English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / All right what

All right what translate Turkish

9,616 parallel translation
All right. We find where, we find out what he's driving now.
Nerede değiştirdiğini bulursak, şimdi nereye gittiğini de buluruz.
All right, everybody stop what you're doing.
Herkes yaptığı işi bıraksın.
- All right, what's your name?
- Adın ne?
- All right. What is your name?
- Adın ne?
What if she was right all along?
Peki ya bunca zamandır o haklıysa?
All right, you know what, this ain't coming off.
Pekâlâ biliyor musun, bunu çıkarmayacağım.
All right, look, you know what? I gotta go take of my brother.
Artık arkadaşımla ilgileneceğim.
What about me? I'm all right.
Benimle konuşamıyorsan başka biriyle konuşmalısın.
All right, so, what do you want our opinion on?
Pekâlâ, hangi konuda fikrimizi istiyorsun?
Uh, you know, I'm gonna make a noise so I don't hear what's happening, all right?
Neler olduğunu duymayayım diye gürültü yapacağım, tamam mı?
All right, what is it?
- Söyle, ne buldun?
All right, look, what do you know about this cocaine?
Pekala, bak şuna, bu kokainle ilgili ne biliyorsun?
All right, so what do we got here?
Pekala, burada neler varmış bakalım.
- Okay. All we need is a plan, right? - Like what?
- Pekala, tek ihtiyacımız bir plan, değil mi?
But you do what I say when I say it, all right?
Ama ne dersem, dediğim zaman yapman lazım, tamam mı?
What are y'all doing right now?
şu anda ne yapıyorlar?
- All right, what's the next entry?
- Pekâla, sıradaki maddemiz neresi?
All right, what do you guys say we get on with the job? Guards are gone.
İşi dönebilir miyiz artık?
All right, so, uh, what are we thinking here?
Pekala. bu konuda ne düşünüyoruz?
All right, what's up, dude?
Pekâlâ, çıkar ağzındaki baklayı.
Sure, it's tempting to do it all yourself, but a hero should teach others, especially the next generation, to stand up and fight for what's right.
Elbette her şeyi kendi başına yapmak cezp edicidir. Ancak bir kahraman ötekilere bir şeyler öğretmeli. Özellikle de yeni nesillere, direnip doğruluk için savaşmayı öğretmeli.
All right, what do we do?
Pekala, ne yapacağız?
When you stop looking for all that is wrong, Wilkin, you will see that what is right was just in your grasp.
Yanlış olan her şeye bakmayı bıraktığında Wilkin doğru olanın elinin altında olduğunu göreceksin.
This is what Miranda wanted, all right?
Miranda'nın istediği tam da bu, doğru mu?
All right. What about her?
Pekâlâ, şuna ne dersiniz?
All right, you know what?
Biliyor musun?
John, I don't know what to say. All right, now, wait a minute.
John, ne desem bilmiyorum.
Think about what you're doing. Okay? All right?
Ne yaptığını bir düşün, olur mu?
All right, let's do what we came here to do.
Pekala, ne yapmaya geldiysek onu yapalım hadi.
All right, how about we just focus on what it is we're trying to do here.
Pekala, burada yapmaya çalıştığımız şeye odaklansak sadece?
- what is that? You all right?
- O ne, iyi misin?
All right. Now, what do they do?
Peki şimdi ne yapıyorlar?
- All right, what in the hell...
- Pekala, ne halt...
It's difficult to see Olivia being put through this right now... the pain, the humiliation, racism, sexism, all by folks who have no idea who she is, what she's about.
Olivia'nın şu an tüm bunlara maruz bırakıldığını görmek çok acı verici. Acı, aşağılama, ırkçılık, cinsiyetçilik hemde kim olduğunu ve ne yaptığını bilmeyen ve hatta fikri bile olmayanlar tarafından.
All right, what about the BMW that picked her up and drove her away?
Pekala, kadını alıp uzaklaştıran BMW'den ne haber?
All right, what about victim number four, the one in surgery?
Peki, ya dört numaralı kurban, ameliyatta olan?
All right, what is Mr. Prager's condition?
Pekala, Bay Prager'ın durumu nedir?
All right, what happened on Monday?
Pekala, pazartesi ne olmuş?
All right, what gets me out of this, huh?
Bu işten sıyrılmanın yolu ne? Ne olursa?
Everything's going to be all right. What?
Herşey yoluna girecek.
All right, here's what I need you to do.
Pekala, yapmanı istediğim şey şu.
You can threaten all you want, but my client has a right to what's his, and that's half the company, because 12 years ago, that's what your client agreed to.
İstediğiniz kadar tehdit edebilirsiniz. Ancak müvekkilim şirketin yarısına sahip olmalı çünkü 12 yıl önce müvekkilinizin hemfikir olduğu miktardı o.
All right, so, what do we do?
- Pekâlâ. Ne yapacağız peki?
We wanted to talk to you about what you saw in your bedroom, if that's all right.
Sorun olmazsa yatak odanızda ne gördüğün hakkında konuşmak istiyoruz.
All right, I'm taking him in. See what we can salvage.
Onu ben alıyorum, bakalım neler kurtarabileceğiz.
Whatever went down, we can still salvage this, all right, if you share what you know.
Ne olmuş olursa olsun, bildiklerini paylaşırsan bu durumu düzeltebiliriz.
All right, you know what?
Pekâlâ, ne var biliyor musunuz?
All right, then, let's finish what you started.
Pekâlâ o zaman, hadi başladığın şeyi bitirelim.
Listen to me! All right, what?
- Vazgeçmeyeceksin, değil mi?
All right, look, hey, we can decide what to do with Light later.
Beni dinleyin. Light ile ne yapacağımıza sonra karar veririz.
All right, so what?
Peki öyleyse, ne olmuş?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]