Işte o zaman translate Russian
1,478 parallel translation
Kıvırcık bıyıklı adam ile köşe masadaki diğer adamın suikast planı ile ilgili konuşmasına işte o zaman kulak misafiri oldum.
" тогда € случайно подслушал, как парень с завитушками на лице рассказывал другому парню за угловым столиком план убийства.
Eğer savaşa doğru bu aşırı hızlı ilerleyiş sızdırılacak olursa, işte o zaman durdurabilir diye düşünüyordum.
Думаю, если работа утечет, она погасит интерес к войне, типа, приостановит.
Sokak görüntüsü, ortaya belki birkaç zenci bebek serpiştiririz işte o zaman iş yaparız!
Да, улица вокруг, можно туда добавить парочку темнокожих ребятишек, ну, а теперь говорите вы!
İşemeye çıkmıştım işte o zaman onu gördüm.
Я отошел сюда, чтобы отлить. И тогда я увидел ее.
Patlarsa, işte o zaman duygun falan kalmaz.
И все, больше ты уже обижаться не сможешь.
Ve işte o zaman yıldırım patlarsa birden. Uyanıyor Pyrrhus'un bir an duraklayan öfkesi.
Откуда ни возьмись, внезапный гром раскалывает местность...
Kumar inişler ve çıkışlarla doludur ve ne zaman ki en iyi el sendeymiş gibi gelir işte o zaman bir sonraki arttırma için zor beklersin. Böylece kayıplarımın ardı arkası kesilmedi.
В азартных играх всегда так, то выигрыш, то проигрыш... и, когда похоже, что у тебя все... все эти ресурсы, ты можешь просто ожидать очередного подъема, и так... так я продолжал гнаться за проигрышами.
¶ yelyena bir bardaktan kan içiyordu... ¶ işte o zaman bir şeylerin yolunda gitmediğini anladım.
Елена хлебала из чашки кровь... Тогда я понял : что-то случилось вновь.
Lightman, nihayet filmi yavaşlatmayı akıl etti ve işte o zaman kadının yüzündeki acıyı gördü.
Лайтмана в конце концов осенило замедлить видео, и тогда он увидел страдание на ее лице.
"... işte o zaman aşkın kuralları gizlenir...
Любви законы тотчас потеряют смысл.
"... işte o zaman kalbim aşktan gizlenir. "
И сердце от любви поглубже затаится. "
Bütün bunlar işte o zaman başladı. Normal bir adet değildi ama, annem için yaptık.
Сначала это была не совсем нормальная традиция, но мы начали её ради мамы.
Evet, işte o zaman paraya sıkışıp Meksika'ya gidişim ve bir gecede 50bin dolar kazanışımın hikayesini anlattığım geceyi hatırladı.
Ну вот, и тогда он вспомнил тот вечер, когда я рассказывал историю о собственном финансовом кризисе, о том, как я ездил в Мексику. Заработал 50 штук за один день.
ve işte o zaman lisedeki "ben" ortaya çıkacak, Dixon Wilson, 17 yaşında, babanın arabasını kullanan "ben".
И там буду я, Диксон Уилсон, 17 лет, за рулем машины твоего отца.
Mükemmel bir tıp fakültesine gidecek kadar şanslıysanız işte o zaman çocuklarım, gerçekten şansınız olabilir.
Если вам посчастливилось поступить в высшую медицинскую школу,
Ve ben bu küçük odaya tıkılıp kaldığım zaman hayatımı ziyan ediyorum işte o zaman ölüyorum.
Когда я торчал в кабинете каждый день, впустую растрачивая жизнь, тогда я умирал.
İşte o zaman kendin söylüyorsun.
Но вы только что сказали.
İşte o zaman, o da Richard'a her şeyi vermek ister.
И потом, она сделает для него все что угодно.
Hiçbir zaman kullanmayacak olmana rağmen o sos paketlerini biriktirmek için 20 yılını harcaman. İşte asıl erdem bu! Sen hastasın Paul, biliyor musun?
Когда 20 лет собираешь пакетики с соусом, которые никогда не пригодятся.
Şey, işte budur o zaman.
Ну вот, я ж говорю.
Tamam işte bir an önce içmeye başlayalım o zaman. Benim içki içmemem gerekiyor.
- Отлично, тогда нам надо поторопиться с выпивкой
iste o zaman inanilmaz bir cerrah olacagini anlamistim.
Тогда я понял, что ты станешь великолепным хирургом.
iste o zaman sana ihtiyacim oldugunu anlamistim.
Тогда я понял, что ты мне нужна.
İşte o zaman seni çaldım!
И вот, когда я украла тебя!
Bir saat içinde 15 kilometre içindeki her yer bu kuraklıkta susuz kalacak. İşte o zaman ben insanlara kendi kaynaklarımdan su vermeye başlayacağım.
В течение часа, при такой засухе, каждый колодец в радиусе 10 миль будет осушён, и я начну раздавать воду из моих собственных запасов.
İşte tam o zaman, hayatı boyunca acısını çekeceği o hatayı yaptı.
