Düşünün translate Spanish
5,666 parallel translation
Düşünün.
Pensamientos.
Ah, ama düşünün, sizin için ne kadar utanç verici olurdu.
Pero piense lo vergonzante que sería para usted.
Düşünün ki, çocuğunuza ninni söyleyip yatağına yatırıyorsunuz. Ve ardından evinizde patlayan yüksek kalibre mermilere karşı bir siper olarak kullanılıyor.
Imagínate cantar una canción de cuna a tu hijo, al meterlo a la cama, y luego tener que protegerlos, cuando una ráfaga de balas de alto calibre que, literalmente, entran hacia tu casa.
Aptal durumuna düşmeden bir düşünün!
¡ Piensa antes de ser un estúpido!
Eylemlerim hakkında ne düşünürseniz düşünün ben bir beyefendiyim.
Sea lo que sea lo que piense de mis acciones, soy un caballero.
- Nasıl? Düşmanınız gibi düşünün.
- Pensar como el enemigo.
Ben yokken söylediklerimi bir düşünün, alıştırma için.
Mientras que yo me haya ido Quiero que pienses en lo que dije. Como ejercicio.
Lütfen harika evinizde oturmamızı bir düşünün.
Consideran dejarnos vivir en su hermoso hogar.
Son zamanlarda Danimarka'da olan olayları bir düşünün. Liberaller gücüne güç katıyor. Kral ise at gösterisini izlermiş gibi öylece oturuyor.
Piense en lo que sucede ahora en Dinamarca, donde los liberales ganan más y más poder... y el Rey se encuentra al margen, como un caballo de desfile.
Ama bu da yetmiyorsa şunu düşünün.
Pero si eso no es suficiente, entonces consideren esto.
Kozmik zamanın bir göz açıp kapamasında, yaklaşık 15-20 bin yılda gri kurtları, bugün çok sevdiğimiz tüm köpeklere çevirdik. SİL Bunu bir düşünün.
En un parpadeo de tiempo cósmico, sólo 15.000 o 20.000 años, transformamos lobos grises en todas las clases de perros que amamos hoy día.
Dünya üzerindeki yaşam biçimlerinin çoğuyla karşılaşmadığımızı düşünün.
Piensen en eso... todavía tenemos que hacer contacto con la mayoría de las formas de vida terrestre.
Başlıkları bir düşünün :
Piensa en el titular :
Şu şekilde düşünün yazılarınızı geliştirecek daha çok vaktiniz olacak.
Piénselo de esta manera... tendrá más tiempo para dedicarle a sus escritos.
Bununla nerede karşılaştıysanız, çıkarınız ne olursa olsun neye ihtiyacınız olduğunu düşünürseniz düşünün bunu gördüğünüzü bile unutmalısınız.
Donde sea que se cruce con esto, cual sea su interés, cual sea la necesidad... que crea tener, - debe olvidar que alguna vez lo vio.
Bunu mini bir tatil olarak düşünün.
Piense en ello como un mini vacaciones.
Ben bir tamirci olduğunu düşünün,
Me imagino que usted es un mecánico.
Lütfen, düşünün.
Por favor, piénsalo.
Amerika askerlerinin düştükleri umutsuzluğu bir düşünün.
Piensen en la desesperación que las tropas americanas deben haber sentido.
Bunu, dişleri olan bir kasırga gibi düşünün.
Piénsenlo de esta manera, se trata de un tornado con dientes.
Düşünün bir, 20 yıldan fazla süren beraberliklerine şahit olup da sağlıklı bir hayat sürdüklerini mi sanıyorsunuz?
Según su opinión, tras verlos juntos durante 20 años ¿ cree que han tenido una buena vida juntos?
Bayan Abecassis, detaylıca düşünün.
Sra. Aboukassis, piénselo con cuidado.
Fransa'yı bir düşünün ve hükümdarına bir şey olursa nasıl acı çekeceğini.
Uno debe pensar en Francia... y en cómo sufriría si algo le llegara a ocurrir a su gobernante.
Kendi adamıma böyle davranıyorsam düşünün size ne yaparım.
Si así trato a mis propios hombres, imagina lo que haré con ustedes.
Önümüzdeki birkaç gün boyunca evde yapacaklarınızı düşünün.
Llamen a sus familiares y organícense.
Wyoming'de olduğumuzu düşünün ve ovanın ortasında duruyoruz. Ve bir an için çitlerin doğru yerde olduğunu farz edelim.
Pretendamos que estamos en Wyoming y estamos en medio de la pradera y asumamos por un momento que la valla está en el lugar correcto.
- Kez düşünün.
- ¿ Te das cuenta?
