English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ E ] / Evet vardı

Evet vardı Çeviri Portekizce

2,643 parallel translation
Evet vardı. Athos, Porthos, Aramis ve D'Artagnan işte.
Athos, Porthos, Aramis e D'Artagnan.
- Evet vardı. Hani şeyde içmiştik...
- Sim, veio, e bebemo-lo todo...
Evet, bir zamanlar kendime ait bir odam da vardı.
Sim, e também costumava ter o meu próprio quarto.
Evet, bu yiyişmelerin sonunun nereye vardığını hepimiz biliriz.
Pois, todos sabemos o que acontece depois de curtir.
- Evet? - Norrebro'da ne işiniz vardı?
- O que estava a fazer em Nørrebro?
Evet, belki de onu bekleyen biri vardı. Eve gelince de onu gafil avladı.
Sim, podia estar alguém à espera dela e surpreendeu-a quando chegou a casa.
Evet, büyük planlarım vardı.
Grandes planos.
- Evet. Sekizinci katta bir merdiven boşluğu vardı.
Havia uma escadaria perto do elevador no oitavo andar.
Evet, eminim vardır.
- Sim, não duvido.
Randevunuz mu vardı? Evet.
Tem hora marcada?
Evet binbaşı, ne vardı?
Sim, Comandante, o que é?
Evet, evet. Arkasında alevler vardı ve her şey çöküp gidiyordu.
Sim, as chamas estavam vindo atrás dela, e tudo estava caindo.
Evet, pastırma da vardı.
Sim, tinha bacon.
Evet ama dokunulmazlık anlaşması vardı, o yüzden onu serbest bırakmak zorundaydık.
Sim, mas havia um acordo de imunidade, então tivemos que soltá-lo.
Evet, dün akşam vardı.
- Do "Dança Comigo". Sim, deu ontem à noite.
- Evet. Darbeler ve bunlara neden olan silahlarla ilgili soruların ve sağlam fikirlerin vardı.
Tinhas muitas perguntas e convicções sobre armas e ferimentos.
Bir çıkış stratejisi vardı. Evet.
Ele tinha uma saída estratégica.
Evet, o da vardı.
- E queriam sexo. - Isso também.
- Ne vardı? - Evet.
- Pois não?
Belki de yeni bir yüze ihtiyacımız vardır insanlara Buy More'un daha iyi ve yeni bir yer olduğunu anlatan birisine. - Evet.
Talvez o que procuramos é uma cara nova para mostrar às pessoas que a Buy More tem algo novo.
Evet, geldiğiniz için çok teşekkür ederiz. - Size cidden ihtiyacımız vardı.
Obrigado por terem vindo, nós precisávamos mesmo.
Evet, Bree Van de Kamp ve benim çok ortak noktamız vardı.
Sim, a Bree Van de Kamp e eu tínhamos imenso em comum.
Belki biliyordum, evet,.. ... ama ben oraya vardığımda Cobb'ın arabası gitmişti. Bu yüzden daha önce aldığımız plakasını araştırdım.
Pensei que talvez, sim, mas o carro do Cobb já não estava lá, então pesquisei a matricula que tínhamos anotado.
Yani kazadan önce ölmüştü. Ayrıca kanında yüksek derecede ketamin buldum, ayrıca arabanın neden olduğu kafa sarsıntısından çok daha fazlası vardı adamda. Evet.
Ou seja, ele morreu antes do acidente.
Evet, kesin vardır.
Claro que tem.
- Güzel. - Evet, lisedeyken aynı bunun gibi bir Metallica posterim vardı.
É, no liceu tinha um poster dos Metallica parecido.
Evet, çocuklarımdan birinin bugün önemli bir maçı vardı.
Um dos meus filhos um jogo importante hoje.
Evet, vardı.
Sim, havia mesmo.
Evet, evet, vardı.
Sim, sim. Havia uma.
Evet. Çok ödevim falan vardı.
Só tenho tido muitos trabalhos de casa e isso.
Evet, çok fazla entrika vardı ve şu hackerın sahneleri...
- É, mas teve várias falhas. E aquelas cenas de hackers foram um bocado...
Evet, tabi, güçlü olmanın zamanı vardır zeki olmanında zamanı vardır.
Bem, há uma hora para chegar com tudo... e uma hora para ser esperto.
Evet, çocukken kocaman taneleri vardı.
Pois, pois. Quando era pequeno, aquilo mais pareciam calhaus!
Evet, bir de maske takan maskeli adam vardı.
Sim, e havia o tipo com a máscara que usava uma máscara.
Evet, çoğunlukla otomatik silahlardı, fakat uzun namlulu bir.22'lik için özel istek vardı.
Sim, a maioria era automática, mas houve um pedido especial de uma.22 com cano estendido.
Evet, benim de bir lidere ihtiyacım vardı.
Sim, precisava de um líder.
Evet, ve dağıtanın elinde 6 vardı.
Pois, e o distribuidor tinha um seis.
Mütevazı bir şekilde söylemişim gibi yap..... şöyle mesela, "Evet, uşaklarım vardı."
Faz com que pareça humilde, mas com um toque de "Isso mesmo, tenho criados".
Evet, vardı.
Sim, tive.
Evet, bilirsiniz, çocukken bizi alıp uçağıyla tur attıran bir aile dostumuz vardı.
Quando eu era criança, tínhamos um amigo da família que nos levava para voos.
Evet, birçok açıdan ciddi şekilde kötü oldu bu çünkü bence kızla şansım vardı.
Ya, sabes... ... isso é mesmo uma pena.. .. porque acho que até podia ter ido lá.
Evet, vardır.
- Sim, há sempre.
Evet ama küçük Michael'la birlikte olmamız kaderimizde vardı.
- Sim, mas pequeno Michael e eu estávamos destinados a ficar juntos.
Yani, iyi zamanlarımız da oldu. Ama evet, birçok kötü etki vardı.
Tivemos momentos bons, mas havia muitas más influências.
Evet ama Yunanmış. Yunanlar'ın güzel genleri vardır.
Sim, mas o historiador é grego, e eles têm bons genes.
- Evet, doğru. - Keşif gezimizle ilgili bir sorun mu vardı?
Alguma pergunta sobre a nossa expedição?
Tuttuğun polis ona verdiği için bir silahı vardı. Evet.
Ela só tinha a arma, porque o polícia que contrataste deu-lha.
Evet, bizde bir tane o eski Kır araçlarından vardı, Ve bu onun hatırladığı Tek şey.
Sim, tivemos uma das velhas Country Squires, e foi tudo que ela conseguiu lembrar.
Yani... Evet, ama benim müşterilerimin Çoğunun sabıka kaydı vardır.
A maioria dos meus clientes tem ficha criminal.
Evet, bir yavru köpeğim vardı. Annemle bir hafta yaşadıktan sonra köpeğimiz arabayı kenara çekti ve bizi yol kenarına terketti.
Uma semana depois de viver com a minha mãe, parou o carro na berma e largou-nos à beira da estrada.
Son baktığımda, silah kullanma hakkım vardı hâlâ. Evet.
- Da última vez que verifiquei, tinha o direito de ter armas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]