Düşünmek translate Spanish
8,694 parallel translation
Biraz düşünmek EDECEĞİM. Tamam. Ne güzel bir adam.
Está bien. ¡ Qué hombre tan encantador!
Gelecek sefer, biz aracılığıyla bunları düşünmek zorunda.
La próxima vez, tenemos que pensar bien estas cosas.
Ayrıca, bu işi kendi başına yaptığını düşünmek beni gerçekten tahrik ediyor.
Además, me... me excita de verdad... pensar en ti haciéndote eso a ti mismo.
Seninle ilgilenmeyi düşünmek beni kızıştırıyor.
Por mi parte estoy muy interesada en fornicar contigo.
10 yıl içinde muhtemelen ikimiz de mezarda olacağız ve başkalarının güzel zaman geçirmesi için koyun bağırsağı temizleyip günlerini geçirdiğini düşünmek istemiyorum.
En unos diez años, es probable que estemos bajo tierra y odiaría pensar que pasaste los últimos años trabajando sin parar en un fregadero limpiando tripas de oveja para que la gente se lo pase bien.
Bunu ikimiz için de düşünmek zorundayım.
Es donde tenemos que pensar por ambos.
Bundan daha olgun olduğumu düşünmek isterdim ama baloda olup da bütün o güzel kızları görmek...
Me gustaría pensar que soy mejor que eso, pero al estar en el baile y ver a todas esas mujeres hermosas...
Düşünmek için duraklamadın bile.
Ni siquiera te has parado a pensar.
Onu düşünmek beni hayatta tuttu.
Pensar en ella me aliviaba.
Ve birlikte olduğumuzda onu memnun ettiğimi düşünmek için nedenlerim var.
Y cuando estamos en la cama... tengo razones para pensar que le satisfago.
Şeytanın avukatını oynamak gerekirse, Bu vakaların ilişkili olduğunu düşünmek kötü bir polis çalışması.
Para hacer de abogada del diablo, si me lo permite, es mal trabajo policial asumir que estos casos están vinculados.
- Tekrar düşünmek mi? - Evet.
- ¿ Reconsiderarlas?
Bunu durdurabileceğini düşünmek çok saçma.
Es absurdo creer que uno puede evitarlas.
Benim düşünmek için vakte ihtiyacım var.
Necesito tiempo para pensar.
Belli ki kendi kasama delik açıp el altından para kazandığımı düşünmek onlara pek zor gelmedi.
Al parecer, no es un salto demasiado grande verme cortar un agujero en mi propia bóveda y hacer algo de dinero a escondidas
- Buna ayaküstü düşünmek deniyor, doğaçlama.
Se trata de pensar sobre la marcha, improvisar.
Buradakinin ergenliği nasıl olacak, düşünmek bile istemiyorum.
No quiero ni pensar en cómo será esta.
Eve dönmeye niyetin falan olmadığı için Razorback'i satmayı düşünmek zorundayım.
Dado que no tienes intención de volver a casa, me veo obligado a considerar vender el Razorback.
Bu odanın bir gün bir Broadway Müzesi olarak düzenleneceğini düşünmek garip mi?
¿ Es raro pensar que algún día este cuarto va a ser recreado en algún museo de Broadway?
Belki bu ölüm yürüyüşünü ne kadar kötü insanlar olduğunuzu düşünmek için kullanırsınız.
Tal vez puedan usar esta oportunidad de marchar a la muerte para considerar cuán horribles son.
Bu odanın bir gün bir Broadway Müzesi olarak düzenleneceğini düşünmek garip mi?
¿ Es raro pensar que algún día recrearán esta habitación en algún tipo de museo de Broadway?
Belki bu ölüm yürüyüşünü ne kadar kötü insanlar olduğunuzu düşünmek için kullanırsınız.
Tal vez puedan usar esta oportunidad de "marcha de la muerte" Para considerar que tan horribles son en realidad
Yeniden düşünmek isteyebilirsiniz.
Puede que quieran reconsiderarlo.
Burada çok yalnız kaldım ve düşünmek için zamanım oldu.
Es muy solitario aquí, y no tengo mucho más que hacer salvo pensar.
Ama sen görmüyorken neler yaptığını düşünmek bile istemiyorsun.
Y no quieras ni pensar en - lo que me hace cuando no estás delante.
Şu hâlimize bak. Hayatımızın sıradaki savaşına hazırlanırken herkesin yapabildiği tek şey Klaus'un sonraki hamlesinin ne olduğunu düşünmek.
