Tel Çeviri Portekizce
1,615 parallel translation
Örs, dikenli tel, ok ve yaya ihtiyacım var.
Preciso de uma bigorna, arame farpado e um arco e flecha.
İçi dikenli tel ve tuz dolu kavanozun dibinde.
Estão no fundo desta jarra de arame farpado e sal.
Pek çok bel ağrısı çeken erkek bu Elizabet tarzı korselerle kendilerini çelik tel örgülü korselerden daha iyi hissediyorlar.
Muitos homens com problemas nas costas dizem que um espartilho elisabetano é mais confortável do que um suporte de metal.
Tel örgü koymuş.
Ele meteu uma vedação.
Tel örgü çekmiş.
Ele meteu uma vedação.
Sanırım bir kaç tel yerinden çıkmış.
- Ainda tenho de corrigir umas coisas.
Zaten hepsi tel sinir.
- Basta haver um fio desligado.
Tel Aviv'e güvenli hattan bağlayın.
Uma linha segura para Tel Aviv
Hazır ol ve bana tel kesici ver.
Prepara-o e dá-me o bisturi.
- Bana tel kesicileri verin!
- Dá-me o bisturi.
Burada bir tel parçası buldum.
Encontrei um pedaço de arame.
Hayır o bir D. Bir üstüdür, D 12-tel gitarda kullanılır.
Não é uma D. Uma D alta de uma guitarra de 12 cordas.
Evet bu 12-tel gitardan kopmuş bir gitar teli, Her kesin kullandığı bir şey değil.
Sim, é uma corda de uma guitarra de 12 cordas, aparentemente é rara.
Bunlar 12-tel gitarda kullanılırmış.
São de uma guitarra de 12 cordas.
Binanın etrafı tel örgülerle sarılı.
O prédio está forrado com malha de arame.
Hayır, şimdilik yalnızca dikenli tel.
Não, para já, só o arame farpado.
Böylece, geminin yan taraflarına dikenli tel gerdik bunun sayesinde ekipler gemiye atlayamadılar ve takibe devam ettiler.
Estendemos arame farpado ao longo dos bordos do barco, para que a Guarda Costeira não pudesse saltar para o convés e continuámos a fugir.
Tel deriyi kesmiş ama, Rengindeki değişime bakarak, onu öldürenin boğulma olduğunu söyleyebilirim.
O fio cortou a pele, mas pela palidez, diria que ele morreu sufocado.
Bu tel, çok pahalı bir kaynak saçtan kopmuş.
Então estás a pensar... que este cabelo foi arrancado de uma extensão muito cara.
Tel gerilmesi, Kaitlin.
Tensão de esticamento, Kaitlin.
Selam, Liz. Tel peynirimiz bitmiş, o yüzden galiba ben kaçacağım.
Liz, acabou o queijo creme, estou no ir.
Tel yerine kablo kullaniyorsunuz, Dr. Sloan.
Estás a usar cabos em vez de arames, Dr. Sloan.
Birkaç tel ve kırılmış borudan başka hiçbirşey yok burada.
Aqui só está um cano de água rebentado e um monte de fios.
Tel yol bu, tatlım.
É a única maneira, querida.
Şu tel zımba ile kafasına sertçe vursam, kör kalma olasılığı sence nedir?
Achas que uma pancada de um agrafador na cabeça era muito grave?
"Nathan burke, Tel : 312 555 0196."
"Nathan burke, 312-555-0196."
Tel Aviv'de de... Tel Aviv'de de Hilton olacak.
Grandtel Avenue deve receber um Hotel Hilton.
Tel Aviv'e devasa bir Isa heykeli, koymayı düşünmüyorsunuz, değil mi?
Não está a pensar em colocar uma estátua de Jesus de 45 metros em Tel Aviv, está?
Bir tel takarsın Kolundaki saate onu bağlarsın Ve diğer teli de karşı tarafa takarsın.
