Onları bırak translate Russian
1,178 parallel translation
Bence onları bırakıp otuz saniye önceden çıkmalarına izin verelim.
Может, стоит их всех отпустить и дать 30 секунд форы?
Onları bırakıp gidemeyiz.
Мы не можем бросить их.
Angel'ın onları bırakıp gitmesi üzerine o kadar gürültü...
Вся эта "Буря и Натиск" насчет того, что Ангел убегает от них?
Eğer onları safdışı bırakırsanız, tamir süresi de oldukça uzar.
Если сможете унести отрезанные кабели с собой, это задержит восстановление.
Onları rahat bırak.
- И о моей жене. Не будем о них.
- Onları bana bırakın, topu topu 20 - 30 kişi.
Римляне! Их всего человек двадцать.
Onu saf dışı bırakırsak, onları yenilmez yapan iksir de ortadan kalkmış olur.
Тогда он не сможет больше готовить эликсир.
Bilakis, onları özgür bırakıyoruz!
Мы только всех освободим.
- Bırak onları, birlikte yaşayalım.
Брось его. Мы будем жить вместе.
Rahat bırak onları. Hadi gidelim.
Я могу сделать так, чтобы моя гитара звучала, как поезд.
Onları serbest bırakın yoksa size ağlamak için bir "sabab" vereceğiz!
- Ну, вы, гандоны! Освободите Т. и Ф. или вы про кое-шо поплачете!
Onları rahat bırak!
Я больше не боЮсь.
Onları ya bırak ya da uzun yoldan dolaş.
Или вы их оставите...
Bırak onları.
Оставь их в покое.
Onları bana bırak
Покажите им!
- O halde, onları evlerine bırakıyor ve sonrada sevişiyorsun, öyle mi?
- Ты привозишь их сюда и трахаешь?
Bırak onları!
Оставь их!
Onları bana bırakın, Ben veririm.
Оставьте здесь, я потом передам ему.
Onları biraz rahat bırak.
Не мучай их.
Yaşlanmış insanları evlerinden atıp, kürklerini alıp onları fırtınalara bırakırlarmış.
Выгонять стариков и больных на мороз, на съедение белым медведям.
Onları birkaç gün aç bırakın. O zaman doğranmış ceset onlara nefis görünür.
Надо, чтобы свиньи поголодали несколько дней тогда расчлененное тело покажется им вкуснее, чем кэрри пьяному.
Onları adam etmek için yola çıkar fakat fark eder ki, onlar çoktan onarılamayacak hale gelmişler, bu yüzden bırakır gider.
Вначале ей кажется, что может им помочь, но потом она понимает, что они неизлечимы и бросает их.
Bırak sadece çocuğa dokunsunlar Ben de onların gazinosunu ateşe vereyim.
если они только тронут ребёнка, я спалю их казино.
Bırak onlar karar versinler, öyle değil mi?
Это их дело, не так ли?
Quôc, geçen gün işi bir kenara bırakıp kendi özel fotoğraflarını çekeceğini söylemiştin. Neden onları göstermiyorsun?
Куэк, как-то ты сказал, что это вне бизнеса... ты делаешь фотографии для самого себя.
Bırak onları!
Оставь ее!
- Neden o ikisi yardım etmiyor? - Onları rahat bırak.
- А Петер чего не помогает, вообще ни фига не делает.
Cennetteki Krallığını bırakıp bizim ruhlarımızı almak için ve onları senin yanında tutup bizi huzura ulaştırmak için.
Композитор Рейчел Портман С самого рождения жители этой деревни знали, что от них требуется.
Bırakın onları.
Не берите их.
Onları çevirin ve bırakın gitsin.
Ты просто ставишь их, и они начинают двигаться.
Eğer birilerini sağ bırakırsa ismi onlar arasında bir efsane olacak.
Его имя уже стало бы легендой в его родном поселке, если бы он оставил кого-то в живых, чтобы рассказывать ее.
Bırak kendi meselelerini kendileri halletsin. Onlar kocaman çocuklar ve bunu hallederler.
Пусть Доусон и Пейси заботятся о Доусоне и Пейси.
Onları elinden almadan bırak şu zarları.
Убери кости, пока я их не убрал.
Onları tatlı hardal sosu ile yemeyi bırakın, tatlı ekşi sosla da yemeyin!
Хорош поедать их под медово-горчичным соусом. Хватит есть их под острым кисло-сладким соусом.
Marley, Çeneni kapatıp, onları yalnız bırakır mısın? Ne? - Biriyle çıkmıyorsun değil mi?
- Марли, может, заткнешься, и пусть они сами разберутся?
Onları kilise, okul ve havaalanlarına bırakın.
Сложите его в церкви, школе и на полигоне.
bu sanatçılar, onlar bende derin izler bıraktı fırın yüzümde çizgi izleri bırakırken.
Эти артисты оставили во мне такой же глубокий след, какой противень оставлял на моем лице.
Dikkatli ol, onlar yaklaşırken,... garip şifreli işaretler bırakırlar göz önünde yerlere, örneğin telefon direklerine kayıp köpek ve ev hayvanları ile ilgili poster ve duyurular asarlar.
Берегись. Когда они подкрадываются они оставляют секретные кодированные знаки в очевидных местах например, на плакатах или объявлениях о потерянных собаках.
Onları bir budalaya bırakır mıyım sizce?
И я должен оставить все бумаги в руках у какого-то дилетанта?
Onları orada öylece bırakın ve neler olacağını görün.
- Оставьте их так - увидите, что будет.
Hadi rahat bırak onları.
- Пойдем. Им сейчас не до тебя.
Onları yalnız bırak.
Слушай, оставь их в покое.
Bırak önce onlar baksın.
Разреши им сначала всё осмотреть.
Hey, bırak onları!
Не трогай, Эйн.
Onları kutlayın ve bırakın yollarına gitsinler.
Поздравьте их и оставьте их.
Bırak onlar iyilerin savaşını versin birileri büyük savaşı vermek zorunda.
Пусть они борются на стороне добра. А кто-то должен вести войну.
Bırak onları, adamım.
Дайте им уйти.
Serbest bırakın onları.
Освободите их.
Biraz oyuncak ve onları bir parka bırak.
Посади их в манеж.
Onları rahat bırakın.
Оставьте их в покое.
Şimdi endişelenmeyi bırakıp odaya gireyim ve pantolonu çıkartıp onları etkileyeyim.
- Я бы этого и не сказал. - А теперь, ребята, давайте вы перестанете волноваться и просто позволите мне пойти туда и впечатлить их так, что с них штаны попадают.
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak kalsın 58
bırak şimdi 60
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak kalsın 58
bırak şimdi 60