Он сказал правду translate Turkish

А ведь он сказал правду.

Söyledikleri doğruydu.

- Он сказал правду.

- Doğruyu söylüyor Komutan.

Среди этих благородных понятий, договоренностей и дипломатических соглашений он сказал правду, прямо противоположную всему этому.

Bu soylu kavramların anlaşmaların ve diplomatik olguların ortasında bütün bunların altında yatan gerçeğin tam tersi olduğunu söylüyordu.

- Несколько дней спустя он сказал правду. - Какую?

- Neydi onlar?

- Он сказал правду.

- Doğruyu söylemiş.

- Скажем так, он сказал правду.

- Dürüst olduğunu kabul edelim.

Он, конечно, мешок дерьма,... но тут он сказал правду.

Adam pisliğin teki olabilir ama doğru söylüyor.

Он сказал правду.

Doğruyu söylüyor.

Я говорю, чтобы он сказал правду.

Gerçeği söylemesini istiyorum.

Он сказал правду?

Doğruyu mu söyledi?

Что если он сказал правду о проклятии?

Peki ya lanet hakkında söyledikleri doğruysa?

- Он сказал правду.

Doğru söylüyor.

Потому что это заставляет меня задаться вопросом, о чем еще он сказал правду.

Çünkü başka hangi gerçekleri söylediğini merak ediyorum.

Якобы... Может, он сказал правду? У Стендаля написано, что он был хвастуном.

Konunun başında, yalnızca bir süvari hiçbir kadınla olmadığını söyler.

Но, может, он сказал правду?

Stendhal palavracı olduğunu söylüyor.

Мне нужно одно, что бы он сказал нам правду

İstediğim tek şey Vince gerçeği söylemesi.

С тем тараканом? Он мне сказал правду?

O pislik, gerçeği mi söyledi?

Он должен быть сказал ей правду.

Gerçeği söylemek zorundaydı.

Но почему он не сказал нам правду?

Neden bize gerçeği söylemedi?

Он сказал, что если я не выступлю и не расскажу правду сейчас, это сделает он.

Ve dedi ki, eğer ben gerçeği söylemezsem kendisi söyleyecekmiş.

Он сказал, что использовал свое влияние как командира эскадрильи для того, чтобы убедить вас попытаться совершить маневр Колворда а затем скрыть правду.

Nüfuzunu, sizi bu hareketi yapmaya ikna etmek için ve gerçeği örtmek için kullandığını söyledi.

Он сказал не совсем правду.

Tam olarak gerçeği de anlatmadı.

Если бы я сказал вам правду, он узнал бы ее.

Sana gerçeği söyleseydim anında öğrenirdi.

Моего хорошего друга могут уволить за то, что он пошёл на телевидение и сказал там правду.

En iyi dostum kovulmak üzere.

Я знаю, что он сказал тебе правду.

Sana gerçeği söylediğini biliyorum. Ve ona biraz kredi vermeliydim.

Он сказал мне о себе всю правду.

Bana kendisi hakkındaki gerçeği söyledi.

И в тот вечер, когда вы уходили, он сказал вам правду.

Evden ayrıldığın gece sana bu gerçeği anlattı.

Вторая причина. Если бы я сказал ему правду, он бы не принял бы препарат.

Gerçeği söyleseydim ilacı almazdı.

А если он сказал тебе правду, что бы этот препарат сделал с ним?

Gerçeği söylemişse ilacın ona ne gibi bir etkisi olacak?

Он сказал мне правду о Лексе. Он спас Лану.

Bana Lex hakkındaki gerçeği söyledi.

Он пришел требовать ответа, и я сказал ему правду.

Bir yanıt istemek için geldi. Ben de ona gerçeği söyledim.

Если бы он знал, что мы донесём на него, он никогда не сказал бы Хаузу правду.

Adam kendisini rapor edeceğimizi bilseydi House'a asla doğruyu söylemezdi.

А, да, и он сказал, что, ну если я захочу узнать всю правду, то должен поговорить с тобой.

Ah, evet, söylediğine göre, bütün hikayeyi öğrenmek istiyorsam, seninle konuşmalıymışım.

Ну... он не сказал тебе правду.

Yani... Sana gerçeği söylemedi.

поэтому он сказал нам правду.

Eğer yalan söylemek isteseydi, daha anlamlı bir yalan söyleyebilirdi. Bu yüzden Ölüm Tanrısı var.

Если бы он знал, что мы донесём на него, он никогда не сказал бы Хаузу правду.

Vanessa sizi gördü ve onu öldürdünüz mü? Hayır. O da işin içindeydi.

Когда мы рассказали Сэлу Марчетти правду, он сказал, что позаботиться обо всем.

Olayı Sal Marchetti'ye anlattığımızda bu işi halledeceğini söyledi.

Если бы в сердце Матиас был копом, он бы сказал своей девушке правду.

Eğer onda polis yüreği olsaydı, kız arkadaşına gerçeği söylemiş olurdu.

Лейтон будет шантажировать его тем, что он не сказал ей правду.

Ona gerçeği söylemesi için Layton tarafından şantaj yapılacak.

Нет, он сказал мне правду.

Hayır, bana gerçekleri söyledi.

Я говорила с Итаном и, видимо, он сказал тренеру правду.

Ethan'la konuştum ve sanırım koça gerçeği anlatmış.

Мой сын склонен к преувеличениям. Но на этот раз, похоже, он сказал чистую правду, миссис Уиттэйкер.

Oğlum her şeyi abartır, ama bu sefer kesinlikle dürüst davrandığını görüyorum, Bayan Whittaker.

Он сказал, что если вы придете его навестить он скажет вам правду, прямо в лицо и вы сможете вернуться к своей жизни и успокоиться

Eğer onu bizzat görmeye gidersen, gerçekleri senin yüzüne söyleyeceğini ve böylece, senin de hayata devam edebileceğini ve huzura ereceğini söyledi.

Он единственный, кто сказал мне правду.

Bana gerçeği anlatan tek kişi.

И он сказал правду.

Ve doğruyu söylüyordu.

Ну, он, эм... Сказал тебе правду о картине.

Yani sana tablo ile ilgili doğruyu söyledi.

Разве он не сказал правду?

- Gerçeği anlattığı için mi?

Он сказал вам правду.

Doğruyu söylüyor.

Он сказал, что хотя бы я должна знать правду. Что он никого не убивал.

En azından benim gerçeği, yani onun katil olmadığını bilmem gerektiğini söyledi.

Шон, ты слышал он сказал, что Кесслер говорил правду.

Shawn, onun duydun, Kessler gerçeği söylüyormuş.

Хорошо, ты знаешь, когда Тоби сказал, что Рой Кесслер говорил правду, он не имел в виду похищение.

Pekala, Toby, Roy Kessler'in gerçeği söylediğini söylerken, kaçırılmayı kast etmedi.