Só precisa pegar num fio e ligar ao ponteiro das horas e o outro fio liga-se ao mostrador.
Dikenli tel kolumu çizmişti ya.
Sabes, da vedação.
Kordon, ip, tel, her neyse, birini boğmada kullanılmış olabilir.
Correia, corda, instrumentos apropriados, que deviam ser excelentes para estrangular alguém.
- Tel örgünün öbür tarafına geçtim.
- Passei a usar.
Bak Lisa. Bütün yanmış ampullerimize yeni tel taktım.
Olha Lisa pus novos filamentos, em todas as lâmpadas que estavam queimadas.
İşte tel.
Aqui está o condutor.
Alisha Reilly'nin ışığıyla sahnedeki direk arasında niye bir tel vardı?
Porque havia um fio condutor a ligar a secção das luzes de Alisha Reilly para a barra na passarela?
Alisha Reilly'nin çarpılmasına neden olan tel, platin alaşımlıymış.
O raio X fluorescente confirma que o fio usado para electrocutar Alisha Reilly era de uma liga de platina.
Defilede giydiğin elbisede platin yerine alüminyum tel var.
O vestido que usou no desfile. Tem a falta de um fio de platina. que foi substituído por um de alumínio.
Elbisendeki o platin tel,.. ... Alisha'yı öldüren ışığı bozmak için kullanıldı.
Aquele fio do seu vestido, foi usado para equipar o cabo de força que electrocutou a Alisha.
O tel, dumanı tüten cinayet silahı kadar somut bir kanıt.
Aquele fio foi uma boa arma de disfarce.
Bu tavşanda olduğu gibi değil. Kan yok, tel yok.
Não são como coelhos, nem sangue, nem arames.
Kesinlikler dünyasınca yönetilen mükemmel mantığın olduğuna dair neredeyse dini olan inanç tel tel dökülmüştü.
A crença quase religiosa de que havia uma lógica perfeita que governava o mundo das certezas havia se desmanchado sozinha.
# Saçlar artık daha kabarık # # Benimkiler dikenli tel gibi # # Ama bana çıtırsın diyorsun #
Penteados ficaram altos, o meu parece arame-fapado, mas você diz que eu sou chique.
- Saçından bir tel al. - Anlamadım?
Pede um exame de DNA.
Dikenli tel çekip, nöbetçi kulesi de diksek olmaz mı?
E porque não arame farpado e torres com guardas?
Elbette. Hatta içlerine de tel geçirmişsin.
E também lhes puseste o laço.
Hal Hefner... ben... Ben...
Hal Hefner para... para... tel... eu...
Birkaç tel askıyı düzleştir, karavana kabı al, teli kaplara geçir.
Endireita alguns cabides de arame, e compra copos de papel para meter nas pontas.
Tel bağlanmış.
Tem um fio.
Tel takmanı söylemiyorum sadece kaplama yaptırabilirsin.
Disse "laços".
Tel var.
- Eu vi fios.
DNA testi için saçından bir tel al.
Pede.
telefon 495
telefonu kapat 45
telefonu aç 47
telefon numarası 27
telefonda 73
telefon et 35
telefonu al 19
telefon sana 113
telefona bak 34
telefon ettim 16
telefonu kapat 45
telefonu aç 47
telefon numarası 27
telefonda 73
telefon et 35
telefonu al 19
telefon sana 113
telefona bak 34
telefon ettim 16
telefon var 19
telefon yok 49
telefona cevap ver 23
telefonunu kullanabilir miyim 34
televizyon 106
telefonum yok 16
telefon çalar 36
telefonun var 33
telefon mu 34
telefon çalışmıyor 23
telefon yok 49
telefona cevap ver 23
telefonunu kullanabilir miyim 34
televizyon 106
telefonum yok 16
telefon çalar 36
telefonun var 33
telefon mu 34
telefon çalışmıyor 23