Sen bırak translate Russian
1,122 parallel translation
- Bırak! - Sen bırak!
Это не твои деньги, половина моя!
Beni eve sen bırak.
Рой, отвези меня домой.
- Sen bırakırsan ben de bırakırım.
- Хорошо, я отпущу, если ты отпустишь.
Sen bırakırsan, ben de bırakırım.
Если ты отпустишь руку, то и я отпущу.
Sen bırak o zaman.
Тогда ты уходи.
- Bırak! - Sen bırak.
– Прекрати, осел!
Sen oğlanları bana bırak.
Положись на меня.
Asıl sen bana bırak.
Нет, я займусь.
Bu noktada, Bırakıyorum. sen kazandın.
Ваша взяла.
Sen biraz yüzsüzsün. O sikik dağarcığını bir kenara bırak, evlat.
А ты молодец, парень, доставай свой бумажник.
- Sen bırak.
- Не отдам!
- Sen onu Sherry'ye bırak
Предоставь это Шерри.
Seni burada bırakıyorum, sen gitmek istiyorsun.
Да что с вами такое!
Seni 3 dakika yalnız bırakıyorum ve sen lanet kavelayı sürüngenler diye bağırarak mahvetmeye başlıyorsun.
Я тебя одного на три минуты оставил и ты начал размахивать этим ёбаным шипом рыбьим вокруг.. вопить про каких-то там рептилий.
Sen sadece, tam gece yarısında kapıya havlu ve sabun bırak.
Просто оставляй связку полотенец и мыло за дверью ровно в полночь.
- Bırak ben konuşayım, sen sonra anlatırsın.
- Хватит, Дорин. Я сам с ним поговорю.
Sen git bunu bana bırak.
Вот такой у меня племянник.
Dinle Bob, sen burada bırakırsam, sonra kimse bulamaz.
Слушай, Боб, если я брошу тебя,.. ... никто тебя здесь не найдёт.
Şikayet etmeyi bırak. Sen de aynısın.
- Кто бы говорил, ты такая же как я
Sen alışana kadar AvcıIık işini bize bırak. Biz senin yerine hallederiz.
Кстати, ты можешь оставить истребительство на нас, пока не устроишься.
Ama kasiste zıpladığımızda sen başını çarpıp, arabamın tavanında boya izi bırakınca daha çok üzüldüm.
Не настолько жаль, как когда я на полной скорости пролетел через лежачего полицейского и ты оставил отпечаток головы на потолке моей БМВ.
Sen "bebek gibi davranmayı bırakıp canımı sıkma!" kliniğine gitmelisin.
Тебе надо было бы сходить в "Хватит-быть - ребёнком-и-оставь-меня-в-покое" клинику.
Rahat bırak beni yoksa sen de sopayı yersin. Taze ya da değil.
Отстань, или сама получишь.
Sen, Dino arbaleti bırak.
Tеперь, Дино, брось арбалет.
- Buraya geri dönmek... onu yaralayacak. - Sen kendi kısmını uyguladın... şimdi bırak da ben işimi yapayım.
Возвращение сюда повредит ему.
Ve sen de bırakırdın, eğer senin için iyi olduğunu bilseydin.
- Два месяца назад. И ты должен бросить, это вредно для здоровья.
Ay, hocam ne yapıyorsunuz? Çamaşırlarınızı sepete koyun, yeter! - Bırak sen, ben yıkarım.
Су-Ха, положите белье в корзину!
Somurtmayı bırakıp oyunu izle sen de.
Ладно, пора идти. Я устал.
- Eğer asil avukatlığı ona bırakıp, sen yetersiz bir savunma sunacaksan, bunu unutabilirsin. Burada da ederim.
- Я выиграю у тебя, как всегда.
Sen bisküvi ye, bırak ben konuşayım.
Возьмите печеньку и дайте мне сказать.
Donny'le sen kiliseden çıktığınızda barışı simgeleyen bir düzine kuş havaya bırakılıp gökyüzüne doğru süzülecekler.
Вы с Донни выходите из церкви мы выпускаем дюжину белых птиц мира и они кружат вокруг вас.
Asıl sen beni rahatsız bırak.
Оставь меня в покое!
Bırak da ben tatlıyı yapma konusunda endişeleneyim sen de onu yeme konusunda endişelen, tamam mı?
Так что не беспокой меня, пока я его делаю, а лучше побеспокойся, как ты будешь его есть.
Saçmalamayı bırak, benimle konuşuyorsun. Sen Yankee'yi kullanıyorsun.
- ѕерестань, ты используешь этого "янки".
Bırak o serserileri. Sen ne düşünüyorsun?
Слушай, меня школьные придурки не волнуют, мне твое мнение интересно.
Hadi sen pişir. Hey, bırakın o pişirsin, iyi gelir. Hadi devam et.
Иди, приготовь закусить Дайте ему что-нибудь приготовить, он сразу почувствует себя лучше!
Sen neden bahsediyorsun, öldü mü? Onu evine bırakıyordum, ondan sonra ona bağırmaya başladım ve sonra öldü
Я вез ее домой, потом накричал на нее и потом она умерла.
Bırakın da güneş doğsun. Bu ambarda kapalı kalmaktan bahseden sen değil miydin?
Мне кажется, эти слова уже кто-то произносил запершись в грунтовой.
Yani, bilirsin, hiç sevmem bunları peşinden koştuğum sihir bu, bilirsin, bırak olsun bitsin, sen eğlenmene bak.
Вообще-то я это не люблю, но мне сейчас главное атмосфера, так что отдайся роли, получи удовольствие.
O nedenle şunlardan birini daha yap bırak kendiliğinden olsun ve sen de eğlen.
Эрик! Сделай вот так, вдохни, выдохни и вперёд!
Şimdi, sen burda rahatça otur ve herşeyi bana bırak
Сейчас я обдумаю.
Havalarda gezmeyi bırak Sen New Jersey'li Frenchy Fox'sun.
- Ну, там есть церкви, оперные театры, развалины.
Sen silahını bırak!
Брось свою пушку!
Neyi? Sen ve ben. Les Fletcher'ı bana bırak, bu benim işim.
Лес Флетчер - моя работа, мой заработок.
Bize bırak Jeanne, biz hallederiz. Bahçedekilerin yanına git sen.
Пойдем, присоединимся к остальным в саду
Bırak ben konuşayım, sen sessiz kal.
Позволь мне говорить, а сама молчи.
Sen hiç "uyuyan vampirleri rahat bırak" deyimini duymadın mı?
А ты никогда не слышал выражение "не будите спящего вампира"?
O zaman sen de beni istediğin kadar kullanırsın istediğin gibi, sonra da bırakırsın.
Тогда воспользуйся мною так долго как захочешь, а затем брось меня.
Sen onu bana bırak.
Оставь её мне.
Sen karışma, bırak Tony halletsin.
Не вмешивайся, дай Тони этим занимяться.
- Frank, sen beni yalnız bırak, iyi mi?
— Фрэнк, ты оставь меня в покое, а?
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
bırakmam 34
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakın 390
bırakmam 34
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırak kalsın 58
bırakın geçeyim 78
bırakın gitsin 138
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırak kalsın 58
bırakın geçeyim 78
bırakın gitsin 138