Çok uzaklara translate Russian
299 parallel translation
At onları çok uzaklara, Çin'e götürdü.
Унёс их конь в далёкий Китай.
Ne ekmekleri ne paraları var ve iş bulmak için çok uzaklara yayan gidiyorlar.
У них нет ни хлеба, ни денег, они передвигаются пешком в поисках работы.
Evet, çok uzaklara.
Строю дома. То есть строил бы, если б была работа.
Beraber uzaklara gideriz, çok uzaklara...
Мы уедем вместе, далеко...
Beni beyaz atına bindirdi ve çok, çok uzaklara götürdü!
И он посадит меня на своего белого коня и увезет меня далеко-далеко.
Yalvarırım... Buradan çok uzaklara gitmek istiyorum.
Я только хочу уйти из этого дома прочь.
Çok uzaklara gidiyoruz.
Мы уже долго едем.
Çok uzaklara yelken açtıklarında, Karayel onları batıya doğru uzanan zehirli deniz boyunca dünyanın bir ucundan limbonun içine sürüklüyordu.
≈ сли отклонитьс € от курса, считали они, то черный ветер... отнесет их в € довитое море на западе, на край " емли, в забвение.
" Bir gün aptalca bir kuruntu yüzünden seni terk ettim, ve çok uzaklara gittim..
" Я оставил тебя однажды из-за глупой мечты и ушёл прочь.
çok ağır, çok kalın halıların... ayak seslerini yuttuğu... adımların duyulmadığı... sanki dalıp gitmiş sırdaşlar... bu cansız, yavan dekordan çok uzaklara... kornişin altında, ölü yapraklar gibi dal ve çelenkleriyle... özenle hazırlanmış... bu frizden uzaklara... üzerinde bir kez daha yürüdüğüm zemin sanki hâlâ... kum ve çakıl veya taş döşeme... sana kavuşmak için adeta... zengin ahşap kaplamalı duvarlar arasında... ustuka, silme, tablolar... aralarından geçtiğim çerçeveli gravürler... seni beklerken içlerinde çoktan... kendimi bulduğum... şu an senin huzurunda bulunduğum mekândan... çok çok uzaklarda ;
к безмолвным залам, где отзвук шагов поглощается коврами, столь тяжелыми, столь плотными, что ни единый отзвук шагов не долетает до его собственного уха, как если бы само ухо было далеко, далеко от ковров, очень далеко от этого тяжеловесного и пустого убранства, далеко от этого замысловатого орнамента, стелющегося под потолком, с его ветвями и гирляндами, словно старинной листвой, как если бы сам пол был еще песком или гравием, или каменными плитами, по которым шел я вперед, как бы навстречу вам, меж этих стен, отягощенных деревянными панелями, гипсом, лепниной, картинами, гравюрами в рамках, среди которых я шел вперед,
ÇOK UZAKLARA GİDEBİLECEKLERİNE
ЧТО ЗАЙДУТ СЛИШКОМ ДАЛЕКО
- Çok uzaklara.
– Очень далеко.
Çok yakın ve de çok uzaklara...
В Тар... В Тар... Так близко и все еще так далеко
Benim görüşüme göre zaten çok uzaklara gittik, efendim.
Я считаю, что мы уже и так далеко забрались, сэр.
Bir tuhaflık hissediyorum. Bazen dalıp çok uzaklara gidiyor.
Я считаю, что он странно ведет себя, часто отсутствует, мечтает...
Onun gittiğini görüyorum. Çok çok uzaklara.
Я вижу, он куда-то уезжает, очень далеко, очень..
Başka bir yere- - çok çok uzaklara.
Где-то очень далеко.
Herhangi bir yere, çok uzaklara...
Лишь бы подальше отсюда. А я?
Çok uzaklara gideceğiz.
Уйдем далеко отсюда.
Sirkle birlikte çok uzaklara gidebilirdim.
Я мог далеко уйти вместе с цирком.
Çok uzaklara. O öldü.
Очень далеко.
Ben, uh.. Bazen çok uzaklara
Я знаю... иногда он заходит слишком далеко.
Çok uzaklara gittim ve çok düşündüm.
Я так много путешествовал и так много думал.
Çok uzaklara gittim.
Я путешествовал так далеко.
Bir kelebek bana tekboynuzları çok uzaklara kadar kovalayan bir Kızıl Boğadan bahsetti.
Мотылёк рассказал мне о Красном Быке, который изгнал единорогов на край земли.
* Herşeyden uzaklara... * çok uzaklara...
* Смысл всего этого * Так что не убежать
Benimle gel, buradan çok uzaklara gideceğiz.
Пойдем со мной, мы уйдем далеко отсюда.
Şimdi çok çok uzaklara gitti.
В далёкой-далёкой галактике...
- Senden çok uzaklara.
От тебя подальше.
Çok uzaklara.
Она больше не вернётся.
# Uzaklara, çok uzaklara kaçacaksın #
# You'll run, run away
Çocuk ve adam dünyamızdan çok uzaklara gittiler.
И дитя, и мyж yшли зa пpeдeлы нaшeгo миpa.
Çok çok uzaklara.