Ben şimdi bir uzman cenaze duyuyorum, düşünün.
Me he vuelto especialista en asuntos funerarios.
Bu gerçek mi? - Düşünün. Üç gün içinde geri bu uçağa gitmek zorunda.
Y pensar que en 3 días hay que volver a coger el avión.
Muhabbetleri düşünün.
Piensen en el sexo!
Her biriniz birer olumsuzluk düşünün ve ateşte yakın.
Cada uno piense en algo negativo y quémelo.
Eğer bebek Lassiter şeytani gözlerle doğarsa dünya için en hayırlısını düşünün.
Si el bebe Lassiter sale con los ojos de Belcebú, piensen en lo que es mejor para el mundo.
Ne yapılabilirdi bir düşünün.
Piensen en lo que podría hacerse.
Bir düşünün, 2000 yıldan fazla bir süredir onu gören ilk kişiler olabiliriz.
Piénsalo, podríamos ser los primeros ojos que vemos su nombre En más de 2,000 años.
Bu mekanın 275 milyon yıl önce neye benzediğini bir düşünün. Yaşamla dolup taşan adalarla benek benek olmuş enerjik ve tropik bir iç deniz olduğu zamanlarda.
Imagina el aspecto de este lugar hace 275 millones de años, cuando era un vibrante mar tropical interior, salpicado de islas y rebosante de vida.
Bir düşünün...
Piensa en ello...
Bu radikal iklim değişimlerinde hayatta kalabilmek için atalarımızın ne kadar becerikli olması gerektiğini bir düşünün.
Imagínate lo ingeniosos que tuvieron que ser nuestros antepasados para poder sobrevivir estos radicales cambios climáticos.
Yaşam mesajını bir sonraki ondan sonraki ve onlardan da sonraki nesillere aktaracak kadar hayatta kalmayı başarmak için atalarımızın ne kadar dirençli, becerikli ve şanslı olmaları gerektiğini bir düşünün.
Piensa en lo duros, ingeniosos y afortunados que todos nuestros incontables antepasados tienen que haber sido para sobrevivir lo suficiente para pasar el mensaje de la vida a la siguiente y la siguiente... y la siguiente generación, centenar de millones de veces...
Bir düşünün! Güneş ışığını buza dönüştürmek...
Piensen en ello, la luz solar convertida en hielo.
Düşünün, yalnızca iki hafta önce Paris bir Alman askeri için rüya atamaydı.
Cuando pienso que hace dos semanas París era lo mejor que podía sucederle a un soldado alemán.
Bir düşünün General.
Reflexione, General.
- Sonuçlarını düşünün.
¡ Piense en las consecuencias!
Onur meselesi olarak düşünün.
Piense en ello desde el punto de vista del honor.
Bu soruya cevap vermeden önce lütfen üzerinde düşünün.
Por favor, piensen ello, cuando respondan a la cuestión.
Şu şanslı azınlıkları düşünün.
Imagine a esos pocos afortunados.
İstemediğinizi biliyorum ancak durumunu bir düşünün.
Sé que usted no quiere, pero considere su posición.
Ama düşünün beyler böyle asil ruhluluktan gelen sonuçları düşünün.
Pero piensen caballeros, piensen en las consecuencias de este altruismo.
- Kalanlarımızı düşünün.
Piensa en el resto de nosotros.
Bunu bir barkod olarak düşünün.
Piensen en él como un código de barras.
Kendi hayatlarınızı düşünün.
Piensen en sus propias vidas.
Bir düşünün...
Piénsenlo.
düşününce 41
düşündüm 122
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünmüyorum 81
düşüneceğim 105
düşünceler 16
düşünmek 24
düşünmedim 36
düşündüm 122
düşünüyorum 297
düşünüyorsun 44
düşün 451
düşünmüyorum 81
düşüneceğim 105
düşünceler 16
düşünmek 24
düşünmedim 36
düşünemiyorum 69
düşünceli 20
düşünürüm 38
düşünme 63
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmem lazım 60
düşünmeliyim 39
düşünüyorum ki 20
düşünüyordum 129
düşünceli 20
düşünürüm 38
düşünme 63
düşünüyor 23
düşüneyim 58
düşünmem lazım 60
düşünmeliyim 39
düşünüyorum ki 20
düşünüyordum 129
düşünüyor musun 27
düşünsene 342
düşünsenize 76
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35
düşünebiliyor musunuz 47
düşünsene 342
düşünsenize 76
düşünüyorum da 210
düşündüm de 330
düşündüğüm gibi 49
düşün bunu 33
düşündüm ki 259
düşün bakalım 35
düşünebiliyor musunuz 47