a drunk-driving accident.
Öldürdüğün Chad Wolcoff vardı ya babanı öldüren sarhoş sürücü değildi.
It's about your father, Rebecca.
Babanla ilgili, Rebecca.
A child quickly needed for your father's brief visit.
Babanızın kısa ziyareti için acil bir çocuk gerek.
I'm your father's age.
Babanız yaşında adamım ben ya.
Obsessing over your father's case files?
Babanın dava dosyalarına kafayı mı taktın?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]