Senin hayatın translate Russian
2,225 parallel translation
Düşmanla işbirliği içindeyim ve senin hayatını kurtardım.
Я сотрудничаю с вами, я спас твою жизнь!
Oh, yani senin hayatının başka bir versiyonun yazılması hoşuna gitmiyor!
Значит, тебе не нравится, когда кто-то пишет собственную версию твоей жизни?
Yani, aslında onlar senin hayatını kurtardı.
Так что они спасли тебе жизнь.
Senin hayatın da çok güzel.
В твоей жизни так много всего.
Senin hayatın, senin bebeğin.
Это ваша жизнь. Ваш ребёнок.
Ne var biliyor musun, bu senin hayatın.
Знаешь что, это твоя жизнь.
Hayatının en kötü anı Tommy öldüğü zaman ya da ölmeyip acı çektiği ve vücudu istediklerini yerine getirmediği veya beyni diğer çocukların beyinleri gibi çalışmadığı için usandığı ve senin hayatının yarısını doktor muayenelerinde geçirdiğin zaman olacak.
Худший момент твоей жизни будет, когда Томми умрет, или когда он не умрет, а будет мучаться от боли и ужаса, потому что его тело не будет делать то, чего он от него хочет или его мозг не будет работать так, как у других детей, и ты проведешь полжизни, ходя по врачам.
Ben senin hayatını kurtardım.
Я спас тебя.
Asıl odaklandığım senin hayatın değildi ama değil mi?
Разве не твоей жизнью я занят сейчас, а?
Yaptığım her şeyi, kendimi senin hayatını daha iyi ve daha kolay yapmaya çalıştığımı hemen unut!
Несмотря на всё, что я сделал, что моя жизнь была посвящена тому, чтобы сделать твою жизнь легче и краше!
Lynette... senin hayatının 23 yıllık bir bölümü.
Линетт она... Была частью твоей жизни на протяжении 23 лет.
- Senin hayatını nasıl riske atıyormuşum?
Как я заставляю тебя рисковать жизнью?
Senin hayatın bu.
Дело твое.
Artık buradasın ve senin hayatının bir parçasıyım, hatırladın mı?
Ты вернулась и часть твоей жизни, помнишь?
Arite Nielson, bu senin hayatın.
Арти Нильсен, это твоя жизнь.
Burada mesele senin hayatın.
Дело в твоей жизни.
Ama yarından itibaren, göreceksin ki New York ne kadar da zor bir şehirmiş bütün New York Polisi 30 bin adamıyla seni ezmeye günlük işlerini yaparken senin hayatını cehenneme çevirince anlarsın.
Но, начиная с завтрашнего дня, ты увидишь, как тяжело может быть в Нью-Йорке, когда все силы Нью-Йоркской полиции обрушивается на тебя, когда все 30 000 копов считают своей ежедневной обязанностью превращать твою жизнь в ад.
Jessica'nın hayatını almak senin için rahatlatıcı olabilir ama bununla yaşamak, senin için bir cehenneme dönecek, söz veriyorum.
Говоришь : лишить Джессику жизни было легко для тебя, но жить с этим... это будет адом, я обещаю тебе.
Er ya da geç bu şey, hem senin hem de Harrison'ın hayatında patlak verecek.
Рано или поздно, оно тебя настигнет... и его тоже.
- Hayatının geri kalanını kağıt bir elbise içinde kapısı olmayan bir ahırda tuvaletini yaparak geçirse bile, senin yakınına yaklaşmadığı veya seni incitmediği sürece umurum değil.
Главное, чтобы она не подобралась к тебе и не причинила боль.
- Senin çalışmamaların için ona söylediğim her şey doğruydu. Hayatım...
Дорогая...
Hayatımın yarısını harcayıp senin deşip, parçaladığın bu insanlarla iyi anlaşıp geride kalan benim.
Но после тебя... после тебя остаюсь я, тратя полжизни на любезности с людьми, жизни которых ты разбил на мелки осколки.
- Senin aşk hayatın aptalca.
Твоя личная жизнь безумно глупая.
Senin aşk hayatın benim.
Ну, я - твоя личная жизнь.
Tüm hayatım boyunca, daha önce hiç senin kadar..... meşgul görünen biriyle tanışmadım çünkü sen bir moda tasarımcısısın Obama için çalıştın, X-Men Origins ve Madagascar'da oynadın,... engelli gençler için burs sağlayan bir dernek yürütüyorsun Intel'in oluşum yöneticisisin, bir çok smartphone geliştirdin,
Я никогда в жизни не приглашал никого кто был бы несомненно так занят как Вы, потомучто Вы : дизайнер одежды, Вы работаете с Обамой, снялись в "Люди Икс" и "Мадагаскаре", учредили фонд стипендии для малоимущей молодёжи, Вы креативный директор в Интел, Вы развиваете смартфоны, продюсируете всех на свете, пишете собственную музыку,
Emma'nın hayat boyu arkadaş olabileceğini bilecek kadar uzundu ki bu senin için söyleyebileceğimden daha fazlası.
Чтож, достаточно долгочтобы понять что Эмма это друг на всю жизнь, что возможно больше, чем я могу сказать о тебе.
Senin gibi şeker ve hassas çocuklar diğer herkes partilerde eğlenirken sevişirken hayatını yaşarken bütün lise yıllarını bir yerde sakince geçirir.
Мягкие, чувствительные парни вроде тебя, они проводят все свои года в старшей школе замерев на месте, пока все бегают вокруг, посещая вечеринки напиваясь, делая что угодно.