En vez de eso, estamos aquí, preparándonos para la pelea de nuestras vidas, y de todo lo que nos podemos preocupar, es de su siguiente jugada.
Aiden'ın ölümünden Klaus'u sorumlu tutan kişi en iyi silahımızı bırakmamıza neden oldu bu da demek oluyor ki Klaus gibi düşünmek zorundasın.
Bueno, quien lo haya culpado de la muerte de Aiden consiguió que sacáramos nuestra mayor arma del juego, lo que significa que vas a tener que pensar como él.
Ben bu Suikastçiler Birliği ve merhametin olmayışını düşünmek için başlamadım buna.
No pedí nada de esto, la Liga de los Asesinos y el no tener piedad.
Hayır düşündüğüm şey Malcolm büyük ihtimalle şu anda düşünmek istediğin son şeydir.
No, es Malcolm, pero probablemente es la última cosa que quieres oír ahora mismo.
Gittiğinden beri tam bir aydır kendime hayal etmek için izin verdim Merlyn'nin sadece ama sadece yanıldığını düşünmek için.
Mientras estuviste fuera durante casi un mes, me permití fantasear, soñar que quizás, solamente quizás
Roman, olumsuz düşünmek sağlığına kötü gelir...
Esta negatividad no es buena para...
Yaptığım yanlışların sevdiğim kadının ölümünün sebebi olduğunu düşünmek istemedim.
La manera en la que lo maneje, yo no quería ser la razón por la cual la mujer que amo está muerta.
Öyleyse ben de New York'a taşınmayı düşünmek zorundayım, değil mi?
Bueno, entonces supongo que tengo que considerar mudarme a Nueva York, ¿ no?
Geleceğini düşünmek zorundasın.
Piensa en tu futuro.
Bende öyle düşünmek istiyorum.
Me gusta pensar eso.
Biraz düşünmek istedim.
Pensando.
Kötü ruhun fırlatacağı bir başka kişi olmak istemiyorum diye düşünmek beni oldukça kaygılandırdı.
Estaba bastante nerviosa porque pensé "no quiero llevar algo que el Poltergeist pueda lanzar."
Şu anda işi düşünmek istemiyorum.
No quiero pensar en el trabajo ahora.
Evet, belki de böyle düşünmek daha doğrudur.
Sí, quizá esa sea la forma de pensar en eso.
Öyle düşünmek isterim.
Me gusta pensar que sí.
- Çünkü bu konuyu düşünmek istemedim.
Porque no quería pensar al respecto.
Biraz yalnız kalmam gerek, tüm bunların artısını eksisini düşünmek için.
Necesito unos minutos a solas, procesar los entresijos de todo esto.
Artık seni düşünmek istemiyorum.
No quiero pensar más en ti.
Sanırım sadece beş duyu organından fazla düşünmek lazım.
Tienes que pensar que hay más de cinco sentidos.
- Böyledirler diye düşünmek istiyorum ama içimden bir ses büyük ihtimalle değillerdir diyor.
Me gustaría pensar que sí. Pero algo me dice que no.
Benim de başarılı olduğumu düşünmek isterim.
Me gusta pensar que yo he hecho lo mismo.
Bayan Waters, sizin durumunuzdayken ne yapacağını düşünmek zor olmuş olmalı.
Sra. Waters, en la situación en la que estaba, debió de ser muy difícil saber lo que hacer.
- Sayılır. Miles'ın hepimizi seçtiğini düşünmek daha çok hoşuma gidiyor ama.
Aunque me gusta pensar que Miles nos eligió a todos nosotros.
Eğer düşünmek istersen 1 dakikan var.
Si quieres un minuto para pensarlo... te daré un minuto.
Düşünmek için zaman istediğini söylemiştin.
Dijiste que querías tiempo para pensar.
Hissetmek değil, düşünmek değil.
No sentirlo, ni pensarlo.
düşünmek mi 21
düşündüm 122
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşüneceğim 105
düşünmüyorum 81
düşünceler 16
düşünmedim 36
düşündüm 122
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşüneceğim 105
düşünmüyorum 81
düşünceler 16
düşünmedim 36
düşünemiyorum 69
düşünceli 20
düşünme 63
düşünürüm 38
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmeliyim 39
düşünmem lazım 60
düşününce 41
düşünüyorum ki 20
düşünceli 20
düşünme 63
düşünürüm 38
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmeliyim 39
düşünmem lazım 60
düşününce 41
düşünüyorum ki 20
düşünüyordum 129
düşünüyor musun 27
düşünsenize 76
düşünsene 342
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35
düşünüyor musun 27
düşünsenize 76
düşünsene 342
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35