Yeterince yakın translate Portuguese
286 parallel translation
Birkaç kez dilimin ucuna gelmişti, ama seni yeterince yakın bulamıyordum.
Quase disse algumas vezes, mas nunca parecia próxima o suficiente.
- Evet ama yeterince yakın değiliz.
- Mas ainda estamos longe.
Görsel bağlantı için yeterince yakın olmalısın.
Está suficientemente perto para um contacto visual.
- Yeterince yakın.
- É o suficiente.
Ama yeterince yakın değil, öyle mi?
Mas não perto o suficiente, é isso?
Biz yeterince yakınız. Bunu görürler.
Porque é que nos escolheram a nós?
- Yeterince yakın.
- É suficientemente perto.
Bilmiyorum. Yeterince yakın değiliz.
- Não sei, ainda estamos longe.
- Yeterince yakın değil. Bu SkyCutterlar çok manevralıdır.
Aqueles SkyCutters são muito manobráveis.
Yeterince yakın.
É suficiente.
- Yeterince yakın.
- Anda lá perto.
Yeterince yakın.
Anda lá perto.
Bu da yeterince yakın!
O meu marido vende sapatos de mulher.
- Sadece yeterince yakın değiller.
- Mas ainda não estão próximos.
Yeterince yakın!
Já está!
Sana yeterince yakın olamadığımı düşünüyorum.
Sinto que não podemos ser próximos.
Doğru te-te-te teşhis için bunun yeterince yakın olduğundan emin misiniz?
Acha suficiente para uma identificação categórica?
Bu tür konular için yeterince yakın değildik.
Não tínhamos essa intimidade.
Dansla alakası yok, atlama zıplamaya yeterince yakın değil.
Dança a mais, cambalhotas a menos.
- Veridian 3 yeterince yakın değil.
- Veridian 3 não está muito perto.
- Hükümet işine yeterince yakın mı?
- Já chega de trabalho governamental?
Bu yeterince yakın.
Anda lá perto.
Komşular yeterince yakın ama akrabalarım çok dağınık, yani gerçek bir angarya.
Os vizinhos estão próximos, mas os meus familiares estão dispersos, é uma carga de trabalhos.
Bu yeterince yakın.
Foi bastante perto.
Yeterince yakın Garak.
Não te aproximes mais, Garak.
Eğer Uzak Takım'ın tutulduğu yerin yeterince yakınına ışınlanırsak, Mokra gereken reaksiyonu gösterene kadar, içeri girip, onları çıkartabiliriz.
Se pudermos nos transportar perto o suficiente de onde o grupo avançado está a ser mantido, podemos ser capazes de entrar e sair de lá antes que os Mokra tenham hipótese de reagir.
Bunu yeterince yakın zamanda öğreneceksin.
Depressa vais descobrir isso.
Burası yeterince yakın.
Já chega.
- Yeterince yakın, umarım.
- A suficiente. Espero.
Doktor'un aygıtını kullanmak için, yeterince yakınına yaklaşabileceğimize inanıyorum.
Acredito que eu seria capaz de chegar perto o suficiente de Kes para usar o dispositivo do Doutor.
- Pekala... yeterince yakınım.
Ok, já estou muito perto.
Yeterince yakın.
Perto. Está bem.
Yeterince yakın.
Quase.
Resimler yeterince iyi değilse, yakın değilsin demektir.
Se suas fotos são boas o suficientes, Deus é que foi bom.
Yeterince derin kazdığında küreği bırakmasını, sigara yakıp dua etmesini söylerler.
Quando escavar que chegue, dizem-lhe para pousar a pá, fumar um cigarro e dizer as orações.
Yakında yeterince uyuyacaksın.
Vais dormir não tarda nada.
Yeterince yakıtın yok idiyse, neden geri dönmedin?
Se não tinha combustível, por que não regressou a Pearl?
İşimiz sürekli yakın temas gerektiriyor, yeterince dikkatli olamıyoruz.
Temos tantos contactos próximos que todo o cuidado é pouco.
Bence burası yeterince yakın.
Rapazes, seja onde for, é aqui perto.
Ancak artık, General Tojo'nun böbürlendiği kaynaklar, avuçlarından kaymakta Japonya'ya çok da yakın olmayan okyanusun altında kalmaktaydı. Savaş çarklarını döndürmek için yeterince mal tedarik edilemiyordu.
Mas agora que os recursos que o General Tojo alardeara que iriam jorrar das suas conquistas, estavam mais perto do fundo do mar do que do Japão, o que ia para o Japão não chegava para a máquina de guerra.
Yeterince denize yakın değil.
Não é suficientemente perto.
Yeterince yakıtımız yok. Dünyanın uygun konuma gelmesi lazım. Bu da üç hafta sonra olacak.
Não temos combustível suficiente até a Terra... estar na posição correcta daqui a três semanas..
Bağlantı kurmak için yeterince yakın oluruz.
Acho que ficarás próximo o suficiente para fazeres a ligação.
Umarım yakın kaderinin ehemmiyetini yeterince takdir edersin.
Espero que dê valor à sorte que o espera.
Yeterince yakın.
É o suficiente.
Gerçek yakın temas için yeterince yaklaşacağımı umuyorum.
Espero chegar perto para fazer contacto real.
Eee, bence yeterince yakışıklısınız.
Eu acho-o muito bonito.
Hayır ama, abim yakınlardaysa asla yeterince dikkatli olamazsın.
Com esta remessa não, mas com o meu irmão por perto, todo o cuidado é pouco.
Parçalar birbirine çok yakın. Yeterince boşluk yok.
Não há espaço suficiente.
Silahı kalçasının üstünde duruyor ve yeterince yakışıklı birine benziyor.
- Ainda tem a arma no coldre. Parece um tipo simpático.
Yeterince yakın.
Muito perto.
yakın 111
yakında 470
yakında görüşürüz 149
yakından 16
yakınlarda 19
yakında bitecek 16
yakın onu 19
yakın zamanda 23
yakına gel 23
yakında burada olur 18
yakında 470
yakında görüşürüz 149
yakından 16
yakınlarda 19
yakında bitecek 16
yakın onu 19
yakın zamanda 23
yakına gel 23
yakında burada olur 18
yakınlaş 16
yakında öğrenirsin 19
yakında mı 21
yakında hava kararacak 20
yakında öğreniriz 28
yakında ölecek 18
yakından bak 36
yeter 2697
yeterli 197
yeter ki 28
yakında öğrenirsin 19
yakında mı 21
yakında hava kararacak 20
yakında öğreniriz 28
yakında ölecek 18
yakından bak 36
yeter 2697
yeterli 197
yeter ki 28
yeter artık 870
yeterince 87
yeterince iyi 39
yeterli mi 69
yetersiz 30
yeter ama 52
yeter mi 66
yeter be 35
yeterince var 24
yeter bu kadar 135
yeterince 87
yeterince iyi 39
yeterli mi 69
yetersiz 30
yeter ama 52
yeter mi 66
yeter be 35
yeterince var 24
yeter bu kadar 135