Senin sosyal hayatın bana engel olamaz.
Я не стану препятствовать вашим развлечениям.
Hayat karşına ne çıkarırsa çıkarsın yardıma hazırım ; ama senin de aklı başında davranman lazım.
Я помогу тебе со всем справиться, но ты должен сжечь мосты.
Artık benim için önemli olan tek şey senin mutlu bir hayatının olması... ikimiz için.
Единственное, что для меня важно, чтобы у тебя была счастливая жизнь... за нас обоих.
Bir el kağıt senin için o kızın hayatından daha önemliydi.
Колода карт была гораздо важнее для тебя, чем жизнь этой девочки.
Tüm hayatımı iyilik yapmaya ve senin adını yüceltmeye adayacağım.
Я посвящу оставшуюся часть жизни благим делам и прославлению твоего имени.
Senin için kalktı ve hayatını tehlikeye attı.
Они могут купиться на то, что вы помолвлены.
Senin gece hayatın hakkında konuşmuyoruz.
Мы не говорим о твоей ночной жизни.
Senin aşk hayatında bıraktığın kurbanlardan bahsetmek bile istemiyorum.
И я даже не хочу говорить о ебучей дорожке из трупов, которую ты оставил в своей личной жизни.
Çünkü Elena hayatını senin için tehlikeye atıyor.
Потому что Елена ставит твою жизнь выше своей
Bunlar senin için. Yeni hayatın için sana şans dilemek istedim.
Хотел пожелать вам удачи в новой жизни.
Bunu biliyorum ve senin bilmenin tek sebebi de çünkü çocuğun hayatını ilk başta ben önemsedim.
Я знаю, и единственная причина, по которой об этом знаешь ты, это потому что я накопал это.
Senin hayatının kendisi kötü niyet.
Но вся ваша жизнь – это недобросовестное по
Sırf burada seninle oturarak kendi hayatımı tehlikeye attığımı biliyorum, memur bey senin de, Elias'la iş birliği yaparak, aileni tehlikeye attığını bilmeni istiyorum.
Послушайте, офицер, я осознаю, что подвергаю себя опасности, сидя здесь с вами. Я хочу, чтобы вы поняли, что вы подвергаете опасности свою семью, имея дела с Элиасом.
Yo, yo, senin adın Tombiş ve şu andan itibaren sadece pirinç kurabiyesi ya da ipeka var hayatında.
Нет, нет, твое имя - Кекс. Сейчас ты рисовый пирожок с сиропом.
Diego senin sırlarını saklayarak hayatını sürdürdü Vina.
КЕЙН : Диего потратил всю жизнь, храня ваши секреты, Вина.
O senin için hayatını riske attı.
Он рисковал ради нас своей жизнью.
Geleceğin için şükret Hayat sana iyi davranmadığında Enişten, senin teneke kutularının cerrahi yönden paketlenmesini sağlayabilir.
И он ездит Порше с персональным номером
Bu bana, senin özel hayatına burnumu sokma hakkını vermiyor.
Не значит что у меня есть право на любопытство.
Sen söylemedin mi hayatımın geri kalanında senin yanında kalacağıma ve sonsuza dek elini bırakmayacağıma söz verdiğimi?
Я же обещал вам.. что останусь с вами до конца своих дней. Что не отпущу эту руку, хоть ад разверзнись.
Hayatında yaşadığın şeylerin senin denetiminde olup olmaması sana kalmış.
Это вам решать - насколько вы контролируете происходящее в вашей жизни.
Bu kulüp senin şimdiye kadarki hayatının bir parçasıydı. Onu ölüme terk edemezdin.
Клуб был всей твоей жизнью, ты не мог допустить, чтобы он перестал существовать.
Eğer senin benden istediğini yaparsam ve sen yakalanırsan, 39 00 : 02 : 01,243 - - 00 : 02 : 03,310 Hayatının geri kalanını bir federal hapishanede geçirirsin.
Если я сделаю, что вы просите, а вас поймают, вы проведёте остаток жизни в федеральной тюрьме.
Bu işin senin için nasıl sonuçlanacağına karar vermelisin. Ya hafif bir cezayla kurtulursun ya da hayatını hapiste geçirirsin.
Так что тебе надо решить как ты хочешь, чтобы это для тебя закончилось - либо похлопыванием по рукам, либо жизнью в тюрьме.
Bu şehirde bir sürü insanın yalnızca kendilerini düşündüğünü düşünüyorum bencil insanların olduğunu düşünüyorum. Diğer insanların hayatına önem veren birine ihtiyaçları var diye düşünüyorum senin gibi birine.
Думаю, слишком много людей в этом городе которых заботят только они сами... люди эгоистичны, думаю, им нужен нужен кто-то, кому небезразличны жизни других людей... кто-то вроде тебя.
hayatını 28
hayatın 30
hayatını yaşa 16
hayatını kurtardım 33
hayatının zamanı 17
hayatın tehlikede 18
senin adın nedir 33
senin adın ne 311
senin 814
seninle 184
hayatın 30
hayatını yaşa 16
hayatını kurtardım 33
hayatının zamanı 17
hayatın tehlikede 18
senin adın nedir 33
senin adın ne 311
senin 814
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
senin yüzünden 95
senin adına sevindim 78
senin için 556
senin derdin ne 338
seninleyim 95
seninle gurur duyuyorum 314
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
senin yüzünden 95
senin adına sevindim 78
senin için 556
senin derdin ne 338
seninleyim 95
seninle gurur duyuyorum 314