Düşünsenize translate Spanish
698 parallel translation
"Bayan Carozza, ne tesadüf! " Düşünsenize hele bir,
- Señorita Carozza... ¡ Qué casualidad!
Düşünsenize, bu araba önümüzdeki 6 ay boyunca sizin eviniz olacak.
Piénselo, este carromato será su hogar durante los próximos 6 meses.
Bu iki yanımızı birbirinden ayırabilirsek... düşünsenize içimizdeki iyi ne kadar özgür olurdu.
Ahora bien, si estas dos partes pudieran ser separadas... cuánto más libre estaría el bien en nosotros.
Gemiyi karşılamaya bile zamanı olmadı, düşünsenize.
Él ni siquiera tuvo tiempo de acudir al barco. Imagínense.
Jean Valjean ya da Don Kişot'un Ranimax haplarından aldığını bir düşünsenize.
Imagine a Jean Valjean o a Don Quijote... tomando píldoras Ranimax.
Bir düşünsenize.
Impresionante.
- Düşünsenize.
- Fíjense.
Bir düşünsenize Profesör.
lmagíneselo, Profesor.
Bunun gibi bir otelde yataklar nasıl olur düşünsenize.
¿ Se imaginan cómo serán las camas en un hotel como ése?
Düşünsenize, hayatımın önemli bir bölümü düdükler arasında geçmiş.
Una parte importante de mi vida desperdiciada entre silbatos.
Düşünsenize.
Imagínenlo.
Oh, Düşünsenize!
¡ Que alegría!
Düşünsenize, perili bir şato, rutubetli duvarlar, zincir sesleri...
¡ Un castillo encantado! ¿ Se dan cuenta? Murallas oscuras, ruidos de cadenas.
- Bir anlığına da olsa düşünsenize... - Lütfen.
- Imagínese por un momento...
Etkisini düşünsenize!
¡ Menudo efecto!
Düşünsenize, milli güvenliğimiz için ne büyük tehlike!
¡ Piense lo que significaría para la seguridad de la nación!
Bunun kocamın başına geldiğini düşünsenize.
Podría ocurrirle a mi esposo.
Biraz daha makul olamaz mısınız? Üzerimizde oluşturduğunuz endişeyi düşünsenize.
¿ Por qué no sois más tolerantes y tenéis en cuenta la preocupación que nos habéis causado a todas?
Düşünsenize, 3 ay yoklar.
Ellos van a partir por tres meses.
Düşünsenize, bir yerlerde küçük bir eve yerleşeceğiz ve çocuklarımızı yetiştirip hiçbir şey için şüphelenmemize gerek olmayacak.
Imaginen un poco esto : poder instalarse en una pequeña casa y educar a los niños sin tener nunca dudas.
Düşünsenize... İki kadın uçurumun kenarında boğuşuyor.
Imagínelo, esas dos mujeres trepando por el acantilado...
Düşünsenize. Bu kabileyi ilk keşfeden biz olursak ne anlama geleceğini bir düşünün.
Piensen lo que significaría ser los primeros en descubrir esa tribu.
Böyle bir mimariyi düşünsenize, burada, Afrika'da.
Imaginen un edificio como este aquí en África.
Yaptıklarını bir düşünsenize. İki hafta içinde evi terk etti, işi tasfiye etti ve onunla evlendi.
Ha conseguido que lo dejara todo, vendiera su negocio y se casara con él.
Düşünsenize.
Imagínate.
Düşünsenize!
¡ Imagínese!
Düşünsenize, ne kadar kötü değil mi?
Pero piénselo. ¿ No es terrible?
Düşünsenize, ödeneğimi almaya bile arabayla giderdim.
Imagínese, incluso para ir a cobrar el subsidio utilizaba el coche.
Bir de beni düşünsenize, yedi yabancı!
Imagínese yo, que soy extranjera.
Düşünsenize. Cora Teyze ile Alathea Bruce'u izlemeye gittiğimde hikayeyi senariste ben anlatmıştım diyebilirim. Henry'i, yani buluşacağım kişiyi aramama izin verin.
Cuando vaya a ver Alathea Bruce con tía Cora podré decir que yo le conté la historia al guionista.
Resmimin çekildiğini düşünsenize.
Quiero decir, imagínate, querían tomarme una foto.
Bir düşünsenize, herkes çıplak gibi göründü.
Ya me parecía que la gente iba un poco desnuda.
Beni bir düşünsenize, İngiliz kılıçları ve kalkanlarıyla onca insanın arasında.
Precisamente yo bajo el amparo de la caballerosa Gran Bretaña.
Düşünsenize ; emekli aylığı köpeğini beslemeye bile yetmiyor.
Le dan una pensión que no le llega ni para mantener al perro.
Düşünsenize!
Menuda historia.
Lütfen, gelmelisiniz. Düşünsenize, bir insanın, tam ölüm anında uğradığı şaşkınlığın şeklini göreceksiniz.
Verán la forma de un cuerpo... tal y como era entonces, cuando le sorprendió la muerte.
Rahibeyle kalan bir erkek düşünsenize.
Una sacerdotisa no puede alojar a hombres en su casa.
İşin komik tarafı, bunu birde benim söylediğimi düşünsenize.
Y la diversión, si me lo permitís, escasa.
Düşünsenize. Üçünüz de döndünüz.
Solo piense, los tres
Düşünsenize Hindistan'dan onca yolu gelip buraya düşüyor.
Imagínate venir desde la India para estrellarse aquí.
Düşünsenize.
- Imagínate.
Düşünsenize. Bir at ele geçirmişler!
¡ Tienen uno de sus caballos!
Kurtarabileceğiniz hayatları bir düşünsenize.
- Hubieran podido salvar vidas.
O şartlarda böyle bir iş yapmaya zorlandığınızı düşünsenize.
Obligados a trabajar en pésimas condiciones.
Yani dolar. Düşünsenize.
Perdón, dólares.
Düşünsenize bir şişe parfümün karşılığında 12 muz geliyor.
¿ Se da cuenta de que por una botella de perfume se consiguen 12 bananas?
Tüm ağaçların kitap basmak için katledildiğini düşünsenize.
Piensa en todos los árboles que cortan para imprimir libros.
Her gün birinin ayı öldürmek için çaba sarf ettiğini düşünsenize...
Imagínate que cada día uno tuviera que tratar de matar la luna.
Bütün o ağırlığı düşünsenize?
¡ Calculen todo ese peso!
Öyle olmasını istiyorsan sondaj makinesini kurarım. Ama içerideki o adamı düşünsenize, yedi koca gün!
Pero el hombre que hay ahí abajo...
Düşünsenize.
Piénselo.
düşündüm 122
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşüneceğim 105
düşünmüyorum 81
düşünceler 16
düşünmek 24
düşünmedim 36
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünün 108
düşüneceğim 105
düşünmüyorum 81
düşünceler 16
düşünmek 24
düşünmedim 36
düşünemiyorum 69
düşünceli 20
düşünme 63
düşünürüm 38
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmeliyim 39
düşünmem lazım 60
düşününce 41
düşünüyordum 129
düşünceli 20
düşünme 63
düşünürüm 38
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmeliyim 39
düşünmem lazım 60
düşününce 41
düşünüyordum 129
düşünüyorum ki 20
düşünüyor musun 27
düşünsene 342
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35
düşünebiliyor musunuz 47
düşünüyor musun 27
düşünsene 342
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35
düşünebiliyor musunuz 47