English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ A ] / Açın şunu

Açın şunu translate Russian

229 parallel translation
Açın şunu!
Откройте дверь!
Açın şunu!
Полиция!
- Pekala, açın şunu.
Хорошо, откройте.
Açın şunu!
Откройте!
Açın şunu? - Lins!
- Линдси!
Açın şunu!
Ответьте мне кто-нибудь.
Bekle! Açın şunu!
Эй, открой!
Açın şunu!
Откройте витрину!
Açın şunu!
Открывайте!
Tamam, açın şunu.
Хорошо, закутайся.
Açın şunu. Çok kötü bir gece geçiriyorum.
У меня была паршивая ночка.
Hadi! Açın şunu!
Откройте!
Açın şunu.
Открывай.
Pekala sizi ibneler, açın şunu.
Хорошо, гомики, выпускайте.
Açın şunu.
- А ну-ка, сынок, открывай.
Açın şunu!
О, Господи!
Al bunu git! Çekiç mi kullanırsın yoksa balta mı kullanırsın bilmem. Aç şunu.
возьми и сейчас же открой её.
- Kırın, kırın şunu! - Kanun namına kapıyı açın!
Ломайте!
Haydi, açın şunu.
Скорее! Открывайте!
- İlk olarak şunu açın.
- Откройте сначала этот.
- Sıçratalım şunu. - Kaptana söyle denize açılmak istiyoruz, anladın mı?
- И передай капитану, что мы рвёмся в море.
Beyler, şunu açıkça anlayın, hiçbir metod kasa açmada % 100 işe yaramaz.
Ребята, одну вещь я должен сказать сразу. Ни один метод не дает стопроцентной гарантии.
Sanki Tanrı tarafından lanetlenmiş gibi... anneliğinin acısını çeker gibi... trenin onu kaçınılmaz kabusuna götürürken... çıkardığı ritmik piston seslerinde... çıkarttığı delirtici seslerde şunu duyuyordu mahvolmuş olan Mariannina...
... символ целомудрия наших женщин, и сцепившей руки на животе,.. ... который Господь обрёк на сладкие муки материнства. А поезд нёсся вперёд, как нескончаемый кошмарный сон,..
Hiç değilse şunu açıklayın, bu sabah iki kere telefon eden siz miydiniz?
Ответьте, хотя бы, это вы мне звонили утром?
Kes şunu Bruno. Elimi acıttığının farkında mısın?
Хватит, Бруно, мне больно!
Eğer benimle evlenirsen, Kont'un hazinesine birlikte sahip olabiliriz ve kasabanın kontrolüne de. Kapat şunu! Gözlerimi acıtıyor.
Если ты станешь моей женой мы завладеем сокровищами графа и властью над городом.
Aç şunu. Tanrının cezası...
Открывай её!
Kartıma erişemiyorum. Şunu açar mısın? - Aç lütfen.
Тогда я выгружу все это на пол.
Kapağı aç. Şunu al. Taşıma bantını çıkar.
Станьте здесь, снимите это, наклонитесь вот так расширьте это, поверните голову, кашляйте.
Aç şunu! Aç şunu! Gitmem gerekiyor ve soytarılığın lüzumu yok.
Эй, открой, мне надо в туалет!
Şimdi Mrs. Sweedler, anlayışınıza sığınarak olaya geniş açıdan bakarsak şunu düşünmeden edemiyorum bundan bir nebze de olsa hastane sorumlu o korkunç ve trajik kazadan.
Миссис Свидлер, со всем благоразумием и чувствительностью. ... и принимая во внимание положение дел я считаю что больница в какой то мере должна компенсировать ущерб другой, еще живой жертве этой ужасной, ужасной трагедии.
Ve şunu açıkca görebiliyorum ki kızımın bir teline zarar gelirse kendine yeni bir iş arıyor olacaksın! Duydun mu beni? Bir teline bile.!
Вы останетесь без работы, если с головы моей дочери упадет хоть один волосок, слышите?
Hadi ama, açın şunu!
Возьмите трубку.
Ama şunu unutma bu dizayna karşı durmak istemen hiç umulmadık bir şekilde o dizaynın acımasız bir şiddetle seni geri bulmasına sebep olur.
