English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ С ] / Стой там

Стой там translate Turkish

692 parallel translation
Стой там, судья.
Bulundugunuz yerden konusun.
Стой там.
Tam orada dikil.
А ну не стой там, разинув рот, придурок!
Ağzın açık orda durma seni çirkin şey!
Стой там.
Orada dur.
Стой там.
Orada kal.
Стой там!
Bekle!
Просто стой там и заткнись.
Orada kal ve çeneni kapa!
Если быть вулканцем для тебя важнее, тогда стой там и дальше, излагая правила философии Звездного флота и Вулкана и дав своему отцу умереть.
Vulcanlı olmak senin için bu kadar önemliyse, o halde orada kal, Yıldız Filosu ve Vulcan felsefesinin kurallarından ve yönetmeliklerden bahsederek, babanın ölmesine izin ver.
- Теперь стой там.
Şimdi burada dur.
Стой там, Саундер.
Sen kal Sounder.
Не стой там.
Burada durmayın, gelin.
Стой там!
Olduğun yerde kal!
OK, стой там.
Tamam, orada bekle.
Ни звука и стой там.
Kapa çeneni ve bekle orada.
Уже скоро, стой там, ладно?
Neredeyse geldik. Dayan biraz tamam mı?
Ќе стой там!
Orada öyle durma!
не стой там!
Shirley!
Стой, посмотрю, нет ли там женщин.
Kadınları kontrol edeyim. Sorun çıkmasın.
- я сто € л там.
- Orada duruyordum.
Стой вон там. Я пойду искать старика.
Ben yaşlı adamı arayacağım.
Я там сто раз бывал.
Belki yüz kere gitmişimdir.
Стоять там как столб? - Не стой!
- Ayakta durma!
Мэделин, в сотне миль к югу от Сан-Франциско есть старая испанская миссия, называется Сан-Хуан-Батиста, и там все сохранено в том же виде, как было сто лет назад. Теперь это музей.
San Francisco'nun yüz mil güneyinde, eski bir İspanyol misyonu var San Juan Bautista adı ve bir müze olarak korundu 100 yıl öncesinin aynısı olarak.
- Стойте там, Вив.
- Kıpırdama.
Да, там золота больше чем на сто тысяч.
Bu seferki çok büyük. 100.000 dolardan daha fazla.
Ну, знаете, там раздельные стойла.
Ayrı ahırları var.
Не стойте там, сделайте что-нибудь.
Orada dikilip durma, bir şeyler yap.
Там будет в сто раз хуже, чем в водовороте.
Girdaptan yüz kat daha kötü olur.
Не стойте там, я замерзла.
Yine mi siz?
Не стойте там, разинув рот, Спок.
Pekâlâ, gevezelik edip durmayın. Sen ve Dr. Wallace işe koyulun.
Стойте там.
Dur orada!
Стойте там!
Orada kalın!
Стойте! Там белая женщина!
- Hayır, hayır beyaz bir kadın var.
А ну, стой там, Нодди.
Dik dur, uykucu.
Ну, если хотите, стойте там.
Pekala Romulus ve Remus şuraya geçin.
Там есть оружейная стойка, и на нем я в основном езжу на охоту.
Jeepimin silahlığı var. Onu genelde avda kullanıyorum.
Держишь курс сто восемьдесят на Сан-Ремо и там меня ждёшь до упора.
San Remo'ya kadar 180 ile gidebilirsin. Ve ben gelinceye kadar beklersin.
Там и стойте!
Bu uzaklık iyi!
Выходишь на улицу, заходишь в бар, усаживаешься за стойку и сидишь там часами, до самого закрытия. С кружкой пива, или с чашкой чёрного кофе, или с бокалом красного вина.
Sokaklarda geziniyorsun gidip bar taburelerine oturuyor ve kapanana kadar, saatlerce önünde bir bardak birayla ya da koyu kahveyle ya da bir kadeh kırmızı şarapla orada duruyorsun.
Там человек сто.
- Yüz kişi falan var herhalde.
╧ там ема гкиайо сустгла сто опоио бяисйотам йаи о пкамгтгс цг.
Dünya gezegeninin içinde olduğu güneş sistemi.
╧ там сто жеццаяи 1 отам тоу епитехгйам.
Lunar Bir saldırıya uğradığında oradaydı.
╪ там пяосцеиыхоуле, есеис ои дуо ха леимете сто йойпит.
İndiğimizde, siz ikiniz kokpitte kalacaksınız.
╪ там пяосцеиыхоум, ха евоуле тис сумтетацлемес циа тгм басг тоус сто жеццаяи 7.
İndikleri zaman Lunar Yedi'deki merkezlerinin koordinatlarına sahip olacağız.
Я присяду за стойку и выпью там.
O zaman barda içeceğim.
Стой там.
Tam orada dur.
Вон там парень в конце стойки в чёрном костюме... Полчаса уже жертву обхаживает.
Barın sonundaki siyah takımlı adam yarım saattir şu kadını itip kakıyor.
Стойте там.
Biz hemen döneceğiz.
Мы идём. Стойте там!
Siz gelmeyin.
Едва ли у одной пары в сто лет есть такой шанс, что бы там ни говорили в книжках.
Ama hikâye kitapları ne derse desin bu yüzyılda bu şansa erişmiş tek bir çift bile yok.
- Мы уже сто раз там смотрели!
Biz oraya 100 kere baktık!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]