English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ D ] / Düşünmüyorum

Düşünmüyorum translate Spanish

8,444 parallel translation
Düşünmüyorum, öyleyim.
No lo creo, lo soy.
- Yanıldığımı düşünmüyorum.
No creo que esté equivocado.
- Bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum.
No sé si es una buena idea.
Onu gerçekten tanıdığımı düşünmüyorum.
Creo que no la conocía.
Bunu size nasıl izah edebileceğimi bilmiyorum. Ama müşterilerimin doğru düzgün bir ilgi gördüklerini düşünmüyorum.
No sé cómo plantear esto, pero no veo que mis cuentas estén recibiendo la atención correcta.
Ferg Donnelly'nin bu işte iyi bir partner olduğunu düşünmüyorum.
Bueno, no creo que Ferg Donnelly sea una buena elección.
Ben öyle düşünmüyorum.
- No, no lo creo.
Büyüklerin her zaman neler olduğunu bildiğini düşünmüyorum, neler olduğunu bildiklerini söyleseler bile.
No creo que los adultos siempre sepan lo que sucede, aún cuando dicen que lo saben.
Dediğim gibi, büyüklerin her zaman neler olduğunu bildiğini düşünmüyorum,
Es como yo dije. Los adultos no saben lo que sucede, aún cuando piensan que lo saben.
Everett bilmediğim bir şey biliyorsan ki ben Bay Carton'un testislerindeki tüpleri ayırmanın, onun bağımlılığını tedavi edeceğini düşünmüyorum.
Everett, a menos que sepas algo que yo desconozco, no veo cómo cortando los tubos de sus testículos sanará al Sr. Carton de su adicción a la morfina.
Hiçbir şey düşünmüyorum.
No estoy pensando en nada.
1000 $'lik takım elbisenle kalbinin derinliklerinden gelen iyilikle savaştığını düşünmüyorum.
He dicho que no te veo trabajando de todo corazón en tu traje de 1.000 dólares.
Radarlarının henüz hava kuvvetlerimizi saptadığını düşünmüyorum.
No creo que sus radares puedan detectar a nuestros aviones.
Ben düşünmüyorum ama onlar öyle düşünecek.
No, pero... ellos sí lo creerán.
- Artık onu düşünmüyorum bile!
- ¡ Ahora ya no pienso en ella!
Bak, artık neler olduğunu biliyorum söylemem gerekir ki, büyütülecek bir şey olduğunu düşünmüyorum.
Mira, ahora que sé lo que realmente está pasando, Tengo que decir, yo no creo que sea tan grande de un acuerdo.
Annemle benim evimde takılıp, seks yapıp, burrito yemenin havalı bir şey olduğunu düşünmüyorum.
Yo no creo que es que para ser fresco con mi mamá pasar un rato en mi casa a tener relaciones sexuales, comer burritos?
Bu durum göz önüne alındığında bardağın dolu olduğunu düşünmüyorum.
Aunque, teniendo en cuenta la situación, No estoy muy seguro de lo que está lleno de.
İltifat etmek istediğini düşünmüyorum,
Pero el punto es... Pero el punto es... A, no creo que lo dijiste como un cumplido,
Korku doktorlarının cesetleri çalan insanlar olduğunu düşünmüyorum.
No creo que Los Doctores del Terror sean los que estén robando los cuerpos.
Kadın tavlamakla bir sorunun olduğunu düşünmüyorum.
No creo que tengas problemas para seducir mujeres.
Bill'in bizi kabul edeceğini bile düşünmüyorum.
No veo a Bill aceptándonos.
- Frank'i adaylık için düşünmüyorum.
No veo a Frank de esa manera.
Bayağı bir şeyi hiç düşünmüyorum, Jon.
No pensé muchas cosas, Jon.
Sadece senin için yeterince iyi olduğunu düşünmüyorum. Bence o da diğer herkes gibi.
Sólo que no creo que sea bastante para ti,... creo que es como cualquier otro.
Evet, bugün gitmeyi düşünmüyorum.
Ya, no creo que hoy vaya a ir.
Bu manyak karıyı dirilteceğimize Kol'u mu diritsek diye düşünmüyorum değil.
No puedo evitar pensar que deberíamos estar usando esta oportunidad para resucitar a Kol, y no a esa perra estúpida.
Seninle olduğumda, sadece seninle işi ya da görevi ya da başka bir şeyi düşünmüyorum.
Cuando estoy contigo, solo contigo. No pienso en el trabajo o en la misión o...
Evet, Komiser Lance sana sırtını döndü. Ama sırf teşekkür alabilmek için Arrow olduğunu düşünmüyorum.
Sí, el capitán Lance te está cerrando las puertas, pero no me creo que seas Arrow para que la gente pueda decir "gracias".
Hiçbir şeyi düşünmüyorum, biliyorum.
No creo nada, lo sé.
Ve değişir. Sadece Oliver'a olacağını düşünmemiştim. Hâlâ da düşünmüyorum.
Nunca imaginé a Oliver... todavía no puedo imaginar...
Evet ama... Yasal olduğunu düşünmüyorum.
Sí, yo, no creo que sea de fiar.
Sadece söylüyorum. Seni o manyakla aynı odaya koyarak çok iyi bir şey yapacağımızı düşünmüyorum.
Sólo digo que no creo que nos estemos haciendo ningún favor poniéndote en un cuarto con ese maniático.
Aslında kendimi hiç düşünmüyorum.
De cierta manera, soy altruista.
Henüz ulaşamadım. Geminin sinyal sistemini sıfırlıyorum. Ama bunun kargo gemisi olduğunu düşünmüyorum.
Estoy reseteando el sistema de señal de la nave pero, no creo que esta sea una nave de carga para nada.
İkincisi kötü bir şey yaptığımı düşünmüyorum.
Segundo, estoy seguro que tú has hecho cosas peores.
Ben de istemiyorum. Ama Huck'ın yanlış bir şey yaptığını düşünmüyorum.
Creo que Huck no ha hecho nada malo.
Ben düşünmüyorum.
Yo no.
Artık bu konu üzerinde düşünmüyorum.
Ya no pienso sobre esto.
Diğer dedektifler Waits'i homoseksüel olarak tanımlamış ama ben böyle düşünmüyorum.
Los demás detectives creen que Waits es homosexual, pero yo creo que no.
Bunun münasip olduğunu düşünmüyorum.
No creo que esto sea apropiado.
Onun öylece gideceğini de düşünmüyorum.
Y no creo que vaya a desaparecer.
O çocuğu tepeye çıkarmış olabileceğini düşünmüyorum.
Creo que no pudo haber subido al chico a la colina.
- Sadece konuşması gerektiğini düşünmüyorum!
- ¡ Es solo que no creo que deba hablar!
Bill'e ne olduğunu gördün. Onun şuan iyi bir bakış açısına sahip olduğunu düşünmüyorum.
Pero dado lo que sucedió con Bill no creo que tenga la mejor perspectiva ahora mismo.
Hiç de öyle düşünmüyorum.
No tengo una mente criminal.
Kim olduğumu bilseniz bile onlara söyleyeceğinizi düşünmüyorum.
No creo que les contase quién soy, incluso aunque lo supiera.
Hiç kendimi düşünmüyorum.
No tener... No tener que pensar por mi cuenta.
Öyle olduğunu düşünmüyorum.
No sé.
- Uğraşıyoruz bunu bir hakaret olarak düşünmüyorum.
- Vamos a.... Yo no... - No, te fuiste...
Hayır, düşünmüyorum.
No.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]