И тогда он совершил ошибку, о которой он будет жалеть всю оставшуюся жизнь.
Sonra reklamciliga girdim. iste asil o zaman herkes "Aman dikkatli ol." dedi.
В школе, в армии все говорят тебе быть осторожней... Ты приходишь в рекламный бизнес, и здесь особенно просят быть осторожней!
İşte o zaman -
Потому что...
İşte o zaman McNamara / Troy'daki doktorlarla görüşmeye karar verdim.
Тогда-то я и решила сходить на прием к врачам в клинику Макнамара / Трой.
Mahsun gözleri Mary'ye yalvarır gibi bakıyordu. İşte o zaman anladı.
" И когда ее печальные глаза, умоляюще посмотрели на Мэри прямо из мрака, она все поняла.
İşte o zaman bir hayalet gördüğünü anladı.
Она поняла, что увидела призрака.
İşte o zaman asıl gerçekliğe baktığını anladı.
Она поняла, что в том момент она заглянула в это чувство осознания.
İşte o yüzden ne zaman biri benden bir kurban diye bahsederse kendimi dünyanın en büyük yalancısı gibi görürüm.
И всякий раз, как кто-то называет меня "жертвой"... я чувствую себя самой большой вруньей на планете.
İşte o zaman ailesi, onun döndüğünü anlamış.
его семья поняла, что он вернулся.
İşte Bay Garcia'yı o zaman gördüm.
Вот тогда я и видел мистера Гарсия.
İşte o zaman kızdım.
Вот тогда я разозлился.
Zamanınızı almak istemem, o yüzden, işte...
Не буду тратить ваше время, так что, вот...
İşte o zaman benim, "hayatını kurtaracak 100 şarkı" listemi dinle. Yardımı olacaktır.
"100 песен, которые спасут твою жизнь", он должен помочь.
Tamam, bak, bu bebeği doğurup iyileştikten sonra, o zaman- - İşte o zaman evleneceğiz.
Хорошо, когда мы родим ребенка, и тебе будет лучше, тогда мы поженимся.
o zaman işte, evde eğlenceli olur.
И тогда всё у нас будет хорошо.
- Evet. - O zaman iltifat değildi işte.
Значит, это не комплимент.
Bende, bir ekibim olduğunu sanmıştım, belki o zaman, anla işte.. yükselebilirim dedim. Ama bu bana göre değil.
Я думал что если соберу команду, может я смог бы подняться в иерархии, понимаешь, но это не для меня.
Evet, bahar tatiliyle noel tatilini de eklersen... İşte o zaman aklın iyice başından gidiyor. Haziran, Temmuz, Ağustos Aralık.
На три месяца летом ага, плюс весенние каникулы, рождественские каникулы вот тогда мы действительно на стены лезем июнь, июль, август...
İşte o zaman o sürtüğü sikebiliriz ki uzun süre sikik şekilde kalsın.
Мы можем так отыметь ее по полной, что она такой и останется.
O gün George'un neden işte olmadığını, neden bana gelmek ve savaş zamanı orduya katıldığını söylemek için yolda olduğunu anlamaya çalışıyorum.
Почему Джорджи не был на работе в тот день. Почему он ехал ко мне, чтобы сказать, что идет в армию.
İşte o zaman dedim ki : "Aman be ne olacak!"
Тогда я и подумал, какого черта?
Bilirsin işte, sen ve Nathan hâlâ birbiriniz için ufak şeyler yapıyor musunuz? David ve ben o şeyleri yapmayı uzun zaman önce bıraktık.
Ну, знаешь, ты и Нейтан, вы все еще делаете маленькие вещи друг для друга, а мы с Дэвидом перестали делать это давным-давно.
O zaman işte başka bir fikir.
О, ладно, тогда вот другая.
- İşte o zaman oldu.
- Тогда-то все и произошло.
- İşte o zaman oradan ayrılmalıydın.
- Тогда-то и уходи. Вот тогда тебе и надо было уйти, точно.
İşte o zaman geri çekmeleri için sevdiklerimize güveniriz. Ve bize tutunacak bir şey verdikleri için.
Вот как бывает, когда мы полагаемся на тех, кого мы любим, кто нас сдерживает... и дает нам то, за что держаться.
işte orada 1649
iste orada 22
işte o kadar 74
işte öyle 69
işte o 399
işte oradalar 267
işte oldu 947
işte oradasın 41
işte oluyor 47
işte orda 110
iste orada 22
işte o kadar 74
işte öyle 69
işte o 399
işte oradalar 267
işte oldu 947
işte oradasın 41
işte oluyor 47
işte orda 110
işte onlar 41
işte ordalar 22
işte orası 73
işte olan bu 31
o zaman 2152
o zaman sen 17
o zaman görüşürüz 43
o zaman ben 17
o zaman git 34
o zaman bile 16
işte ordalar 22
işte orası 73
işte olan bu 31
o zaman 2152
o zaman sen 17
o zaman görüşürüz 43
o zaman ben 17
o zaman git 34
o zaman bile 16