English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Я ] / Я не знал его

Я не знал его translate Turkish

520 parallel translation
Я не знал его раньше, но он сам приветствовал меня, сказав, что знал моего отца.
İlk defa görüyordum ama beni selâmladı ve babamın kendisini tanıdığını söyledi.
Я не знал его.
O adamı Burlington'dan tanımıyordum.
Не могу и представить, что когда-то я не знал его имени.
İsmini uzun zamandan beri biliyordum.
Я дал его Айше. Я не знал, что это ловушка полиции.
Polis yemi olduğunu bilmeden onu Ayesha'ya verdim.
Я знал, он не станет платить, но выручит его подпись.
Yaptırmayacağını biliyordum ama tek ihtiyacım olan bir imzaydı.
Я знал уже, о чем он думает, так что не стал принуждать его говорить это вслух.
Kafasından geçeni bilerek ve... onu bana şey deme utancından kurtarmak için...
Я не видел его еще раз, но я знал, что он там был.
İkinci defa görme şansım olmadı, ama onun orada olduğunu biliyorum.
Каким он был? К сожалению, я не очень хорошо его знал.
Ne yazık ki, iyi tanımıyordum.
Так оно и было. Я была в беседке, и он не знал кто я, но... очевидно он знал, что я замужем, потому что он что-то сказал Майклу и тот ударил его.
Ben hala çardaktaydım..... ve beni tanımamıştı..... ama kadın olduğumu fark etmişti..... çünkü Michael'a bir laf etti.
Если бы я знал, где его логово, то схватил бы, не раздумывая.
Nerede saklandığını bilsem, onu ininde kıstıracağım.
Я не знал, как точно описать его.
Tam nasıl anlatacağımı bilemedim.
Я знал, если вы найдете его, жена не спасется.
Eğer parayı bulursanız karımın hiç şansı kalmayacağını biliyordum.
Я не знал, что его сбросят вниз.
Öldüreceklerini hiç düşünmedim.
И я уверена, он знал, что она его не любит.
O sırada, Iris'in onu sevmediğinin farkına vardığından eminim.
Он спросил, не знал ли я его отца. Которого я действительно знал.
Babasını tanıyor muyum diye sordu, ki tanırdım onu.
Я его раньше не знал.
Onu tanımıyordum.
Я его не знал, лишь имя краем уха слышал.
Adamin ismini laf arasinda duymuslugum var. Bilemem yani.
Я его не знал, лишь имя краем уха слышал.
Adami tanimiyorum, ismini laf arasinda duymuslugum var sadece. Bilemem yani.
"Я его не знал." "Лишь имя краем уха слышал."
" Adami tanimiyorum bile. ismini laf arasinda duymuslugum var sadece.
- "Я его не знал." Ага?
"Adami tanimiyorum bile." - Degil mi?
Я его не знал.
Adami tanimiyorum bile.
Я, знаете ли, не слишком хорошо знал его.
Onu pek iyi tanımıyordum.
Я никогда его толком не знал.
çok tanımazdım.
Я его совсем не знал.
Onu pek tanıyamadım.
Его сестра кажется знала их лучше, чем я, но я порвала ее заявление, потому что оно говорило о четырех пломбах и двух отсутствующих зубах, и о старом переломе внизу на левой ноге, о котором никто не знал, потому что отец никогда не хромал.
Kız kardeşi benden daha fazla şey biliyordu ama önemsemedim çünkü ağzındaki iki eksik dişten ve dört dolgudan bahsediliyordu ve kimsenin bilmediği sol bacağındaki eski bir kırıktan kimse bilmiyordu çünkü babam hiç bir zaman topallamadı.
А, да, но я не знал, что это его жена.
Ha, tamam. Ama onun o adamın karısı olduğunu bilmiyordum.
Мы вместе учились в школе, дружили, но всё же я не очень близко его знал.
Lisede arkadaştık, ama yakından tanımıyordum kendisini.
Был еще Сноуден, но я его не знал.
Tek arkadaşım Snowden'di ve onu tanımıyordum bile.
- Нет, я его не знал.
- Hiç öğrenmemiştim ki.
Я этого не знал, и застрелил его.
Ama bilmiyordum ve onu vurdum.
Я почти не знал его.
Onu pek tanımazdım.
Я не думаю, что президент знал что-нибудь об этом. А возможно ли, что кто-то из его людей мог знать?
17 Haziran'daki olaydan başkanın haberi olduğunu sanmıyorum.
Жаль, я не знал его.
Onu tanımak isterdim.
Но я не знал, что я буду делать, когда найду его.
Ama onu bulduğumda ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum.
- Ну, я знал, что она никогда толком не любила его, так что я...
- Onları o kadar sevmedim hiç...
Я не знал, что его нужно приносить, сэр.
Getirmemizin şart olduğunu bilmiyordum efendim.
Должно быть, его подкинул какой-то крестьянин. Я подумал, что я никогда не знал счастья, и сына у меня тоже ещё не было.
Bir oğlum olmazsa asla mutlu olamayacağımı sanıyordum.
Я не знал, что делать с ним дальше, вот и привез его сюда.
- Ne yapacağımı bilemedim ve onu buraya getirdim.
Здесь тоже океана радости не наблюдается. Я же его совсем не знал.
Burasının da fazla eğlenceli olduğunu söyleyemem, tamam mı?
Человек, который никогда ничего не делал спонтанно за все года, что я знал его.
Onu tanıdığım yıllar boyunca hiç kendiliğinden davranmadı.
Я его почти не знал.
Adamı doğru düzgün tanımıyordum bile.
О своем участии в картине я узнал за две недели. Как и не знал, что буду играть оборванного журналиста, фотографа, в попытках объяснить, что к чему и как все его поразило.
Seçilmeden iki hafta öncesine kadar paçavra giyimli, fotoğraflar çeken bir foto muhabirini oynacağım şöyle dursun, burada ne olup bittiğini ve nasıl aklını kaçırdığını açıklamaya çalışan birini oynacağımı bile bilmiyordum.
Я так и знал. Поверить не могу, что его убили, потому что он хотел перемен.
Bir şeyleri değiştirmek istediği için öldürüldüğüne inanamıyorum.
- Ну да, я всегда знал, что он был наемником у мафии в Чикаго, и в Новом Орлеане и так далее, что он убивал чуть ли не с детства, но я и представить себе не мог насчет его собак.
Chicago'daki çetenin kiralık katili olduğunu her zaman biliyordum... ve New Orleans'daki falan... ve çok genç yaşta insanları öldürdüğünü de ama ah... yani, köpekleri hakkındaki şeyleri bilmiyordum.
Тогда я его не знал.
O zaman bilmiyordum, tabii.
Если бы я знал, я не просил бы его
Böyle olacağını bilseydim, ondan bunu istemezdim.
– Я не знал, что его уволят.
- Kovulacağını bilmiyordum.
Я плохо его знал. Скучать по нему не буду.
Onu fazla tanımıyordum ama özlemeyeceğim de kesin.
Я попросил его разузнать об убитой женщине, но он уже все знал о ней.
- Maktülün kim olduğunu bulmasını istedim ama, zaten biliyordu.
- Я не знал, что ты его прослушаешь.
- Ben de birinin dinleyeceğini düşünmemiştim.
Я не знал, что Крамер его не пригласил.
Kramer'ın onu davet etmediğini bilmiyordum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]