Очень, очень далеко.
Çok uzaklara takılma ama.
Не заходи слишком далеко.
Annecik çıldırdı... ve uzaklara gitti, çok uzaklara...
Мама сошла с ума и уехала подальше.
Güzelliğinizin methi çok uzaklara yayıldı.
Слухи о вашей красоте разнеслись по стране.
Görünüşe göre yolun evinden çok uzaklara düşmüş, Jadzia.
Далеко же тебя занесло от дома, Джадзия.
Ne pervasız! Mucizemizin bizden çok uzaklara gittiğini görebiliyorum.
что чудо все удаляется...
Uzaklara, çok uzaklara.
Прочь, прочь, прочь.
Albatross, bizi çok uzaklara götürecek, ama sizden sürekli ilgi bekler.
"Альбатрос" отвезет нас далеко. Он требует постоянного внимания.
Uzaklara gitmek çok daha iyi anlayacağın.
Лучше просто уйти.
Çok uzaklara.
Я встретила его в подземке.
Güneş batana kadar çok daha uzaklara gitmek istiyorum.
Я хочу забраться подальше до захода солнца.
çok ağır, çok kalın halıların... ayak seslerini yuttuğu, adımların duyulmadığı... kornişin altında, ölü yapraklar gibi dal ve çelenkleriyle... özenle hazırlanmış, bu frizden uzaklara üzerinde bir kez daha yürüdüğüm zemin sanki hâlâ... kum ve çakıl veya taş döşeme... koridorlar, salonlar, galeriler boyunca... başka bir çağdan kalma bu hüzünlü malikânenin mimarisi... bu kocaman ve şatafatlı malikâne... koridorların, sonu olmayan koridorları takip ettiği... sessiz, metruk...
гостиным, перегруженным убранством века иного, к безмолвным залам, где звук шагов того, кто идет, поглощается коврами, столь тяжелыми, столь плотными, что орнамента, стелющегося под потолком, с его ветвями и гирляндами, словно старинной листвой, как если бы сам пол был еще песком или гравием, или каменными плитами, по которым еще раз иду я вперед, по этим коридорам, через эти гостиные, галереи, в этой постройке - века иного, в этой огромной, роскошной, барочной гостинице -
Ama bir geminin götürebileceğinden çok daha uzaklara götürebilirim seni.
Я могу унести тебя дальше, чем любой корабль.
Elma ise bundan çok rahatsız olur boyut atladıkça daha da sinirlenerek kareye alttan gelerek çarpıp onu çırpınma ve dönüşler içinde Düzdünya'dan uzaklara fırlatır.
Досадуя на бестолковость плоского существа, яблоко, уже не таким дружелюбным жестом, толкает квадрат снизу и подбрасывает его, дрожащего и крутящегося над Флатландией.
Bu tufan bir çok kabileyi, kabile reisini ve uygarlığı evlerinden uzaklara sürüklemişti insanlar yaşamlarını sürdürebilmek için yeni evler ararlarken ruh sağlıklarını koruyan ritüelleri de askıya almışlardı şamanlar dünyanın bir çok farklı yerine yayıldılar, bütün bilgilerini içlerinde muhafaza ettiler
Это выгнало много племен, вождей, и цивилизаций из их домов и их ритуальные методы, которые использовались как ключ для психического здоровья были спрятаны чтобы пережить катастрофу и искать новые дома. шаманы были разбросаны по многим новым областям мира, и эта информация была скрыта.
Yakında çok paramız olacak, ve buradan uzaklara gideceğiz.
Скоро мы получим деньги и будем далеко отсюда.
Önce, çok bilinen uzaklara gitme numarasını önerdiniz.
Сначала Вы предложили ему сыграть весьма старый трюк и притвориться, что он уехал.
Üzgünüm, sen çok küçükken uzaklara gitmek zorunda kaldım.
Прости, что я ушел, когда ты была еще такой маленькой...
Eğer birlikte uzaklara gidersek, eminim yeniden güzel eserler verirsin. Yani birbirimizden olabildiğince çok şey alabiliriz. Sadece toparlanıp buradan gidelim.
А потом, когда мы возьмем друг от друга сколько сможем,... мы просто расстанемся и пойдем каждый своим путем.
uzaklara 40
çok üzgünüm 1758
çok üzüldüm 280
çok uykum var 28
çok uzaklarda 16
çok uzun zaman oldu 115
çok üzgün 38
çok uzun bir süre 23
çok uzak 78
çok üzücü 155
çok üzgünüm 1758
çok üzüldüm 280
çok uykum var 28
çok uzaklarda 16
çok uzun zaman oldu 115
çok üzgün 38
çok uzun bir süre 23
çok uzak 78
çok üzücü 155
çok üşüyorum 45
çok üzgünüm efendim 30
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok uzun zamandır 30
çok uzun sürdü 28
çok utanıyorum 107
çok uzun zaman önce 42
çok uzak değil 39
çok uzun sürmez 60
çok üzgünüm efendim 30
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok uzun zamandır 30
çok uzun sürdü 28
çok utanıyorum 107
çok uzun zaman önce 42
çok uzak değil 39
çok uzun sürmez 60