Но помни... пытаясь перехитрить план... или презирая его... ты можешь навлечь на себя беспощадный гнев смерти.
Açın şunu!
Откройте это!
Sonra mesela ben ölürsem uzun bir hastalık sürecinden sonra ve sen benim için methiye yazısı yazacağın zaman masanın çekmecesini açınca benim bıraktığım notu bulup şunu okuduğunda "Her zaman senin yanında olacağım" yine de tek bir gözyaşı damlası bile dökmeyecek misin?
И даже, если я умру... после долгой болезни... а ты будешь писать свою надгробную речь.. и откроешь ящик стола, и найдёшь мою записку со словами : "Я всегда буду с тобой"... и даже после этого не сможешь пролить ни одной крохотной слезинки...
Çünkü şunu biliyorduk Açık Kaynak hikayesi inandırıcıydı özellikle Linux un hikayesi doğrultusunda güvenilirdi, biz bağımsız yazılım satıcılarından taahhütler alacaktık uygulamala portlarını bu platformlara koymak isteyeceklerdi ve aslında biraz endişeliydim çok savunmasız bir pencerenin içindeydik açık kaynak kampanyasını duyurumuzla zaman arasında çok savunmasız bir aralık
Потому, что мы знали, что для того, чтобы сказка Открытых Исходников стала былью, и особенно, чтобы сказка Linux стала былью, нам нужны обязательства независимых поставщиков, по портированию их приложений на эту платформу и я, вообще то, был обеспокоен.
MasaIarın üstünde dans etmeyeceğine söz ver. Aç şunu.
- Только обещай не танцевать сегодня столах.
- Şunu açın!
Выпустите меня!
Hey, siz ikiniz şu eşcinsel takışma seansınızı biraz kesip neden şunu açıklamıyorsunuz?
Хей. Деревянные колья.
Bay ve Bayan Forman, bizim için şunu açıklar mısınız?
Мистер и Миссис Форман, могли бы вы разрешить наш спор?
Şunu söylemeliyim, şimdi daha açık görüyorum ki... siz bu mücadeleye... Ajan Mulder'dan daha hazırlıklıydınız.
Я должна сказать, теперь я поняла... что вы были лучше подготовлены для этой задачи... чем даже агент Малдер мог быть.
- Açın şunu!
- Откройте!
Vicdanınızın yanıtı ne olursa olsun şunu bilin ki bu benim açımdan hiç de yaşanası bir hayat değildi.
Что бы ни говорила ваша совесть, я считаю такую жизнь недостойной.
Aç şunu. ... mil, ve Natick şehir sütunları'nın etrafından dönerken Bannon ilk sırada.
Бегуны достигли 11 мили... и в пригороде Нэтик лидирует Беннон.
- Hey, açın şunu!
Откройте! Мы здесь работаем!
Yeter artık, aç ağzını! Ye şunu!
Ешь!
Adamlarınız yardım etsin de şunu doğru tarafından açıp motosikleti çıkaralım ve ne kadar hasar var, görelim.
Попросите вскрыть контейнер и я осмотрю мотоцикл. Вдруг всё ещё поправимо?
Kendisi gene şunu kanıtlamıştır ki : kendisini açığa vuran kendisinin nezakete, insan şerefine ve Anayasa tarafından garanti altına alınmış haklara karşı isterik kayıtsızlığını paylaşmayan herkes ya bir komünist ya da bir Komünist sempatizanıdır.
Он снова доказывал, что любой, кто его разоблачает, любой, кто не разделяет его истерическое пренебрежение к приличиям, к человеческому достоинству и к правам, гарантированным Конституцией - тот либо коммунист, либо сочувствующий коммунистам.
Herkes içeride. Hadi açıklayın artık şunu.
Мне надо идти, но остальные все здесь, так что идите.
Peki şunu bir açıklar mısın, 8 yıl sonra nasıl o kadar aptal oldu da cinayet silahını salonunda, eldivenlerini de çöpte bıraktı?
Если так, то почему через 8 лет он поглупел и спрятал оружие дома, а перчатки – в баке?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]