Her zaman mı Çeviri Fransızca
11,588 parallel translation
- Her zaman mı?
- Tout le temps?
Kadınlarla olunca bu her zaman başıma geliyor.
Ça m'arrive toujours avec les femmes.
Taklidini yaparken her zaman fazla ses çıkarırım.
Je crie toujours quand je simule.
Banka dökümleri her zaman bana her çekin bozdurulduğunu gösterdi.
Les relevés bancaires m'indiquaient que tous ont bien été encaissés.
Her zaman kendi aklımın dikine giderim aslında.
Je garde toujours tout pour moi.
Yaptığım anlaşmalar düzgün gitsin ya da gitmesin sattığım şeye her zaman inandım.
Que mes affaires s'effondrent ou pas, je crois en ce que j'ai vendu.
Neden her zaman böyle sözümü kesiyorsun?
Pourquoi m'interromps-tu toujours comme ça?
Her zaman Emma ve senin yanında olacağımı biliyorsun değil mi?
Tu sais que je serai toujours là pour toi et Emma, n'est-ce pas?
Her zaman beladan uzak durmaya çalıştım.
J'ai... j'ai juste essayé d'éviter les ennuis.
Kel düşündüm de büyükannem her zaman benim eve dönmemi falan istemiştir, ona yardım ederiz seni kesin çok sever, sandık odası var orayı bir elden geçirirsin, eşyalarını koyabilirsin, aynı ev gibi olur.
J'ai pensé à un truc. Ma grand-mère me tanne pour que je vive chez elle, pour l'aider. Elle t'adore.
Her zaman zor işler bana kalıyor çünkü ben kızım.
J'ai les pires corvées parce que c'est moi la fille.
Sen annenle her zaman anlaşır mıydın?
Tu t'entends toujours avec ta mère?
Her zaman yaptığım gibi.
Ça m'arrive.
Unutma, ben her zaman sana yardım etmeye hazırım.
Souviens-toi que je suis là pour toi.
Ben her zaman yangını izi zor sürülecek şeylerle çıkarırım.
Je commence toujours un feu avec quelque chose de dur à pister.
Dr. Webber, her zaman genel cerrah olmak mı istemiştiniz?
Avec tous les garçons de ton jardin? Quand on sortira d'ici, il faut qu'on se refasse ça.
Bıçaklarım her zaman keskindir.
Conducteur supposé.
- Francis bana güvendi çünkü her zaman destek olacağımı biliyor.
- Francis m'a fait confiance parce qu'il sait que je vous soutiendrez toujours.
Her zaman konuşacak çok şeyimiz olurdu ve bana bir gün çıkma teklifi etti.
On parlait souvent et, un jour, elle m'a proposé de sortir.
Sonuçta ev yapımı, tadı her zaman farklı olur.
Fait maison, elle a un goût différent à chaque fois.
Sonra mağazaya gittim ve her zaman ne aldıysam onları aldım.
Puis j'entre dans la boutique et je finis par prendre toujours la même chose.
Her zaman aç mıydın?
- T'avais tout le temps faim?
Bakıcı lazım olduğunda, beni her zaman arayabilirsin.
Mais appelez-moi, pour la garder.
Ne zaman başın derde girse, bir şeyi merak etsen ya da biriyle konuşmak istesen ilk koştuğun insan ben olamaz mıyım? Bodruma tek başına gitmekten çok korktuğunda her ne zaman sakınmak istediğin bir şey olduğunda seninle orada olamaz mıyım?
Si quelque chose vous fait passer des moments difficiles ou si vous êtes curieuse au sujet de quelque chose... Ne pourrais-je pas être la première personne à qui vous vouliez vous confier? Ne pourrais-je pas le faire avec vous?
Eğer yemek yapmak istemezseniz, her zaman başımızın üstünde yeriniz var.
vous êtes le bienvenue ici.
Bir gün bunun anısı öyle canımı acıtacak ki, nefes alamayacağım ve her zaman yaptığım şeyi yapacağım.
Un jour, me souvenir de cela me fera tellement mal que je ne pourrai plus respirer, et je ferai comme toujours.
Seni her zaman koruyacağım. "
Je te protègerai toujours. "
Leo, her zaman yaptığın şey için minnettarım.
Léo, je serai éternellement reconnaissant pour ce que tu as fait.
Annemin her zaman yaptığı şeyi ben asla yapmayacağım dedim.
Ma mère faisait des choses que je disais que je ne ferais jamais quand je serais mère.
- Her zaman iyi bir takımız.
On a toujours formé une bonne équipe. Oui.
Ve bizi kurtarması için arkadaşlarımıza güvenemiyoruz. İhbar edildiğimiz her zaman federaller anamızı belliyor gibi hissedecek.
