English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Y ] / Ya öyle mi

Ya öyle mi Çeviri Fransızca

843 parallel translation
Ya öyle mi?
C'est-y possible!
- Ya, öyle mi düşünüyorsunuz?
Vraiment?
Ya, öyle mi?
Ah oui?
Ya, öyle mi.
Ah, oui
Ya, öyle mi?
Vraiment?
- Öyle mi... 40 pound kasaba, 35 fırıncıya...
Environ 40 livres pour le boucher, 35 pour le boulanger
- İkiniz de Batı'ya gidiyorsunuz, öyle mi? - Ben gitmiyorum.
- Vous partez dans l'Ouest, tous les deux?
Burası kütüphane ya da okul gibi bir yer, öyle değil mi? İkisi de değil.
Ni l'un ni l'autre.
Ya öyle mi?
Ah oui?
Ya öldürür ya diriltir, öyle mi?
Ça passe ou ça casse, hein?
Ya da cidden öyle mi oldu?
"Vraiment?"
Yedin, değil mi? Buralarda öyle ya da böyle ödemek zorundasın.
Puisque tu as mangé, il faut payer!
Sanırım şimdi de Utrillo ya da adı her neyse onu kopyalıyorsun, öyle mi?
Et maintenant que tu copies Utri... Comment il s'appelle?
Ya, öyle mi?
Ah bon, c'est comme ça?
- Öyle mi? Peki ya sizinki?
- Oui, mais la tienne?
Galiba çocuk yerine koyuyorsunuz beni. Ya, öyle mi?
Vous me traitez en enfant.
Öyle ya da böyle, bir sürü kişiyi oyundan çıkardın değil mi?
Pas mal de petits nègres sont "sortis" récemment.
- Öyle değil mi ya?
- Vraiment?
İnsanlar çok sakin görünüyorlar, değil mi? Bence, yine de onlar Baron Gruda'ya karşı gösteri yapmak niyetinde değiller. - Görünüşe göre, öyle, Vali.
Ils n'ont pas l'air de vouloir manifester contre le Baron.
Ya, öyle mi?
Oui, vous l'avez dit.
Öyle mi? Büyük bir emirle ya da pahalı bir şeyle görevlendirildiğiniz için geldiğinizi düşünmüştüm.
Je croyais, à voir tant de hâte, que vous veniez me demander de l'argent!
Ne olduğumu sanıyorlar, kafasız ya da öyle bir şey mi?
Vous me prenez pour une idiote?
Öyle mi? Ya Holmes'le birlikte Fort Bliss'te olduğunuz zamanlar?
Parle-moi de l'époque où toi et Holmes étiez à Fort Bliss.
Monika, birbirimize sahibiz ya, öyle değil mi?
Nous sommes tous les deux.
Öyle bir yaratık, bir gemiyi batırabilir ya da sürükleyebilir mi?
Une telle créature pourrait détruire un bateau ou le tirer vers le fond?
Aşağıya inmedin ve onu vaz geçmesi için ikna etmeye çalışmadın öyle mi?
Vous n'êtes pas retourné la voir pour la convaincre d'abandonner ses menaces?
Ya, öyle mi?
Oh, vraiment?
Ya da belki komutanını sevmiyordun. Belki onu sırtından vurdun. Öyle mi?
Branche l'alimentation à la table.
Sığır ya da mısır tohumu satmıyorsun yani öyle mi?
Vous vendez ni bêtes, ni graines?
'Ya hep ya da hiç'dedin, öyle değil mi?
Vous ne vouliez pas de compromis
Kuzeybatı'ya doğru gidiyorsun, öyle mi?
Et vous vous rendez dans les territoires du nord-ouest?
- Öyle mi? Ya Dodge City'deki, Cheyenne'deki, onlar da kuruntu muydu?
Et à Dodge City, à Cheyenne, j'imaginais aussi des choses?
Ya, öyle mi?
Ah?
Demir parmaklık ya da öyle bir şey görmüyorsunuz, değil mi?
Il n'y a pas de barreaux.
Dinle kaybettiğimiz sığırlar vardı ya? Belki de bir hata yaptım. - Öyle mi?
Ecoutez... à propos des bêtes égarées.
- Sonra da hemen Meksika'ya gideceğiz, öyle değil mi?
- Et après, on va au Mexique, c'est ça?
- Tabii ya. Öyle değil mi Colorado? O adamların dediklerini yapmayacaktı.
Il refusait de faire ce qu'ils lui ordonnaient.
Sık sık Matsuzakaya'daki pirzolacıya giderim. Sen de öyle, değil mi?
Je fréquentais un autre bar du quartier.
Öyle temiz ki. Ya, öyle mi?
Si pure...
Ve Auschwitz dağıtıldığında Almanya'ya yürüdün, öyle mi?
Et quand Auschwitz a été libéré, tu as marché jusqu'en Allemagne?
Sen Mama'ya aşıksın, öyle değil mi?
Komatsu, serais-tu amoureux de Mama?
- Ne, öyle bir beklentin mi var? Yok, ama olursa, hani bir şey atmayacaktık ya...
Tu as dit de ne pas se servir du petit coin.
Ya, öyle mi diyorsun?
- C'est ce que tu penses?
Dedi, ne olmuş? Ve Peppe ona, erkeksen karşı kıyıya yüzer gelirsin öyle suya bir girip çıkmayla olmaz, demedi mi?
Pépé-le-dingue lui dit qu'il devait traverser le fleuve.
Eğer kalırsam ya daha fazla adam ölür yada ben öyle mi?
Vous aurez un autre meurtre sur les bras ou bien vous serez tué.
Ya? Öyle mi düşünüyorsunuz?
Vous pensez vraiment?
- Öyle mi? Bırak kalsın. - Ya da başına bir şey gelmiştir.
A moins qu'il lui soit arrivé quelque chose.
Ya, öyle mi?
- Quoi encore?
Ya da öyle mi?
Minarii, que vos hommes se tiennent prêts à couvrir.
- Yokohama'ya az önce geldim. Öyle mi?
Je suis à Yokohama pour affaires.
Avukat ol ya da olma. Çalışmıyorsun, Öyle değil mi Jerry?
Avocat ou pas avocat, vous ne travaillez pas?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]