English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ H ] / Hâla

Hâla Çeviri Fransızca

420 parallel translation
Evet, hâla orada.
Oui, il est toujours là.
George hâla bir şeyleri kırıp parçalama eğiliminde mi?
George a-t-il toujours tendance à briser des choses?
Artık bildiğine göre hâla en büyük arzunun onun Halden'la evlenmesi olduğu mu söyleyeceksin?
Maintenant que vous savez, souhaitez-vous toujours plus que tout qu'elle épouse Jerry Halden?
- Gerçi hâla tehlikeli sularda yüzüyoruz.
Rien n'est gagné!
Teşekkür ederim Sam, ama hâla şarkıyı Mary'nin söylemesi gerektiğini düşünüyorum.
Mary aurait dû le chanter.
Çok geçmeden bayrak hâla tepemizde mi diye heyecanlı bir şekilde yukarılara bakar dururuz.
Alors on revient au drapeau!
Hâla bir şey duymuyorum.
J'entends rien!
Kıyafetleri hâla dolabında asılı.
Ses vêtements sont encore là.
Hâla bana nasıl bildiğimi sorarsan sana mantıklı bir sebep veremem.
" Cependant, je n'ai pas d'explication logique à vous fournir.
Elle tutulur hiç bir şey yok, hâla korkunç bir sezi gibi aynı zamanda korkunç bir şekilde gerçek.
"Je n'ai aucune preuve, mais un affreux pressentiment " qui me terrorise.
Bu hâla bu tırmığı açıklanamaz.
Ça n'explique pas cette griffe à fleurs.
Bir tanrıyla evlenebilecekken hâla Tiko'yu mu düşünüyor?
Alors qu'elle peut épouser un dieu!
Romantik bir eğilimim vardı ve hâla da var bir kadına aşkını evvela bir erkek ilan etmelidir.
Je ne lui ai jamais dit. C'est à l'homme de se déclarer en premier.
- Hayır, hâla bir işim var.
Sans travail? Non, j'ai un boulot.
Evet, hâla uykudasın.
Oui, oui, oui, tu dors.
Hayır Bay Birnbaum hâla çok iyi durumdasınız.
Non, M. Birnbaum, vous avez encore des chances.
Her ne kadar G.W.'den nefret etme konusunda hem fikir olsak da, sen hâla gülünç aptalın tekisin.
Je déteste être d'accord avec G.W. en général, mais vous n'avez pas changé. Vous êtes toujours aussi abruti!
Sen hâla burada mısın?
Vous êtes encore là?
- Hâla boşanmak istiyor mu?
- Du divorce. Elle y tient toujours?
Kaybettiğim zamanlar gibi değil. Yatırım gibi düşün, hâla oyundayım.
Je les investis, je suis encore dans la partie.
Ben... Ben hâla Yogoro Sasahara'nın karısıyım.
Moi, Ichi, je suis toujours la femme de Yogoro.
- Ve hâla arkadaş mısınız?
- Nous n'avons jamais cessé de l'être.
Hâla muhteşemsin.
Toujours aussi beau.
- Çocukluğumuzdan beri hep seni sevdim, İvan'ı sevdiğin zaman kalbim kırıIdı ama hâla seni seviyorum!
Tu m'as brisé le cœur en aimant Ivan. Pourquoi n'avoir rien dit?
Bu şey hâla burada mı?
C'est encore là?
Hâla bu numara mı? Yapma, yapma.
Elle est toujours à ce numéro?
- Telefon, hâla da öyle.
- Le téléphone. Ça l'est encore.
Onun durumu hâla aynı.
Elle n'a pas bougé.
Biliyor musun Bud, yukarıdaki valizlerimizi indirecek birisini hâla arıyoruz.
Tu peux toujours aller chercher nos bagages.
Sizi neden hâla çevremizde tutuyoruz?
Pourquoi diable nous gardons-vous à nos côtés?
Hâla orada!
Elle est toujours là!
Belki de birkaç kişiyi Işınlayıcı kontrolüne erişmeli, ve onu test konumuna geri almak, zorundayız. Onu hâla okulda olduğuna ve simule verileri kabul ettiğine ikna etmeliyiz.
Il faut déjà accéder aux commandes du téléporteur, le reprogrammer en essai, et qu'il accepte les données de simulation.
Ama Lwaxana Troi hâla elinizde..
Mais vous avez gardé Lwaxana Troi.
Onu hâla üzüyorsun!
Tu l'as encore traumatisée!
Hâla!
Encore!
Ben olmasaydım hâla hapishanede olacaktın!
Sans moi, vous pourririez en prison!
Encarna'nın yeri. Muhtemelen hâla seni bekliyordur.
Là-bas il y a la Encarna, qui doit encore être à t'attendre...
Hâla dalganın önündeyken torpidoları ateşleseniz iyi olur.
Lançons les torpilles tant que c'est encore possible.
Hâla sokaklardaymış.
Il paraît qu'il est en liberté.
Dostum - Nedir? - Hâla bakire misin?
J'ai des cheeseburgers.
Her ne kadar özgür olsak bile düşüncelerde hâla köleyiz.
Tu sais que L'herbe me rend parano. Allez, imbà © cile.
- Ama hâla seni altedebilirim.
Viens.
Hâla bir sürtük gibi vuruyorsun, o... çocuğu.
Mà © mà ©, touche pas à mes affaires ou je te bute. Va te faire foutre, nà © gro. Il n'y a pas de champs de pavot.
Ve büyükannem, Şey, hâla büyükannem.
Grand-mà ¨ re est toujours Grand-mà ¨ re.
Adam sokağa indiğinde hava hâla karanlıktı.
Il faisait encore sombre quand il est sorti.
Roma'da hâla sizden söz ediliyor.
On parle beaucoup de vous à Rome.
Hâla seviyor musun onu?
Il l'est toujours.
- Ve hâla arkadaş mısınız?
ils m'ont jeté dehors, bien sûr.
Hâla buradayım, Happer!
Je suis toujours là!
Burası hâla annemin evi! Buda kim şimdi?
Je mettrai à § a, alors.
Çok fazla dışarda kalmasına rağmen, hâla içerdeymiş gibi yaşıyor.
Trois.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]