Et on ne peut pas dépendre de nos amis pour nous faire sortir de prison, nous avertir chaque fois que les agents fédéraux veulent nous avoir.
Evet, doğru yerlerden arkadaş edinmenin her zaman yardımı dokunur.
Ouai, c'est toujours utile d'avoir des amis aux bons endroits.
Her zaman bir ailem olsun istemiştim ama bu asla gerçekleşmeyecek.
J'ai toujours voulu une famille. Mais ça ne m'arrivera jamais.
Aşk her zaman büyük adımlar atmayı gerektirir. Ateşten bir çukurun üzerinden atlayabilecek kadar büyük bir adım. Sonunda kalbin kırılabilir ama dünya üzerindeki en mutlu insan olabilirsin.
L'amour nécessitera toujours un énorme acte de foi, un grand saut effrayant au-dessus d'un cratère de lave en fusion, et tu finiras peut-être le coeur brisé, mais tu seras sans doute la personne la plus heureuse sur Terre.
Ben buna her zaman inandım, ama sen... asla inanmadı, değil mi?
C'est ce que j'ai toujours cru, mais toi... toi jamais, n'est ce pas?
Hey, sen her zaman onun bir polis olduğunu düşünürdün ya sanırım haklıymışsın, ha?
Hey, t'as toujours pensé qu'il était flic. On dirait que tu avais raison hein?
Her zaman bir değişim arardım çünkü dışarıda her zaman daha büyüğü, daha iyisi vardı. Mm.
Je regarde toujours l'horizon, car je pense qu'il y a quelque chose de plus grand et de meilleur là-bas.
Her zaman beni kurtaran...
[Lizard renifle] Toujours en train de m'emmerder.
Beni her zaman doğru şeyi yapmam doğrultusunda yetiştirdiler.
Ils m'ont toujours élevé pour faire le bon choix.
Her zaman bir tane fazla taşırım çünkü hipoglisemi var bende.
Dans cette affaire parce que je suis hypoglycémique.
Her zaman insanlara yardım etmek istemişimdir ve bu gece nihayet elime bir fırsat geçti.
J'ai toujours ressenti le besoin d'aider les gens, et cette nuit j'ai enfin cette chance.
Evet, herkes her zaman her konuda beni dinlemeli.
Tout le monde devrait m'écouter tout le temps à propos de tout
- Onu her zaman alırım.
Je m'en occupe n'importe quand.
Siz her zaman böyle zorlukları sevmişsinizdir Bay Reese.
Vous avez toujours aimé les défis, M. Reese.
Ve her zaman saygınlığımız için maskelerimizi takmak zorundayız.
Et pendant ce temps, nous devons paraître respectables.
Her zaman benim için fazla iyiydin benim karanlık güçlerimi görene kadar parmağımı oynatarak insanları nasıl ölüme gönderdiğim gücü görene kadar.
Tu étais toujours trop bien pour moi, jusqu'à ce que tu vois mon sombre pouvoir... le pouvoir de tuer les gens juste avec le bout de mon doigt.
Fakat her zaman Dewey'in ve dedektiflerin bir adım önünde olmayı başardı.
Mais il s'arrange pour avoir de la marge sur Dewey et ses enquêteurs.
Her zaman onları bir tehdit olarak gördün çünkü senden çok daha zekilerdi sayısız hayat kurtarıp, senden çok daha fazla çok kişiye yardım ettiler.
T'as toujours été intimidé par eux car ils sont un million de fois plus intelligents que toi, ont sauvé plus de vie que toi, et aidé plus que tu ne pourras jamais.
Her zaman attığımız ilk adım gibi... -... kurban için bir zaman aralığı oluşturacağız.
On reconstruit l'emploi du temps de notre victime, c'est la même première étape qu'on fait toujours.
- Her zaman çakalı tutardım, Road Runner'ı değil. - Yok ya!
Tu soutiens toujours le Coyote, pas Bip Bip.
Her zaman aklım bir karış havadaydı.
J'étais tout le temps dans les airs.
her zaman 867
her zamanki gibi 593
her zaman ki gibi 30
her zamanki gibi mi 17
her zaman olur 22
her zamanki 23
her zamankinden 70
her zaman olduğu gibi 85
her zaman değil 108
her zamankinden mi 41
her zamanki gibi 593
her zaman ki gibi 30
her zamanki gibi mi 17
her zaman olur 22
her zamanki 23
her zamankinden 70
her zaman olduğu gibi 85
her zaman değil 108
her zamankinden mi 41
her zaman dediğim gibi 21
her zaman söylerim 28
her zamanki şeyler 32
her zaman işe yarar 31
zaman mı 21
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004
her zaman söylerim 28
her zamanki şeyler 32
her zaman işe yarar 31
zaman mı 21
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004